tag:blogger.com,1999:blog-229426332024-03-11T21:50:37.206-07:00BİRDENBİREArzu Pınar http://www.blogger.com/profile/14998873199900586873noreply@blogger.comBlogger229125tag:blogger.com,1999:blog-22942633.post-91351838378473819842020-02-19T19:51:00.001-08:002020-02-19T19:52:09.995-08:00TESLA'NIN DEHASIYLA KADINLARIN GELECEĞİ<div class="separator" style="clear: both; text-align: center;">
<a href="https://blogger.googleusercontent.com/img/b/R29vZ2xl/AVvXsEi7ES5Um6Be8Oo_aNN5d-vV6U9NjDN_F9TtpDd7cRRkUiZ_atdNBmU3wO0CqlEgH97UlqbAyI9C_GZAGMxyYANY2XloW56Qg9AtSVgg9jHm5IMj8IwjrEpzxrgg2FjL7GtQyvVb/s1600/tumblr_pmxfgfQMu71r6v62s_1280.jpg" imageanchor="1" style="margin-left: 1em; margin-right: 1em;"><img border="0" data-original-height="620" data-original-width="1024" height="387" src="https://blogger.googleusercontent.com/img/b/R29vZ2xl/AVvXsEi7ES5Um6Be8Oo_aNN5d-vV6U9NjDN_F9TtpDd7cRRkUiZ_atdNBmU3wO0CqlEgH97UlqbAyI9C_GZAGMxyYANY2XloW56Qg9AtSVgg9jHm5IMj8IwjrEpzxrgg2FjL7GtQyvVb/s640/tumblr_pmxfgfQMu71r6v62s_1280.jpg" width="640" /></a></div>
<br />
<div class="_2cuy _3dgx _2vxa" style="background-color: white; box-sizing: border-box; color: #1c1e21; direction: ltr; font-family: Georgia, serif; font-size: 17px; margin: 0px auto 28px; overflow-wrap: break-word; white-space: pre-wrap; width: 700px;">
Bilim insanı dahi Tesla, John B. Kennedy’ye, Ocak 1926’da verdiği ve Colliers isimli dergide yayınlanan röportajda cinsiyet rollerinin değişeceğini ve kadınların çok ilerleyeceğini, hatta toplumsal yaşamın arılarınki gibi olacağını söylüyor. Bunun teknolojinin gelişimiyle ve kadınların eğitilerek, yüzyıllar boyunca uykuda kalan akli becerilerini ilerletmeleriyle gerçekleşeceğini belirtiyor. </div>
<div class="_2cuy _3dgx _2vxa" style="background-color: white; box-sizing: border-box; color: #1c1e21; direction: ltr; font-family: Georgia, serif; font-size: 17px; margin: 0px auto 28px; overflow-wrap: break-word; white-space: pre-wrap; width: 700px;">
Röportajdan anektodlar:</div>
<div class="_2cuy _3dgx _2vxa" style="background-color: white; box-sizing: border-box; color: #1c1e21; direction: ltr; font-family: Georgia, serif; font-size: 17px; margin: 0px auto 28px; overflow-wrap: break-word; white-space: pre-wrap; width: 700px;">
‘‘Eğitimli bir gözlemci için şu açık ki – hatta sosyolojik anlamda eğitilmemiş biri için de – cinsiyet ayrımcılığı yüzyıllar boyunca devam etti, dünya savaşından önce vardı ve sonrasında daha da şiddetlendi.</div>
<div class="_2cuy _3dgx _2vxa" style="background-color: white; box-sizing: border-box; color: #1c1e21; direction: ltr; font-family: Georgia, serif; font-size: 17px; margin: 0px auto 28px; overflow-wrap: break-word; white-space: pre-wrap; width: 700px;">
Kadınların cinsiyetler arası eşitlik kavramına yönelik yaşadığı sıkıntılar yeni bir cinsiyet düzeniyle sona erecek ve kadınlar üstün olacak. Yalnızca yüzeysel olarak cinsiyetinin gelişimini sezebilen modern kadın, aslında daha derin ve insan ırkının gelişimi için çok önemlidir.</div>
<div class="_2cuy _3dgx _2vxa" style="background-color: white; box-sizing: border-box; color: #1c1e21; direction: ltr; font-family: Georgia, serif; font-size: 17px; margin: 0px auto 28px; overflow-wrap: break-word; white-space: pre-wrap; width: 700px;">
Kadınlar önce eşitliklerini, sonra üstünlüklerini erkeklere benzeyerek elde etmeyecekler. Onlar yalnızca entelektüel bir aydınlanma ve yükselişle bunları elde edecekler.</div>
<div class="_2cuy _3dgx _2vxa" style="background-color: white; box-sizing: border-box; color: #1c1e21; direction: ltr; font-family: Georgia, serif; font-size: 17px; margin: 0px auto 28px; overflow-wrap: break-word; white-space: pre-wrap; width: 700px;">
En başından beri, nesiller boyunca kadının sosyal itaatkârlığa zorlanmasıyla erkeklerden daha azına sahip olmadığını bildiğimiz akli yetenekleri kısmen köreldi ve bu kalıtsal olarak aktarıldı. Fakat kadın aklı, akli hünerlere sahip olduğunu ve erkeklerin başarabildiklerini kendilerinin de başarabileceğini kanıtladı ve ileriki nesillerde kadın aklının sahip olduğu bu kapasite daha da genişleyecek; ortalama bir kadın en az ortalama bir erkek kadar eğitim alacak, hatta, yüzyıllar boyunca uykuda olan aklının tekrar uyandırılması ve beynindeki keşfedilmemiş noktaların keşfedilecek olmasıyla daha da iyi bir eğitim görecek. Kadınlar geçmişi görmezden gelip gelişimleriyle medeniyeti ürpertecekler.’’</div>
<div class="_2cuy _3dgx _2vxa" style="background-color: white; box-sizing: border-box; color: #1c1e21; direction: ltr; font-family: Georgia, serif; font-size: 17px; margin: 0px auto 28px; overflow-wrap: break-word; white-space: pre-wrap; width: 700px;">
Nicola Tesla</div>
<div class="_2cuy _3dgx _2vxa" style="background-color: white; box-sizing: border-box; color: #1c1e21; direction: ltr; font-family: Georgia, serif; font-size: 17px; margin: 0px auto 28px; overflow-wrap: break-word; white-space: pre-wrap; width: 700px;">
Kaynak: <a data-lynx-mode="asynclazy" href="https://l.facebook.com/l.php?u=http%3A%2F%2Fwww.tfcbooks.com%2Ftesla%2F1926-01-30.htm%3Ffbclid%3DIwAR04TavqT_pIOm_A6N8Xqxeawt6Vvvln5GWBe7ExswnwHtV4p-hnouoONs8&h=AT3G2002h0y0uriFmwzkUe6mRJtzm6WzDAHvRLycQ2pZaiit1YbN45Gl_nKxtANOzcYsMyCF9f6lw983ZRFd3wBaypd9s5weBd2kGuj5YQ3-ZtQCp81itTDn4MgnKJKF_MA3cK-K" rel="noopener nofollow" style="color: #385898; cursor: pointer; font-family: inherit; text-decoration-line: none;" target="_blank">http://www.tfcbooks.com/tesla/1926-01-30.htm</a></div>
<div class="_2cuy _3dgx _2vxa" style="background-color: white; box-sizing: border-box; color: #1c1e21; direction: ltr; font-family: Georgia, serif; font-size: 17px; margin: 0px auto 28px; overflow-wrap: break-word; white-space: pre-wrap; width: 700px;">
Çeviri: <a data-lynx-mode="asynclazy" data-lynx-uri="https://l.facebook.com/l.php?u=https%3A%2F%2Fakilfikir.net%2Fkadinlar-patron-oldugunda-tesladan-cinsiyet-esitligi-uzerine%2F%3Ffbclid%3DIwAR2njqsjCmrfK8XGxhSJ9DW2qSkRyGkc8_rMFtWPPxT68FE9dvzVqeDH4LM&h=AT15n9j5wcc74Z4WZRCxGtCIjmUpw6jntuSAGFMOackR_kVMBwy-q9HzzN_76jWa36ILY5RLAu2Egq8vALUx_BKbJS4DJFJxPZdfGlyC_52rPG5vPBJ27ox-7th4oWHx3GpcRzFK" href="https://akilfikir.net/kadinlar-patron-oldugunda-tesladan-cinsiyet-esitligi-uzerine/?fbclid=IwAR2njqsjCmrfK8XGxhSJ9DW2qSkRyGkc8_rMFtWPPxT68FE9dvzVqeDH4LM" rel="noopener nofollow" style="color: #385898; cursor: pointer; font-family: inherit; text-decoration-line: none;" target="_blank">https://akilfikir.net/kadinlar-patron-oldugunda-tesladan-cinsiyet-esitligi-uzerine/</a></div>
Arzu Pınar http://www.blogger.com/profile/14998873199900586873noreply@blogger.com2tag:blogger.com,1999:blog-22942633.post-64643894884742876212020-01-04T04:37:00.000-08:002020-01-04T06:18:07.405-08:00SEVGİLİ MARANGOZ<div class="separator" style="clear: both; text-align: center;">
<a href="https://blogger.googleusercontent.com/img/b/R29vZ2xl/AVvXsEi8L6LV4l_ctlNNJOqWyL4B9DSgtBfRldFTZmmEehERl6wY1UDPiogQtlC9JdyRoXThUkQu6AH1GeCqp-ZeKItaFiAYVuR7gU3AgfQWV-_Nd0ZPi451NVJoAqEoJANVVBTy4FYd/s1600/images.jpg" imageanchor="1" style="margin-left: 1em; margin-right: 1em;"><img border="0" data-original-height="452" data-original-width="678" src="https://blogger.googleusercontent.com/img/b/R29vZ2xl/AVvXsEi8L6LV4l_ctlNNJOqWyL4B9DSgtBfRldFTZmmEehERl6wY1UDPiogQtlC9JdyRoXThUkQu6AH1GeCqp-ZeKItaFiAYVuR7gU3AgfQWV-_Nd0ZPi451NVJoAqEoJANVVBTy4FYd/s1600/images.jpg" /></a></div>
<div class="separator" style="clear: both; text-align: center;">
<br /></div>
<br />
<br />
Yeni yıla, sembollerin izini sürerek, Antakya'da girdim. Kuzenim bir süredir burada çalışıyor. Onu ziyaret ettim. Antakya'ya gelirken, üstünde kocaman bir kalp olan bir bluz giymiştim. Kuzenime ilk Habib-i Neccar Cami'ni ziyaret etmek istediğimi söylediğimde, Kuran'da Yasin Suresi'nde geçtiğini bilmiyordum. Yasin suresi Kuran'ın kalbi olarak gösteriliyor.<br />
<br />
Yasin suresinde, yoldan çıkmış bir halkı uyarmak için iki havarinin (Petrus ve Yuhanna) gönderildiği, onlar tutuklanınca kendilerinden olan birisinin (Şem-un Sefa) daha gönderildiği anlatılıyor. Onlara ilk inanan, halktan birisini (Habib-i Neccar) ve havarileri putperest halk katlediyor. Bu camii de yıllar sonra, Antakya müslümanlara geçtiğinde, 638 yılında yapılıyor ve inancı uğruna canını veren Neccar'ın adı veriliyor. Habib-i Neccar, Sevgili Marangoz anlamına geliyor.<br />
<br />
Hz. İsa da marangozdu. Yolunda katledilen havarileri, şimdi çok sevdikleri marangozun ismini taşıyan camide yatıyorlar. Ne ilginç bir tesadüf değil mi. Ve tüm bunlar Yasin Suresi'nde anlatılıyor. Kimileri Yasin'in en önemli sure olduğunu söylüyorlar. Kuran'ın kalbi.<br />
<br />
Antakya gezim boyunca, ben her yerde sürekli kalp gördüm. Giysimde vardı, karşıdan gelen bir kadının üstünde de, bulutlarda da...<br />
<br />
Habib-Neccar'ı gezerken tokat yemiş gibi hissettim. Camide türbeleri olsa da, havarilerle ilgili hiç bir açıklama yazılmamıştı. İsa'nın gerçek havarileri miydi, onunla beraber zaman geçirmişler miydi? Üçünün de, (havariler toplam on iki kişilerdi) naaşları burada mıydı? Google'da aradım, İsa'nın bu isimlerde havarileri var, ancak onlar bu kişiler olamazlar, herhalde sonraki yıllardaki takipçileridir diye düşündüm. Yine de izini tam bulamadım.<br />
<br />
Müslümanlar, MS 40'lı yıllarda, Anadolu'da, Hıristiyanlığı ilk kabul eden Neccar'ın anısına cami yaptırıyorsa, (bunu da peygamberin diğerine selamı olarak yorumladım), havarilerle ilgili de en azından hayat hikayeleri oraya yazılmalı ve daha birleştirici, kapsayıcı olunmalı diye düşündüm.<br />
<br />
<div class="separator" style="clear: both; text-align: center;">
<a href="https://blogger.googleusercontent.com/img/b/R29vZ2xl/AVvXsEhBE7vhz1muRRgmRxwklRXrGIR4wEhTI4264wSb0fZM1E9uuxz5dPKBO489EtGQ0x6-ZSDnhgt4aHgZjegFFxrFTT8O77-C5BG4ArbanSM6eNLQiKKLT-BJZsqX3Qs_ihbX8XFK/s1600/26F91868-24C5-4549-934F-7D7AAC20EA21.jpeg" imageanchor="1" style="clear: left; float: left; margin-bottom: 1em; margin-right: 1em;"><img border="0" data-original-height="1600" data-original-width="1200" height="400" src="https://blogger.googleusercontent.com/img/b/R29vZ2xl/AVvXsEhBE7vhz1muRRgmRxwklRXrGIR4wEhTI4264wSb0fZM1E9uuxz5dPKBO489EtGQ0x6-ZSDnhgt4aHgZjegFFxrFTT8O77-C5BG4ArbanSM6eNLQiKKLT-BJZsqX3Qs_ihbX8XFK/s400/26F91868-24C5-4549-934F-7D7AAC20EA21.jpeg" width="300" /></a></div>
<br />
Dediğim gibi, Antakya tokat gibiydi. Bir yanda inanılmaz bir tarih, diğer yanda şehre çivi çakılmamış. Terk edilmiş, yıkık dökük evler, çok kötü bir mimari. Katolik Kilisesi'nin Bahçesi'ne giriyorsunuz, portakal ağaçları, taş bir bina size nefes aldırıyor. Tüm şehir bu dokuda olabilirdi diye düşünmeden geçemiyorsunuz. Portakal, limon, defne ve zeytin ağaçlarıyla donanmış ve tarihi dokusu korunmuş olsaymış, dinler tarihinin merkezi olan bu şehrin turizm değeri de çok yükselirmiş. Gastronomide zaten bir numara.<br />
<br />
Paganizmin izleri, Apollo'dan kaçan Defne'nin seçimi, Hatay Arkeoloji Müzesi'nde mozaiklerle gününümüze taşınan geçmişin hikayeleri, Samandağ'da Asi Nehri'nin Akdeniz'le buluşma noktasında Hızır'la Musa'nın karşılaşması, ilk kaya kilisesi St. Pierre'de ilk hıristiyanların gizli buluşmaları, havarilerin sevgisi, Neccar'ın inancı.. Sanki zaman kayboluyor Antakya'da. Hepsi hala buradalar ve her şey şimdide, birdenbire yaşanıyor.<br />
<br />
<br />Arzu Pınar http://www.blogger.com/profile/14998873199900586873noreply@blogger.com1tag:blogger.com,1999:blog-22942633.post-59159407629351855062019-12-22T11:12:00.004-08:002019-12-22T11:16:36.150-08:00SOSYAL DEĞİŞİM VE KAPSAYICILIK İÇİN MENTORLUK<blockquote style="background-color: white; border-left: 5px solid rgb(238, 238, 238); box-sizing: border-box; color: #141414; font-family: "Open Sans"; font-size: 17.5px; margin: 0px 0px 20px; padding: 10px 20px;">
<div class="p1" style="box-sizing: border-box; font-size: 15px; text-align: right;">
<span class="s1" style="box-sizing: border-box;"><span style="box-sizing: border-box; font-weight: 700;">Aramızda bir bağ olduğunu hissediyorum. </span></span><span class="s1" style="box-sizing: border-box;"><span style="box-sizing: border-box; font-weight: 700;">Onlara<span class="Apple-converted-space" style="box-sizing: border-box;"> </span>pozitif bir yaşam biçimi için rehberlik yapmam<br style="box-sizing: border-box;" />sadece toplumu daha iyi bir yer haline getirmiyor. Kendimi de iyi hissettiriyor.</span></span></div>
</blockquote>
<div class="p1" style="background-color: white; box-sizing: border-box; color: #141414; font-family: "Open Sans"; font-size: 15px; margin-bottom: 30px;">
<span class="s1" style="box-sizing: border-box;">İş hayatında başarılı olmuş kişilerin çoğu mentorlarının etkisinden bahseder. Geçmişte sadece üst düzey yöneticilerin, soyluların, devlet adamlarının ulaşabileceği mentorlarla çalışmak günümüzde ise herkes için mümkün. Gönüllülük esasına göre yürütülen çeşitli programlarda, alanlarında çok başarılı mentorlar bilgilerini, tecrübelerini ve vizyonlarını herhangi bir ücret beklemeden mentilerle paylaşıyorlar. Yönünü bulmaya çalışan bir gence rehberlik ediyor, kimi zaman çalışmaya ara vermiş bir kadının yeniden iş hayatına dönmesine destek veriyor, kimi zaman da bir sosyal girişimcinin işlerini daha sistemli yürütmesini sağlıyorlar.</span></div>
<div class="p1" style="box-sizing: border-box; font-family: "open sans"; font-size: 15px; margin-bottom: 30px;">
<span class="s1" style="box-sizing: border-box;"><span style="background-color: white; color: #141414;">Birleşmiş Milletler bu yılın Dünya Gönüllüler Günü temasını ‘‘</span><em style="background-color: white; box-sizing: border-box;"><a href="https://www.unv.org/international-volunteer-day-2019" style="background-color: transparent; box-sizing: border-box; text-decoration-line: none !important;"><span style="color: blue;">Kapsayıcı Bir Gelecek İçin Gönüllülük</span></a></em><span style="background-color: white; color: #141414;">’’ olarak belirledi ve sürdürülebilir kalkınma için küresel amaçların 10.’su olan </span><em style="box-sizing: border-box;"><a href="https://www.kureselamaclar.org/amaclar/esitsizliklerin-azaltilmasi/" style="background-color: white; box-sizing: border-box;"><span style="color: blue;">Eşitsizliklerin Azaltılması</span></a></em><span style="background-color: white; color: #141414;">’na dikkat çekti. </span></span><span class="s1" style="background-color: white; box-sizing: border-box; color: #141414;">Küresel amaçların vaat ettiği dönüşüme ulaşmanın insanları güçlendirmeye, kapsayıcılığa ve eşitliğe bağlı olduğunu vurguladı. </span><span class="s1" style="background-color: white; box-sizing: border-box; color: #141414;">Bilgisini ve deneyimini paylaşan, insanların gelişimine katkıda bulunan, ilham veren, üstelik bunu gönüllü bir şekilde herhangi bir ücret beklemeden yapan mentorların, eşitsizliklerin azaltılması ve kapsayıcı bir gelecekte önemli bir rolü ve etkisi bulunuyor.</span></div>
<div class="p1" style="background-color: white; box-sizing: border-box; color: #141414; font-family: "Open Sans"; font-size: 15px; margin-bottom: 30px;">
<div class="separator" style="clear: both; text-align: center;">
<a href="https://blogger.googleusercontent.com/img/b/R29vZ2xl/AVvXsEhElLS27cF-3s54-v1jI_nqJO4pjbeoqNd6oDQnKn_tAT0Uc-LqjmdYiWeuN5tT9tH69oq0IG4Aa_O7ZxkQo6fF2bD4pKOl0HsspnzVwrXPldX-HtHuYvXzKAUW1IYoWS_rI7SW/s1600/Sunrises_and_sunsets_Two_Boys_Little_girls_Winter_542598_3840x2400.jpg" imageanchor="1" style="clear: left; float: left; margin-bottom: 1em; margin-right: 1em;"><img border="0" data-original-height="1000" data-original-width="1600" height="200" src="https://blogger.googleusercontent.com/img/b/R29vZ2xl/AVvXsEhElLS27cF-3s54-v1jI_nqJO4pjbeoqNd6oDQnKn_tAT0Uc-LqjmdYiWeuN5tT9tH69oq0IG4Aa_O7ZxkQo6fF2bD4pKOl0HsspnzVwrXPldX-HtHuYvXzKAUW1IYoWS_rI7SW/s320/Sunrises_and_sunsets_Two_Boys_Little_girls_Winter_542598_3840x2400.jpg" width="320" /></a></div>
<span class="s1" style="box-sizing: border-box;">Mentorlar rol modeli olarak mentilerinin ufkunu açıyor, </span><span class="s1" style="box-sizing: border-box;">yeni beceriler geliştirmelerini, değerlerini şekillendirmelerini, sorumluluk üstlenmelerini, yeni bir perspektif kazanmalarını sağlıyorlar. Kendilerine inanmaları, geleceğe umutla bakmaları, düş kurmaları, harekete geçmeleri için cesaretlendiriyorlar.</span></div>
<div class="p1" style="background-color: white; box-sizing: border-box; font-family: "Open Sans"; font-size: 15px; margin-bottom: 30px;">
<span class="s1" style="box-sizing: border-box;"><span style="color: #141414;">Mentorluk sosyal kapsayıcılıkta gelişme kaydetmek açısından oldukça etkili bir yöntem. Tek başına önyargıların farkına varılması daha zorken, bir mentorun desteğiyle ‘‘ben ve öteki’’ ayrımına yol açan, insanı dar bir alana ve çevreye hapseden inançları, kalıpları ve düşünceleri dönüştürmek mümkün olabiliyor. Objektif olmayı ve rasyonel karar almayı engelleyen</span><span style="color: blue;"> </span><em style="box-sizing: border-box;"><span style="color: blue;"><a href="https://www.headline.ist/2019/08/19/cesitlilik-yonetimi-headline/" style="background-color: transparent; box-sizing: border-box; text-decoration-line: none !important;"><span style="color: blue;">188 bilişsel ön yargı </span><span style="color: blue;">ve psikolojik eğilimi</span></a>n</span></em><span style="color: #141414;"> tespit edildiği de göz önünde bulundurulduğunda, bir mentorun tarafsız yaklaşımının önemi daha da iyi anlaşılıyor.</span></span></div>
<blockquote style="background-color: white; border-left: 5px solid rgb(238, 238, 238); box-sizing: border-box; color: #141414; font-family: "Open Sans"; font-size: 17.5px; margin: 0px 0px 20px; padding: 10px 20px;">
<div class="p1" style="box-sizing: border-box; font-size: 15px; text-align: right;">
<span class="s1" style="box-sizing: border-box;"><span style="box-sizing: border-box; font-weight: 700;">Gençlere, benim sahip olduğum şansları<span class="Apple-converted-space" style="box-sizing: border-box;"><br style="box-sizing: border-box;" /></span></span></span><span class="s1" style="box-sizing: border-box;"><span style="box-sizing: border-box; font-weight: 700;">verebilmek için mentorluk <span class="Apple-converted-space" style="box-sizing: border-box;"> </span>yapıyorum.</span></span></div>
</blockquote>
<div class="p3" style="background-color: white; box-sizing: border-box; color: #141414; font-family: "Open Sans"; font-size: 15px; margin-bottom: 30px;">
<span class="s1" style="box-sizing: border-box;"><span style="box-sizing: border-box; font-weight: 700;">Gönüllü Çalışanlar Sosyal Girişimcilerin Yanında</span></span></div>
<div style="background-color: white; box-sizing: border-box; color: #141414; font-family: "Open Sans"; font-size: 15px; margin-bottom: 30px;">
Günümüzde çalışanlar, şirketlerin çevre, toplum ve sosyal sorunlara çözüm üretmesini önemsiyor. Özellikle de kendilerinin de çözümün parçası olmalarını anlamlı buluyorlar. Sosyal girişimciler ya da sivil toplum kuruluşlarıyla gerçekleştirilen probono ve yetkinlik bazlı çalışan gönüllülüğü bunu sağlıyor.</div>
<div class="p1" style="background-color: white; box-sizing: border-box; font-family: "Open Sans"; font-size: 15px; margin-bottom: 30px;">
<span class="s1" style="box-sizing: border-box;"><span style="color: #141414;">Örneğin amacı dünyadaki sorunlara sürdürülebilir ve kalıcı çözümler getirmek olan sosyal girişimcileri <span style="border-color: initial; border-image: initial; border-style: initial; height: auto;"><img alt="" class="size-medium wp-image-4955 alignright" height="267" src="https://www.headline.ist/wp-content/uploads/2019/12/Stars_Crescent_Boys_Little_girls_Night_Two_Roof_514739_1151x1024-300x267.jpg" style="border: 0px; box-sizing: border-box; float: right; height: auto; margin: 5px 0px 20px 20px; max-width: 100%; vertical-align: middle;" width="300" /></span>destekleyen Ashoka ve JP Morgan birlikte bir mentorluk programı yürütüyor. Uluslararası bir yatırım bankası olan JP Morgan’ın çalışanları, Ashoka’nın destek verdiği sosyal girişimcilere gönüllü olarak mentorluk veriyor. Sosyal girişimciler, dünyayı daha iyi bir yer haline getirirken ağırlıklı olarak amaçlarına ve sosyal etkiye odaklansalar da, ticari stratejilere hakim olmaları ve farklı paydaşlar arasında işbirliği sağlamaları da gerekiyor. JP Morgan çalışanları, mentorlukla, sosyal girişimcilerin en zorlu konulara çözüm bulmalarına, yatırımcıları anlamalarına, etkilerini büyütmelerine ve toplumu daha ileriye götürmelerine destek veriyorlar. Programın geri dönüşlerinden de memnunlar. </span><em style="box-sizing: border-box;"><a href="https://www.ashoka.org/en-us/story/jp-morgan-mentoring-program-experiencing-social-entrepreneurship" style="background-color: transparent; box-sizing: border-box; text-decoration-line: none !important;"><span style="color: blue;">Mentorluk alan sosyal girişimcilerin yüzde 50’si, ilk üç ayın sonunda, finansal sürdürülebilirlikle ilgili güvenlerinin artığını, yüzde 70’i finansal model ya da iş stratejisi üzerine çalışabildiğini belirtiyor.</span></a></em></span></div>
<blockquote style="background-color: white; border-left: 5px solid rgb(238, 238, 238); box-sizing: border-box; color: #141414; font-family: "Open Sans"; font-size: 17.5px; margin: 0px 0px 20px; padding: 10px 20px;">
<div class="p1" style="box-sizing: border-box; font-size: 15px;">
<span class="s1" style="box-sizing: border-box;"><span style="box-sizing: border-box; font-weight: 700;">Mentorluk ufkumu genişletti. Kendi becerilerimi ve bilgimi geliştirirken,</span></span><span class="s1" style="box-sizing: border-box;"><span style="box-sizing: border-box; font-weight: 700;">bir sosyal girişimciye de yardım edebiliyorum.</span></span></div>
</blockquote>
<div class="p1" style="background-color: white; box-sizing: border-box; color: #141414; font-family: "Open Sans"; font-size: 15px; margin-bottom: 30px;">
<span class="s1" style="box-sizing: border-box;">Mentorlar, gönüllü olarak destek verdikleri programlar ve mentileri aracılığıyla dünyanın önemli sorunlarına çözüm sunulmasına katkıda bulunuyorlar. Dünyamızın içinde bulunduğu durum, herkesin kollarını sıvamasını, işe koyulmasını ve çözümün birer parçası olmasını gerektiriyor. Mentorluk bu bağlamda, özellikle yetkinlik sahibi ve sorumluluk almaya hazır kişiler için etkili bir yöntem. Üstelik </span><span class="s1" style="box-sizing: border-box;">bir insanın hayatına dokunmak, gelişimine destek vermek ve yön göstermek hayatı da anlamlı kılıyor. Mentorluk sadece mentileri değil, her iki tarafı da dönüştürüyor, yeni bir perspektif kazandırıyor.</span></div>
<blockquote style="background-color: white; border-left: 5px solid rgb(238, 238, 238); box-sizing: border-box; font-family: "Open Sans"; font-size: 17.5px; margin: 0px 0px 20px; padding: 10px 20px;">
<div class="p1" style="box-sizing: border-box; color: #141414; font-size: 15px; margin-bottom: 30px; text-align: right;">
<span class="s1" style="box-sizing: border-box;"><span style="box-sizing: border-box; font-weight: 700;">Birisine mentorluk yapmanın hassas dengesi,<span class="Apple-converted-space" style="box-sizing: border-box;"> </span>onu kendi imajınızda yaratmak değil,<span class="Apple-converted-space" style="box-sizing: border-box;"> </span>ona kendini yaratma fırsatı vermektir.</span></span></div>
<div class="p1" style="box-sizing: border-box; font-size: 15px; text-align: right;">
<em style="box-sizing: border-box;"><a href="https://institute.uschamber.com/the-powerful-impact-of-a-mentor/" style="background-color: transparent; box-sizing: border-box; text-decoration-line: none !important;"><span class="s1" style="box-sizing: border-box;"><span style="box-sizing: border-box; font-weight: 700;"><span style="color: blue;">Steven Spielberg</span></span></span></a></em></div>
</blockquote>
<div style="background-color: white; box-sizing: border-box; color: #141414; font-family: "Open Sans"; font-size: 15px; margin-bottom: 30px;">
<br /></div>
<hr style="background-color: white; border-bottom: 0px; border-image: initial; border-left: 0px; border-right: 0px; border-top-color: rgb(238, 238, 238); border-top-style: solid; box-sizing: content-box; clear: both; color: #141414; font-family: "Open Sans"; font-size: 15px; height: 0px; margin-bottom: 10px; margin-top: 10px;" />
<div style="background-color: white; box-sizing: border-box; font-family: "Open Sans"; font-size: 15px; margin-bottom: 30px;">
<span style="color: #141414;"><span style="border-color: initial; border-image: initial; border-style: initial; height: auto;"><img alt="" class="size-medium wp-image-4782 alignleft" height="300" sizes="(max-width: 212px) 100vw, 212px" src="https://www.headline.ist/wp-content/uploads/2019/12/mentor-1-212x300.jpg" srcset="https://www.headline.ist/wp-content/uploads/2019/12/mentor-1-212x300.jpg 212w, https://www.headline.ist/wp-content/uploads/2019/12/mentor-1-768x1088.jpg 768w, https://www.headline.ist/wp-content/uploads/2019/12/mentor-1-723x1024.jpg 723w, https://www.headline.ist/wp-content/uploads/2019/12/mentor-1.jpg 964w" style="border: 0px; box-sizing: border-box; float: left; height: auto; margin: 5px 20px 20px 0px; max-width: 100%; vertical-align: middle;" width="212" /></span>Yazı, Headline ve Avrupa Yönderlik ve Koçluk Derneği’nin (EMCC) birlikte</span><br />
<span style="color: #141414;">hazırladığı Gönüllüler İçin Mentorluk Rehberi’nden alınmıştır. Devamını</span><br />
<span style="color: #141414;">okumak ve rehberi yüklemek için lütfen </span><a href="https://www.headline.ist/gonullulere-mentorluk-rehberi-2/" style="background-color: transparent; box-sizing: border-box; text-decoration-line: none !important;"><span style="color: blue;"><em style="box-sizing: border-box;">tıklayınız</em>.</span></a></div>
<div style="background-color: white; box-sizing: border-box; color: #141414; font-family: "Open Sans"; font-size: 15px; margin-bottom: 30px;">
<br /></div>
Arzu Pınar http://www.blogger.com/profile/14998873199900586873noreply@blogger.com0tag:blogger.com,1999:blog-22942633.post-80262879470405182522019-10-06T23:03:00.001-07:002019-10-06T23:06:22.294-07:00ÇEŞİTLİLİK VE KAPSAYICILIĞIN ŞİRKETLERE 5 FAYDASI<div class="separator" style="clear: both; text-align: center;">
</div>
<h3>
</h3>
<div class="separator" style="clear: both; text-align: center;">
<a href="https://blogger.googleusercontent.com/img/b/R29vZ2xl/AVvXsEj4_4zbzA_rKHPHm_66lK_mIsBiiLv53ZTLlU0Dd_dM0HJMOfyFrO8A3y76va0eTr0Q-F4kl92Z_ViledaAhIADOAUzZ-zU5CqmfTDEHlOuHJKZaLY49mW7U0YrOtuIsuuexKDm/s1600/c%25CC%25A7es%25CC%25A7itlilik+18.07.38.jpg" imageanchor="1" style="margin-left: 1em; margin-right: 1em;"><img border="0" data-original-height="922" data-original-width="1532" height="384" src="https://blogger.googleusercontent.com/img/b/R29vZ2xl/AVvXsEj4_4zbzA_rKHPHm_66lK_mIsBiiLv53ZTLlU0Dd_dM0HJMOfyFrO8A3y76va0eTr0Q-F4kl92Z_ViledaAhIADOAUzZ-zU5CqmfTDEHlOuHJKZaLY49mW7U0YrOtuIsuuexKDm/s640/c%25CC%25A7es%25CC%25A7itlilik+18.07.38.jpg" width="640" /></a></div>
<h3>
</h3>
<h3>
Kim yeni başladığı bir işte karşısında ”eskileri” bulmayı ister? Ya da farklılıklarından ötürü dışarıda bırakılmayı? Kurum içindeki ayrımcılık ve ön yargılar, şirketlere de performans ve yetenek kaybı olarak geri dönüyor. Buna yol açmamak için yeni bir meslek ortaya çıktı: Çeşitlilik yönetimi. </h3>
Çeşitli sesler ve bakış açılarıyla donanmış kuruluşlar inovasyon yapmak, sorunları yaratıcı bir şekilde çözmek, farklı gruplardan müşterilerini anlamak ve çalışanlarına doğru yerde olduklarını hissettirmek açısından için daha öndeler. Ancak köken, cinsiyet, yaş, fiziksel durum, düşünme biçimleri vb. farklılıklara sahip insanların bir arada, uyum içinde çalışacağı, eşit fırsatlara sahip olacağı iş ortamını oluşturmak ise hiç kolay değil. Çünkü herkesin farkında olduğu ya da olmadığı ön yargıları bulunuyor. Bu ön yargılar, ekibinize katacağınız kişilerin seçiminden, yetkilendirmeye ve terfilere, çeşitli kararlarınıza etki edebiliyor. Örneğin anneliğin kadınların işe olan konsantrasyonunu azaltacağını mı düşünüyorsunuz? Bu durumda, iş yerinde erkeklerle, kadınlara eşit fırsatları sunacağınızı söyleyemeyiz değil mi? Çünkü kadınların sizi yarı yolda bırakabileceği görüşündesiniz. Bu görüşünüz sizi yönlendireceğinden, ekibinizi ağırlıklı erkeklerden oluşturabilir ya da kadınlara önemli sorumluluklar vermeyebilirsiniz. Bunun için size göre çok haklı nedenleriniz olabilir. Ancak bu ön yargınızla, şirketinizin rakipleri karşısında geride kalmasına yol açabilirsiniz. McKinsey Araştırması’na göre yöneticileri arasında kadınlara eşit hak ve fırsatları tanıyan şirketler<span style="box-sizing: border-box; color: #11bded;"> <a href="https://www.mckinsey.com/business-functions/organization/our-insights/why-diversity-matters" style="background-color: transparent; box-sizing: border-box; color: #11bded; text-decoration-line: none !important;">%21 daha yüksek performans</a> </span>gösteriyor.
<br />
<div style="background-color: white; box-sizing: border-box; color: #141414; font-family: "Open Sans"; font-size: 15px; margin-bottom: 30px;">
<br />
Özellikle de yabancı şirketlerde bu konunun öneminin farkında ve yeni bir meslek dalı olan çeşitlilik yönetimi kapsamında gündemlerine aldılar. <span class="s1" style="box-sizing: border-box;">SHRM (Society of Human Resources Management) çeşitlilik yönetimini, çeşitliliğin artırılması ve tüm çalışanların potansiyelini en üst seviyeye çıkartan katılımın sağlanması için kapsamlı bir organizasyonel ve yönetimsel süreç olarak tanımlıyor. Dünyada bu konuya neden mi çok önem veriliyor? İşte çeşitlilik ve kapsayıcılığın şirketlere olan 5 faydası:</span></div>
<div style="background-color: white; box-sizing: border-box; color: #141414; font-family: "Open Sans"; font-size: 15px; margin-bottom: 30px;">
<span style="box-sizing: border-box; color: #11bded;"><span style="box-sizing: border-box; font-weight: 700;">1- ÇEŞİTLİLİK VE KAPSAYICILIK İNOVASYONU GELİŞTİRİYOR</span></span></div>
<div style="background-color: white; box-sizing: border-box; color: #141414; font-family: "Open Sans"; font-size: 15px; margin-bottom: 30px;">
</div>
<div style="background-color: white; box-sizing: border-box; color: #141414; font-family: "Open Sans"; font-size: 15px; margin-bottom: 30px;">
İnovasyon bir konu veya problemle ilgili farklı düşünmekle başlıyor. Birbirinden farklı düşünen insanların bir arada olması, konuya farklı açılardan yaklaşmalarını ve fikir zenginliğini de beraberinde getiriyor. Birbirine benzeyen kişilerden oluşan ekipler yerine; farklı yaşlardan, cinsiyetlerden, geçmişlerden vb. insanlar bir arada, daha iyi inovasyona yol açıyorlar. Ancak inovasyon için sadece çeşitliliği sağlamak yetmiyor. Seslerini duyurabilecekleri ve fikirlerini paylaşabilecekleri kanalları açmak ve fikirlerini korkmadan ve çekinmeden paylaşmaları için cesaretlendirmek de önemli. Dışlanacağını, dalga geçileceğini düşünen birisi kendisini açık açık ifade edemez ve sahte bir uyum gösterir. Böylece inovasyon da, yenilikçilik ve yaratıcılık da gelişemez. İnovasyonun yolu çeşitliliği sağlamak ve kapsayıcı bir kültürü geliştirmekle kesişiyor.</div>
<div style="background-color: white; box-sizing: border-box; color: #141414; font-family: "Open Sans"; font-size: 15px; margin-bottom: 30px;">
<span style="box-sizing: border-box; color: #11bded;"><span style="box-sizing: border-box; font-weight: 700;">2- MÜŞTERİLERİ DAHA İYİ ANLAMAYI SAĞLIYOR</span></span></div>
<div class="p1" style="background-color: white; box-sizing: border-box; color: #141414; font-family: "Open Sans"; font-size: 15px; margin-bottom: 30px;">
<span class="s1" style="box-sizing: border-box;">İş gücünde çeşitliliği sağlamak köken, kültür, inanç ve diğer farklılıkları ile binbir çeşit profildeki müşterileri anlamayı ve onlara kaliteli hizmet sunabilmeyi de mümkün kılıyor. Herhangi bir grubu dışarıda bırakmamak, hassas olabilecekleri konuların farkına varmayı da kolaylaştırıyor. Şirketler zaman zaman bir reklamda yer alan uygunsuz bir ifadeden, bir yöneticinin ırkçı bir söyleminden, kadınları aşağılayan bir tutumdan dolayı ciddi krizlerle karşı karşıya kalıyorlar. Kendimizin dahil olduğu grupların dışında olanların da değerlerini ve bakış açılarını anlamak; kamuoyunun tepkisini çekecek, boykotlarla karşılaşacak olası krizlerin risklerini de azaltıyor. </span></div>
<div style="background-color: white; box-sizing: border-box; color: #141414; font-family: "Open Sans"; font-size: 15px; margin-bottom: 30px;">
<span style="box-sizing: border-box; color: #11bded;"><span style="box-sizing: border-box; font-weight: 700;">3- ÇALIŞAN BAĞLILIĞINI ARTIRIYOR</span></span></div>
<div style="background-color: white; box-sizing: border-box; color: #141414; font-family: "Open Sans"; font-size: 15px; margin-bottom: 30px;">
Dışarıda bırakılmanın ne kadar kötü bir his olduğunu bilmeyenimiz var mı? Kim olursak olalım, her birimizin başına, bu durum her an gelebilir. Bazen bir yurt dışı seyahatinde, ülkemizi sevmeyenlerle karşılaşabiliriz. Global bir projeye dahil edilmeyebiliriz. Cinsiyetimizden ötürü, iş konuşulacak bir etkinliğe çağrılmayabiliriz. Yeni başladığımız bir iş yerinde, ”eskileri” karşımızda bulabiliriz. Günümüzde çoğu kişi farklı görünmemek için, kimliğini iş yerinin dışında bırakıyor ve kendisini gizliyor. Bu çalışanlar için çok zorlayıcı bir durum olduğu gibi, iş yerleri için de çözülmesi gereken bir sorun. Çünkü kabul görmeyeceğini bilen kişi, o iş yerine bir bağlılık duymaz ve işini de ilk fırsatta da değiştirir. Çalışan sirkülasyonu ve motivasyon eksikliği iş yerlerine verimsizlik olarak geri döner. Farklılıklara saygı göstermek ve herkese eşit fırsatları sunmak, çalışanlarla bağ kurmak için doğru bir başlangıçtır.</div>
<div style="background-color: white; box-sizing: border-box; color: #141414; font-family: "Open Sans"; font-size: 15px; margin-bottom: 30px;">
<span style="box-sizing: border-box; color: #11bded;"><span style="box-sizing: border-box; font-weight: 700;">4- İŞVEREN MARKASINI GÜÇLENDİRİYOR</span></span></div>
<div class="page" style="background-color: white; box-sizing: border-box; color: #141414; font-family: "Open Sans"; font-size: 15px;" title="Page 17">
<div class="section" style="box-sizing: border-box;">
<div class="layoutArea" style="box-sizing: border-box;">
<div class="column" style="box-sizing: border-box;">
<div style="box-sizing: border-box; margin-bottom: 30px;">
Glassdoor’un araştırmasına göre<span style="box-sizing: border-box; color: #11bded;"> <a href="https://www.glassdoor.com/employers/blog/diversity/?utm_referrer=https%3A%2F%2Fmedium.com%2Fhr-blog-resources%2Ftop-5-workplace-diversity-statistics-2f4ba1d03a2e" style="background-color: transparent; box-sizing: border-box; color: #11bded; text-decoration-line: none !important;">iş arayanların yüzde 67’si iş teklifini</a> </span>değerlendirirken, şirketin çeşitlilik gösteren bir işgücü olmasının önemli bir faktör olduğunu belirtiyor. Çeşitliliği hedefleyen kuruluşlar, daha geniş yetenek havuzuna erişebiliyor, farklı gruplardan adaylarla iletişime geçebiliyorlar. Şirket içinde de kadınlar, gençler, engelliler gibi gruplar için çalışma şartlarını geliştiriyorlar. İyi uygulamaların duyulması, daha beğenilen bir şirket olmalarını da sağlıyor. Artık çalışanlar sadece ücret, yan haklar gibi konuları değerlendirmekle kalmıyor; şirketleri kültürü, sosyal sorumluluk bilinci, kadınlara olan tutumu, adil bir çalışma ortamının olup olmadığına göre de değerlendiriyorlar. Kimseyi dışarıda bırakmayan, çeşitlilik ve kapsayıcılığı sağlayan şirketler güçlü işveren markalarıyla, yeni yetenekleri kazanmakta ve çalışanları elde tutmakta da daha önde oluyor. Çalışanlar da kapsayıcı ortamlarda, kendilerini psikolojik olarak daha çok güvende hissediyor, kendilerini işe verebiliyor ve potansiyellerini gerçekleştirebiliyorlar.</div>
</div>
</div>
</div>
</div>
<div style="background-color: white; box-sizing: border-box; color: #141414; font-family: "Open Sans"; font-size: 15px; margin-bottom: 30px;">
<span style="box-sizing: border-box; color: #11bded;"><span style="box-sizing: border-box; font-weight: 700;">5- PERFORMANSI YÜKSELTİYOR</span></span></div>
<div style="background-color: white; box-sizing: border-box; color: #141414; font-family: "Open Sans"; font-size: 15px; margin-bottom: 30px;">
Tüm bu faktörler birleştiğinde, çeşitlilik ve kapsayıcılık şirketlere yüksek performans olarak geri dönüyor. Bu konuyla ilgili yapılan çeşitli araştırmalar var. Yine McKinsey’den örnek verirsek, yöneticileri arasında çeşitliliği sağlayan (etnik köken, cinsiyet, ve diğerleri dahil olarak) şirketlerin <span style="box-sizing: border-box; color: #11bded;"><a href="https://www.mckinsey.com/business-functions/organization/our-insights/why-diversity-matters" style="background-color: transparent; box-sizing: border-box; color: #11bded; text-decoration-line: none !important;"> performansı %33 daha yüksek.</a> </span></div>
<div style="background-color: white; box-sizing: border-box; color: #141414; font-family: "Open Sans"; font-size: 15px; margin-bottom: 30px;">
Aradığınız yetenekler, bakmayı hiç düşünmediğiniz bir yerde, sizinle benzer bir geçmişe sahip olmayan ya da ortak yönlerinizin pek de olmadığı bir gruptan olabilir. Tek yapmanız gereken ön yargılarınızla vedalaşmak ve çeşitliliğe kapınızı açmak. Kazanan siz olacaksınız.</div>
<div style="background-color: white; box-sizing: border-box; color: #141414; font-family: "Open Sans"; font-size: 15px; margin-bottom: 30px;">
Arzu Pınar Demirel</div>
Arzu Pınar http://www.blogger.com/profile/14998873199900586873noreply@blogger.com0tag:blogger.com,1999:blog-22942633.post-965560279939013282019-08-21T22:31:00.000-07:002019-08-21T22:32:07.472-07:00KARAR ALIRKEN ÖNYARGILARA DİKKAT!<div class="separator" style="clear: both; text-align: center;">
<a href="https://blogger.googleusercontent.com/img/b/R29vZ2xl/AVvXsEhHxlk4y9pptcAY-24ljW_pvE2UpmPISsHqg5gzoeDw2HnQukhwQfo75FGOBhvkfmHMebWRVGEh2QbdcXfns2Z_RDeP5x9ZkMH3L4Giu0mwooPgaKyAyMSSaO4GiQ2RQKwcKcXG/s1600/Apr19_05_200355486-006.jpg" imageanchor="1" style="margin-left: 1em; margin-right: 1em;"><img border="0" data-original-height="675" data-original-width="1200" height="360" src="https://blogger.googleusercontent.com/img/b/R29vZ2xl/AVvXsEhHxlk4y9pptcAY-24ljW_pvE2UpmPISsHqg5gzoeDw2HnQukhwQfo75FGOBhvkfmHMebWRVGEh2QbdcXfns2Z_RDeP5x9ZkMH3L4Giu0mwooPgaKyAyMSSaO4GiQ2RQKwcKcXG/s640/Apr19_05_200355486-006.jpg" width="640" /></a></div>
<div style="background-color: white; box-sizing: border-box; color: #696f6f; font-family: "Open Sans"; font-size: 15px; margin-bottom: 30px;">
<br /></div>
<div style="background-color: white; box-sizing: border-box; color: #696f6f; font-size: 15px; margin-bottom: 30px;">
<span style="font-family: Verdana, sans-serif;">İş dünyasında kadınlara karşı ön yargılı olmadığınızı mı düşünüyorsunuz? Kadınların da erkeklerle eşit fırsatlara ve ücrete ulaşmalarını destekliyor musunuz? Eğer öyleyse, bu çok sevindirici. Son yıllarda iş dünyasında kadınları güçlendirmeye yönelik güçlü adımlar atılsa da, araştırma sonuçları çoğunluğun böyle düşünmediğini gösteriyor. Örneğin Harvard Üniversitesi <a href="https://implicit.harvard.edu/implicit/" style="background-color: transparent; box-sizing: border-box; color: #111111;">Project Implicit</a> kapsamında, 200.000’in üzerinde katılımcıyla global bir araştırma gerçekleştirdi. Kadın ve erkek katılımcıların %76’sının erkeklerin iş hayatına, kadınların ise ev işlerine daha uygun olduğunu düşündüğü ortaya çıktı. Oysa kadınların iş hayatına katılımı, hem ülke ekonomisi hem de şirketler açısından daha faydalı. McKinsey <a href="http://mckinsey%20%C3%87e%C5%9Fitlilik%20ara%C5%9Ft%C4%B1rmas%C4%B1%E2%80%99na%20g%C3%B6re%20y%C3%B6neticileri%20aras%C4%B1nda%20kad%C4%B1nlara%20e%C5%9Fit%20hak%20ve%20f%C4%B1rsatlar%C4%B1%20tan%C4%B1yan%20%C5%9Firketler%20%21%20daha%20y%C3%BCksek%20performans%20g%C3%B6steriyor./" style="background-color: transparent; box-sizing: border-box; color: #111111;">Çeşitlilik Araştırması</a>’na göre yöneticileri arasında kadınlara eşit hak ve fırsatları tanıyan şirketler %21 daha yüksek performans gösteriyor. Rekabetin oldukça yoğun yaşandığı iş dünyasında, rakiplerine fark atmak isteyen şirketlerin kadın yetenekleri çekmesinin akıllı bir taktik olduğu aşikar. Ancak bunun için de kadınların ev işlerine daha uygun olduğunu düşünmeyen yönetim ekiplerine ihtiyaç duyuluyor.</span></div>
<div class="p1" style="background-color: white; box-sizing: border-box; color: #696f6f; font-size: 15px; margin-bottom: 30px;">
<span class="s1" style="box-sizing: border-box; font-family: Verdana, sans-serif;">İş dünyasında ön yargılar kadınlara olduğu gibi, gençlere, yaşlılara, engellilere, engelsizlere hemen hemen her gruptan bireye karşı olabilir. Konuşma biçiminizden dolayı birisi yeteri kadar zeki olmadığınızı düşünebilir. Bir insanı ilk bakışta tanıdığından emin olan başka biri tarafından, bir iş görüşmesinde elenebilirsiniz. Heyecanla yeni başladığınız bir işte, ‘‘eskiler’’ ve ‘‘yeniler’’ gibi gruplaşmalarla karşılaşabilir, bir tehdit olarak algılanabilir ve asla aralarına alınmayacağınızın sinyallerini alabilirsiniz. Bunun gibi ön yargılar çoğumuzun hayatını etkiledi ve etkilemeye devam da ediyor.</span></div>
<div style="background-color: white; box-sizing: border-box; color: #696f6f; font-size: 15px; margin-bottom: 30px;">
<span style="font-family: Verdana, sans-serif;">Objektif olmamızı ve rasyonel karar almamızı engelleyen <a href="https://www.visualcapitalist.com/every-single-cognitive-bias/" style="background-color: transparent; box-sizing: border-box; color: #111111;">188 bilişsel ön yargı</a> ve psikolojik eğilim tespit edildi. Örneğin:</span></div>
<div class="separator" style="clear: both; text-align: center;">
<a href="https://blogger.googleusercontent.com/img/b/R29vZ2xl/AVvXsEildhHEvBFAkGxzkzvIEPEcsBCuE9-OqNYSBUJ9B7mnNJmCu6XsmY1Tv76vfP_z2dT7LmFfBTf6DBeDfvjsu14L_xoqQI-yBwZBjo2WeDoMdFrD9VOnQuUew478Er5KcmKKIsb0/s1600/Headine_onyargilar.jpg" imageanchor="1" style="margin-left: 1em; margin-right: 1em;"><img border="0" data-original-height="772" data-original-width="607" src="https://blogger.googleusercontent.com/img/b/R29vZ2xl/AVvXsEildhHEvBFAkGxzkzvIEPEcsBCuE9-OqNYSBUJ9B7mnNJmCu6XsmY1Tv76vfP_z2dT7LmFfBTf6DBeDfvjsu14L_xoqQI-yBwZBjo2WeDoMdFrD9VOnQuUew478Er5KcmKKIsb0/s1600/Headine_onyargilar.jpg" /></a></div>
<div style="background-color: white; box-sizing: border-box; color: #696f6f; font-family: "Open Sans"; font-size: 15px; margin-bottom: 30px;">
<br /></div>
<div>
<span style="font-family: Verdana, sans-serif;"><span style="background-color: white; color: #696f6f; font-size: 15px;">Ön yargılar hepimizde var. Bu çok insani bir durum. Farklı olanı tehdit olarak algılama, kendi grubundan olanı benimseyip, diğerlerini insan olarak bile görmeme gibi, mağaralarda yaşanılan günlerden getirdiğimiz davranış kalıpları da hala varlığını koruyor. Ancak</span><span class="s1" style="background-color: white; box-sizing: border-box; color: #696f6f; font-size: 15px;"> nörobilimin de gelişimiyle, kendimizi ve zaaflarımızı daha iyi anlayabiliyor; ön yargıların farkına varabiliyoruz. Beynin değişime, insanın ise evrimleşmeye açık olduğunu bilmek içimize su serpiyor. Farkındalıkla, niyetle ve azimle ön yargıları dönüştürebiliriz.</span></span></div>
Arzu Pınar http://www.blogger.com/profile/14998873199900586873noreply@blogger.com0tag:blogger.com,1999:blog-22942633.post-5699071521189463862019-07-11T06:33:00.001-07:002019-07-11T06:34:10.034-07:00TRT RADYO'DA MAVİ SEVEN KADINLAR'I KONUŞTUK<div class="separator" style="clear: both; text-align: center;">
<a href="https://blogger.googleusercontent.com/img/b/R29vZ2xl/AVvXsEi0HKjcSq23XcMUhKMZeacw8L-yHuY-0eEx83Crx1SDX5ELZkCYhNw2_FdunDjyhdfpBGZDqDgDd1gwWY1hDyfm_i-WZXmWjz-3-GHrfTNaap2iNoAXiulqy-ZAVvI1Yo8Z_eoi/s1600/66820244_10156588225872972_5098839106268430336_n.jpg" imageanchor="1" style="margin-left: 1em; margin-right: 1em;"><img border="0" data-original-height="525" data-original-width="960" height="350" src="https://blogger.googleusercontent.com/img/b/R29vZ2xl/AVvXsEi0HKjcSq23XcMUhKMZeacw8L-yHuY-0eEx83Crx1SDX5ELZkCYhNw2_FdunDjyhdfpBGZDqDgDd1gwWY1hDyfm_i-WZXmWjz-3-GHrfTNaap2iNoAXiulqy-ZAVvI1Yo8Z_eoi/s640/66820244_10156588225872972_5098839106268430336_n.jpg" width="640" /></a></div>
<br />
<br />
<div style="background-color: white; box-sizing: border-box; color: #5e5e5e; font-family: "Open Sans"; font-size: 15px; margin-bottom: 30px;">
TRT Radyo’da Zeynep Bayraktutan’ın programı Gelişim Rehberi’nin konuğu oldum. Programda Mavi Seven Kadınlar hakkında bilgi vererek, kadınların güçlenmesinde birbirimizi desteklemenin önemine değindim. Mavinin hikayesini paylaşarak, kulandığımız dilin, sözlerimizin düşünce ve seçimlerimize olan etkisini anlattı. Sözlerimizi değiştirerek, hayatımızı değiştirebilir miyiz? Bu kadınlar için daha eşit ve fırsatlarla dolu bir dünya yarabilir mi?</div>
<div style="background-color: white; box-sizing: border-box; font-family: "open sans"; font-size: 15px; margin-bottom: 30px;">
<span style="color: #5e5e5e;">Bu keyifli programın kaydını linkten dinleyebilirsiniz: </span><a href="http://radyo.trt.net.tr/podCast.aspx?OID=6faed252-7775-4cc1-8a79-1d441f39e567&OIDIslem=826e854e-8102-458c-9e95-b29e53109bf1" style="background-color: transparent; box-sizing: border-box; text-decoration-line: none !important;"><span style="color: #3d85c6;">TRT Radyo Gelişim Rehberi</span></a></div>
<div style="background-color: white; box-sizing: border-box; color: #5e5e5e; font-family: "Open Sans"; font-size: 15px; margin-bottom: 30px;">
Zeynep Bayraktutan’a programına konuk ettiği ve ilham verici soruları için teşekkür ederim. </div>
Arzu Pınar http://www.blogger.com/profile/14998873199900586873noreply@blogger.com1tag:blogger.com,1999:blog-22942633.post-63593023686195166342019-05-25T20:29:00.000-07:002019-05-25T23:07:09.922-07:00ARYA VE HAYATINI SEÇEN KADINLAR <div class="separator" style="clear: both; text-align: center;">
<a href="https://blogger.googleusercontent.com/img/b/R29vZ2xl/AVvXsEhRo7lPTuLotpJlB0k3b7avmocOdf9n0RP_vJderePS5s_pxj9zx005BiLHCsjChogx0AG03YCBW8KnM-jOkzAKsWWYpERkAlrqK3nuQyvcUsarTEp9pc573bm14B18glLqHwQP/s1600/960x0.jpg" imageanchor="1" style="margin-left: 1em; margin-right: 1em;"><img border="0" data-original-height="593" data-original-width="960" height="395" src="https://blogger.googleusercontent.com/img/b/R29vZ2xl/AVvXsEhRo7lPTuLotpJlB0k3b7avmocOdf9n0RP_vJderePS5s_pxj9zx005BiLHCsjChogx0AG03YCBW8KnM-jOkzAKsWWYpERkAlrqK3nuQyvcUsarTEp9pc573bm14B18glLqHwQP/s640/960x0.jpg" width="640" /></a></div>
<br />
<br />
Games of Thrones hayranları, dizinin sonunu beğenmediler. Ne Gece Kralı'nı öldüren Arya'nın uzaklara gitmesi ve bir Kaşif olması, ne hırsına yenilen Daenerys'in hayatını kaybetmesi tatminkar bir son olarak görüldü. Senaristlerin Stark Ailesi'ne sempatisi olduğu belli, ancak ben yazdıkları sona o kadar da eleştirici bir gözle yaklaşmadım. Taht, (ödül) onu istemeyene ve bilge olana, yaşam da sadece kendini değil, halkını da düşünenlere kaldı. Ancak bugün konum Games of Thrones değil, Arya.<br />
<br />
Dizide en çok tuttuğum karakterlerden olan Arya'nın büyümesine, çektiği acılara, zorlu eğitim sürecine ve kendi ayaklarının üzerinde durmasına tanık olduk. Arya son bölümlerde, evlilik teklifini geri çevirdi, bir Lady olmadığını söyledi ve dünyanın bilinmeyen köşelerine doğru yelken açtı. Bu şüphesiz kadınlardan beklenen bir davranış modeli değil. Belki Arya olunca, hem bir kahraman, hem de bir soylu, karşı gelinemiyor. Ancak mesele ''herhangi'' birisi, toplumsal rollere karşı geldiğinde başlıyor.<br />
<br />
Twitter'da paylaşılan bir video gözüme çarptı, Games of Thrones yorumlarına göz gezdirirken. Arya gibi koyu kumral bir kız, henüz 10 yaşında, koltukta otururken ayakları yere değmiyor. Gözleri hüzünlü bakıyor ve ağır ağır konuşuyor. Yanında sakallı, 25 yaşında bir adam. Kocası olacakmış yakında. Adam okula devam etmesini istemediği için 3. sınıfta bırakmak zorunda kalmış. Milletlerini hatırlamıyorum, Arap asıllılar. Kızın başı açık henüz, çocuk statüsünde. Hiç bir seçim hakkı yok. Olsa, ne okurdu? Meslek olarak ne seçerdi? Ya eş olarak, nasıl birini düşlerdi? Hayatı, ailesi tarafından elinden alınmasa, kim olurdu?<br />
<br />
Kadına en uygun rol eş ve annelik olarak görülüyor. H<span style="background-color: white; color: #545454; font-family: arial, sans-serif; font-size: x-small;">â</span>l<span style="background-color: white; color: #545454; font-family: arial, sans-serif; font-size: x-small;">â</span> ve pek çok toplumda olduğu gibi bizde de... Öyle ki Gazeteci Melis Alphan, evlenmeyi ve çocuk sahibi olmamayı seçmiş kadınları arıyordu geçenlerde. Röportaj yapıp, bir kadının bu yaşam biçimini de tercih edebileceğini göstermek istiyordu. Anlamak güç olsa da!<br />
<br />
Bazı kadınlar dünyayı gezmek, kendi gözleriyle görmek isteyebilirler. Yalnız kalmayı seçebilirler. Bu kimsenin onları beğenmemiş olması ve evde kalmış olmaları anlamına gelmez. Tam aksine evde kalmayı istemediklerinden olamaz mı? Kimileri de, durumları uygunsa çalışmamayı seçebilir. Evlenmeyi, aileleriyle, çocuklarıyla ilgilenmeyi. Sorun insanların tek doğruyu kendinin bildiğini sanmasında ve diğerlerinin hayatına müdahele edebileceğini düşünmesinde. Medenileşmek, insanlara, kendileri için yaptığı seçimlere saygı duymakla başlıyor. Kabul edin artık, bazı kadınlar da Kaşif olmak istiyor.Arzu Pınar http://www.blogger.com/profile/14998873199900586873noreply@blogger.com0tag:blogger.com,1999:blog-22942633.post-61538300466468909792019-04-26T11:21:00.001-07:002019-04-26T11:37:21.608-07:00KADIN GİRİŞİMCİLER PROGRAMINA KATILDIM<div class="separator" style="clear: both; text-align: center;">
<a href="https://blogger.googleusercontent.com/img/b/R29vZ2xl/AVvXsEgRPpg6fuGjtyzJppGT52x6SrD_czayRirEwMyGaZPd6iSlWzjdhH_WJSLHaJP2qIP42w0M4KUpWRrS1KZng7_Pl-V6xBsaFCxYegCIhuo_cU8pSLGdKJQRgXEOW5dDS1a1qCGj/s1600/ArzuDemirelradyo.jpg" imageanchor="1" style="margin-left: 1em; margin-right: 1em;"><img border="0" data-original-height="1311" data-original-width="1600" height="524" src="https://blogger.googleusercontent.com/img/b/R29vZ2xl/AVvXsEgRPpg6fuGjtyzJppGT52x6SrD_czayRirEwMyGaZPd6iSlWzjdhH_WJSLHaJP2qIP42w0M4KUpWRrS1KZng7_Pl-V6xBsaFCxYegCIhuo_cU8pSLGdKJQRgXEOW5dDS1a1qCGj/s640/ArzuDemirelradyo.jpg" width="640" /></a></div>
<br />
<br />
105.8 üzerinden yayın yapan, ST Endüstri Radyo'da, Cem Karatay'ın Kadın Girişimciler programına katıldım. Headline'nı 2013 yılında kurduğumdan, 15 yılı kurumsal hayatta geçirdikten sonra başlayan girişimcilik hikayemden bahsettim. Kadınları güçlendirmek amacıyla geliştirdiğimiz <a href="http://headlinebpr.com/mavisevenkadinlar/" style="background-color: #0b5394;">Mavi Seven Kadınlar</a> Atölyeleri'nde paylaştığım, kadınları güçlendiren bazı taktiklere de değindim. En çok vurguladığım konu kadının kadını desteklemesi oldu.<br />
<br />
Dünyada çalışan bağlılığı %15 (Gallup verisi) olarak çok düşük. Bizim çalışmalarımız, çalışanların potansiyellerini gerçekleştirmelerine olanak sağlayacak kültürü oluşturmaya ve gelişimlerine destek vermek için. Şirketler de çalışanların motivasyonuna, bağlılığına gittikçe önem vermeye başladı. Ancak bu durumda şirketler kadar, çalışanların da sorumluluğu bulunduğunu düşünüyorum. Bir hayatımız var ve her günümüzü ait olmadığımız bir yerde geçimek, ayaklarımızı sürüyerek işe gitmekle harcanmamalı. Elbette ki maddi ihtiyaçlarımız var, ancak bir noktada, hayatımızın sorumluluğunu da almak gerekiyor. Sevmediğimiz bir işteysek, durmalı, düşünmeli, ne istediğimize karar vermeli ve harekete geçmeliyiz. Girişimciler de bu harekete geçme noktasında, korkularının üstüne gidenlerin başında geliyor. Cem Karatay programda ''girişimci olmak için en çok sermaye mi gerekiyor'' diye sordu. Fikir güçlüyse, sermaye de bulunabiliyor. Ancak cesaret, zorluklar karşısında direnç göstermek, kendine ve hayallerine inanmak... Karakter başta geliyor.<br />
<br />
Programı dinlemek isterseniz, podcasti linkte.<br />
<iframe frameborder="no" height="300" scrolling="no" src="https://w.soundcloud.com/player/?url=https%3A//api.soundcloud.com/tracks/611663214&color=%23ff5500&auto_play=false&hide_related=false&show_comments=true&show_user=true&show_reposts=false&show_teaser=true&visual=true" width="100%"></iframe>
<iframe frameborder="no" height="300" scrolling="no" src="https://w.soundcloud.com/player/?url=https%3A//api.soundcloud.com/tracks/611663211&color=%23ff5500&auto_play=false&hide_related=false&show_comments=true&show_user=true&show_reposts=false&show_teaser=true&visual=true" width="100%"></iframe>Arzu Pınar http://www.blogger.com/profile/14998873199900586873noreply@blogger.com0tag:blogger.com,1999:blog-22942633.post-90649965279929146152019-04-21T03:10:00.002-07:002019-04-21T03:11:42.354-07:00HALE ETKİSİ GÖZÜNÜZÜ KAMAŞTIRIRSA<div class="separator" style="clear: both; text-align: center;">
<a href="https://blogger.googleusercontent.com/img/b/R29vZ2xl/AVvXsEipjJnM2ONYF1HucsW-yLIGhISfIzJOmkBZYqH3IBAVGFLlxrxhLwI4OC4KpAFAmzJ2ggsmraKlRiNzwaheEZR-iM6KMfKizYk91piJl2qi0j2BbeknUo8cAaBkgnvUUu3AnbxY/s1600/I%25CC%2587S%25CC%25A7VERENMARKASI.jpg" imageanchor="1" style="margin-left: 1em; margin-right: 1em;"><img border="0" data-original-height="810" data-original-width="1406" height="184" src="https://blogger.googleusercontent.com/img/b/R29vZ2xl/AVvXsEipjJnM2ONYF1HucsW-yLIGhISfIzJOmkBZYqH3IBAVGFLlxrxhLwI4OC4KpAFAmzJ2ggsmraKlRiNzwaheEZR-iM6KMfKizYk91piJl2qi0j2BbeknUo8cAaBkgnvUUu3AnbxY/s320/I%25CC%2587S%25CC%25A7VERENMARKASI.jpg" width="320" /></a></div>
<div class="p1" style="background-color: white; color: #3b383b; font-family: Arial, Tahoma, Verdana, sans-serif; font-size: 16px; padding-bottom: 0.4em; padding-top: 0.4em;">
<span class="s1" style="border: 0px; font-family: inherit; font-style: inherit; font-weight: inherit; margin: 0px; padding: 0px; vertical-align: baseline;"><br /></span></div>
<div class="p1" style="background-color: white; color: #3b383b; font-family: Arial, Tahoma, Verdana, sans-serif; font-size: 16px; padding-bottom: 0.4em; padding-top: 0.4em;">
<span class="s1" style="border: 0px; font-family: inherit; font-style: inherit; font-weight: inherit; margin: 0px; padding: 0px; vertical-align: baseline;"><br /></span></div>
<div class="p1" style="background-color: white; color: #3b383b; font-family: Arial, Tahoma, Verdana, sans-serif; font-size: 16px; padding-bottom: 0.4em; padding-top: 0.4em;">
<span class="s1" style="border: 0px; font-family: inherit; font-style: inherit; font-weight: inherit; margin: 0px; padding: 0px; vertical-align: baseline;">Hale etkisi (Halo effect) dış görünümden etkilenerek, gerçekte var olmayan pek çok olumlu özelliğin de o kişiye atfedilmesiyle içine düşülen yanılsamaya deniliyor. Dikkatin yöneldiği bir kişi olabildiği gibi, bir grup veya bir organizasyon da olabilir. Eğer konu çalışacağınız yeri seçmekse ve bir şirket gözlerinizi kamaştırmışsa, hale etkisi kariyerinize zarar verebilecek bir karar almanıza yol açabilir. </span></div>
<div style="background-color: white; color: #3b383b; font-family: Arial, Tahoma, Verdana, sans-serif; font-size: 16px; padding-bottom: 0.4em; padding-top: 0.4em;">
Şirketlerin en beğenilenler arasında yerini almak, çalışılacak en iyi yer olarak algılanmak için işveren markalarına yatırım yapmaları anlaşılır bir durum. Her ne kadar işsizlik oranları yükselse de, yetenek açığı da büyüyor ve işverenler aradıkları pozisyona uygun adayları bulmakta zorlanıyor. Üstelik Manpower Yetenek Eksikliği Araştırması’na göre <a href="https://www.weforum.org/agenda/2018/03/latin-america-has-the-biggest-skills-gap-in-the-world-here-s-how-to-bridge-it?fbclid=IwAR3E_-XnbfA3rLne7bsQc3zxL6VFvDEfXZOI3HUSB5vb5d9WTXrnwkv7Fu0" style="border: 0px; color: #1aadd9; font-family: inherit; font-style: inherit; font-weight: inherit; margin: 0px; padding: 0px; text-decoration-line: none; transition: color 300ms ease 0s, background-color 300ms ease 0s, opacity 300ms ease 0s; vertical-align: baseline;">Türkiye bu alanda dünyada ilk 10 arasında yer alıyor</a>.</div>
<div style="background-color: white; color: #3b383b; font-family: Arial, Tahoma, Verdana, sans-serif; font-size: 16px; padding-bottom: 0.4em; padding-top: 0.4em;">
Dolayısıyla yetenekli adaylar çok değerli ve en büyükler ile iddialı hedefleri olan şirketler de peşlerindeler. Aşağı yukarı benzer paketleri (ücret, yan haklar vb.) sunan şirketler, öne geçmek amacıyla ikna ve etkileme güçlerini artırmak için adayların içsel motivasyonlarını tanımayı, onları hayallerinden, değerlerinden, duygularından yakalamaya çalışıyor. Bu da dinlemek, anlamak, tanımakla mümkün. Aslında kim ve ne istiyor?</div>
<ul style="background-color: white; border: 0px; color: #3b383b; font-family: Arial, Tahoma, Verdana, sans-serif; font-size: 16px; margin: 0px; padding: 0px; vertical-align: baseline;">
<li style="border: 0px; font-family: inherit; font-style: inherit; font-weight: inherit; margin: 0px; padding: 0px; vertical-align: baseline;">Yaratıcı fikirlerini hayata geçirebileceği, daha yalın bir ortamda mı çalışmayı istiyor?</li>
<li style="border: 0px; font-family: inherit; font-style: inherit; font-weight: inherit; margin: 0px; padding: 0px; vertical-align: baseline;">Arkadaşlık, grup bilinci mi ön planda? Birlikte çalışacağı kişileri ve yöneticisini mi değerlendiriyor?</li>
<li style="border: 0px; font-family: inherit; font-style: inherit; font-weight: inherit; margin: 0px; padding: 0px; vertical-align: baseline;">Kişisel ve mesleki olarak kendisini en çok geliştirebilecek yeri mi seçecek?</li>
<li style="border: 0px; font-family: inherit; font-style: inherit; font-weight: inherit; margin: 0px; padding: 0px; vertical-align: baseline;">Sosyal sorumluluğa önem veren, toplumsal, ekonomik ve çevre sorunlarına çözüm sunan, çalışan gönüllülüğüyle de öne çıkan şirketleri mi beğeniyor?</li>
<li style="border: 0px; font-family: inherit; font-style: inherit; font-weight: inherit; margin: 0px; padding: 0px; vertical-align: baseline;">Ünvan ve kariyerden mi etkileniyor?</li>
<li style="border: 0px; font-family: inherit; font-style: inherit; font-weight: inherit; margin: 0px; padding: 0px; vertical-align: baseline;">En yüksek maaşı içeren teklifi mi kabul edecek?</li>
</ul>
<div style="background-color: white; color: #3b383b; font-family: Arial, Tahoma, Verdana, sans-serif; font-size: 16px; padding-bottom: 0.4em; padding-top: 0.4em;">
Şirketi geleceğe taşıyacak, hedeflerine ulaşmasını sağlayacak çalışan profilini belirleyen, onları iyi anlayan, değerleri ve vizyonuyla örtüşen işveren markasını tasarlayan şirketler, kuşkusuz yetenek yarışında bir kaç adım önde. Eğer doğru bir strateji kurguladılarsa, hedefi onikiden vurmaları çok olası.</div>
<div style="background-color: white; color: #3b383b; font-family: Arial, Tahoma, Verdana, sans-serif; font-size: 16px; padding-bottom: 0.4em; padding-top: 0.4em;">
Hedef sizsiniz diyelim ve görüştüğünüz şirketten çok etkilendiniz. İşe alım süreci profesyonelce yürütüldü, saygın bir marka, önem verdiğiniz konularda göz doldurucu çalışmaları veya vaatleri var. Şirkete aşık olmak üzeresiniz ve sizi seçtikleri için gurur duyuyorsunuz. Teklifi kabul ettiniz ve ilk iş günü…</div>
<div style="background-color: white; color: #3b383b; font-family: Arial, Tahoma, Verdana, sans-serif; font-size: 16px; padding-bottom: 0.4em; padding-top: 0.4em;">
İlk günler oryantasyonla, şirketi tanımakla geçer. Şirketle başlayan ilişkinin ve olumlu duyguların devamı için oryantasyonun kritik bir önemi vardır. Mobil oryantasyonda Türkiye temsilcisi olduğumuz Talmundo’nun hazırladığı ”Neden Oryantasyon?” isimli rehberdeki araştırma sonuçlarına göre; yeni çalışanların %33’ü, ilk altı ayda işten ayrılıyor. %16-17’si işe başladıktan sonra ilk hafta ve üç ay arasında. * Çalışanların size karşı tavırları, oryantasyon sürecinin profesyonel bir şekilde işliyor olması, yönetici ve ekibinizin yaklaşımları, özetle ilk izlenim çok önemlidir. Sevgi emek ister ve emek olmadığında aşk çiçek açıp, filizlenemez. Aynı durum yeteneklere ünlü ve parlak bir marka sunup; iç iletişimini geliştirememiş, toksik bir kültüre, zarar verici bir rekabet ve aşırı stresli bir iş ortamına sahip şirketler için de geçerlidir. Gözlerinizin kamaşmasının sona erip, kararınızı sorgulamanız an meselesidir.</div>
<div style="background-color: white; color: #3b383b; font-family: Arial, Tahoma, Verdana, sans-serif; font-size: 16px; padding-bottom: 0.4em; padding-top: 0.4em;">
İşveren markasını oluşturmak kadar, şirket içindeki ilişkilere, kültüre, çalışanların davranışlarını geliştirmek için eğitime yatırım yapmak bundan dolayı olmazsa olmazdır. İçeride ne varsa, dışarıya da o sızar ve söylentiler alınan İnsan Kaynakları ödüllerinin, reklamların, halkla ilişkiler çalışmalarının, katılınan kariyer günlerinin, dijital kariyer aplikasyonlarının bile önüne geçebilir.</div>
<div style="background-color: white; color: #3b383b; font-family: Arial, Tahoma, Verdana, sans-serif; font-size: 16px; padding-bottom: 0.4em; padding-top: 0.4em;">
Gallup Çalışan Bağlılığı Araştırması’na göre <a href="https://q12.gallup.com/public/en-us/Features" style="border: 0px; color: #1aadd9; font-family: inherit; font-style: inherit; font-weight: inherit; margin: 0px; padding: 0px; text-decoration-line: none; transition: color 300ms ease 0s, background-color 300ms ease 0s, opacity 300ms ease 0s; vertical-align: baseline;">işine bağlı çalışanların oranı dünyada %15.</a> Kimisi ilk aylarda ”yanlış bir seçim yaptım” diyerek iş değiştiriyor. Çok sayıda çalışan da ait olmadığını hissettiği bir yerde, günlerini geçiriyor. Oysa ki böyle bir durumda ne kendisi gelişip, üretebilir; ne de şirket verim sağlayabilir. Belki hale etkisi altında yanlış bir seçimde bulundu, belki de işsiz kalmamak için herhangi bir yere başladı. Sonuçta ideal eşleşmenin dünya genelinde gerçekleşmediği ortada ve bundan hem çalışan hem de işveren zarar görüyor. Aslında her iki tarafın da sorumluluğu bulunuyor: Çalışanların hayallerinin peşinden gidebilme cesaretini göstermeleri, şirketlerin ise insanların potansiyellerini gerçekleştirebileceği, gerçekten çalışılmak istenilen iş ortamını oluşturmaları. Bu durumu Sprite’ın unutulmaz sloganına çevirirsek; imaj hiçbir şeydir, kültür ise her şey.</div>
<div style="background-color: white; color: #3b383b; font-family: Arial, Tahoma, Verdana, sans-serif; font-size: 16px; padding-bottom: 0.4em; padding-top: 0.4em;">
Arzu Pınar Demirel</div>
<div style="background-color: white; color: #3b383b; font-family: Arial, Tahoma, Verdana, sans-serif; font-size: 16px; padding-bottom: 0.4em; padding-top: 0.4em;">
<br /></div>
Arzu Pınar http://www.blogger.com/profile/14998873199900586873noreply@blogger.com0tag:blogger.com,1999:blog-22942633.post-12678717297990723712019-03-06T20:10:00.000-08:002019-03-06T20:12:46.388-08:00MAVİ SEVEN KADINLAR PODCAST<div class="separator" style="clear: both; text-align: center;">
</div>
<div class="separator" style="clear: both; text-align: center;">
</div>
<div class="separator" style="clear: both; text-align: center;">
<a href="https://blogger.googleusercontent.com/img/b/R29vZ2xl/AVvXsEiYEMNCJrSD8et-vNX4ZyjUbhYqU6QmCCnNAKjuukWgMZo8wcd9Vrd5tlB14eAs4l6fb9gk1Euh6QNpjd75ZcPiUXzD79qduMNQHAvyd2BJXIWWB_H839ncmAW5hOQNVKqBbyYa/s1600/MaviSevenKadinlar_podcast_headline.jpg" imageanchor="1" style="clear: left; float: left; margin-bottom: 1em; margin-right: 1em;"><img border="0" data-original-height="862" data-original-width="1574" height="175" src="https://blogger.googleusercontent.com/img/b/R29vZ2xl/AVvXsEiYEMNCJrSD8et-vNX4ZyjUbhYqU6QmCCnNAKjuukWgMZo8wcd9Vrd5tlB14eAs4l6fb9gk1Euh6QNpjd75ZcPiUXzD79qduMNQHAvyd2BJXIWWB_H839ncmAW5hOQNVKqBbyYa/s320/MaviSevenKadinlar_podcast_headline.jpg" width="320" /></a></div>
<br />
<br />
Radyo Gedik'te, Türkan Hiçyılmaz'ın programı Kadınca'ya katıldım. Konumuz toplumsal cinsiyet eşitliği ve mavinin hikayesinden yola çıkarak geliştirdiğimiz Mavi Seven Kadınlardı.<br />
<br />
Keyifli dinlemeler.
<script charset="utf-8" src="https://www.buzzsprout.com/265600/985039-mavi-seven-kadinlar.js?player=small" type="text/javascript"></script>Arzu Pınar http://www.blogger.com/profile/14998873199900586873noreply@blogger.com0tag:blogger.com,1999:blog-22942633.post-66082774481708624942019-02-28T07:36:00.000-08:002019-02-28T07:54:06.760-08:00TAKIMA KADINLARI ALIYOR MUSUNUZ?<div class="separator" style="clear: both; text-align: center;">
<a href="https://blogger.googleusercontent.com/img/b/R29vZ2xl/AVvXsEifnXgnkeXaxNdQbV9CPlltR1CiJHUkuQgbYlzWMLmv3nbieW-1pVjfBG4lDMiFlZ838UhXomjH5PHye-MIs3ovQRu9ikVG9CL2zj2_7slLZ2YIVIggANeoA_k-X37nqm7FouAV/s1600/cinsiyetesitligi+16.59.28.jpg" imageanchor="1" style="margin-left: 1em; margin-right: 1em;"><img border="0" data-original-height="1200" data-original-width="1600" height="480" src="https://blogger.googleusercontent.com/img/b/R29vZ2xl/AVvXsEifnXgnkeXaxNdQbV9CPlltR1CiJHUkuQgbYlzWMLmv3nbieW-1pVjfBG4lDMiFlZ838UhXomjH5PHye-MIs3ovQRu9ikVG9CL2zj2_7slLZ2YIVIggANeoA_k-X37nqm7FouAV/s640/cinsiyetesitligi+16.59.28.jpg" width="640" /></a></div>
<br />
<div class="separator" style="clear: both; text-align: center;">
</div>
<a href="https://blogger.googleusercontent.com/img/b/R29vZ2xl/AVvXsEjzlvsSPjeaz6qOC-iNZYy_CA4s0IdUY4HSC1dRhKkpG3gcx0CUrB7_gVOpk2bH1x0ZvBVh2M_AAuJ24oXPu-7UErMENUUBvWMo0D4L68AQBmnTWJP0d4pmGcwRbP7p7eY1MD7p/s1600/kalkinma-hedefleri-tr-5.png" imageanchor="1" style="clear: right; float: right; margin-bottom: 1em; margin-left: 1em;"><img border="0" data-original-height="672" data-original-width="672" height="200" src="https://blogger.googleusercontent.com/img/b/R29vZ2xl/AVvXsEjzlvsSPjeaz6qOC-iNZYy_CA4s0IdUY4HSC1dRhKkpG3gcx0CUrB7_gVOpk2bH1x0ZvBVh2M_AAuJ24oXPu-7UErMENUUBvWMo0D4L68AQBmnTWJP0d4pmGcwRbP7p7eY1MD7p/s200/kalkinma-hedefleri-tr-5.png" width="200" /></a>Birleşmiş Milletler çalışanları, New York Genel Merkezi bahçesinde öğle arasında futbol oynuyorlar. Geçen yıl IMPACT2030 Zirvesi için BM'e gittiğimde, dikkatimi çekmişti. Konumuz küresel hedeflerdi... 2030 yılına kadar, şimdi harekete geçersek dünyanın en büyük sorunlarının üstesinden gelebilmemiz için belirlenen bu hedeflerin beşincisi de toplumsal cinsiyet eşitliği. Futbol oynayanlar arasında kadınları da görünce anladım ki; sözde kalmıyor, özde de destekliyorlar cinsiyet eşitliğini.<br />
<br />
8 Mart Dünya Kadınlar Günü yaklaşıyor. Kadınlara methiyeler duyacağız, kırmızı karanfiller dağıtılacak, erkekler de duyarlılık gösterecek... Gönül ister ki, bu ilgi bir güne sıkıştırılmasın, tüm yıla yayılsın. Ayrıca sadece sözde kalmasın, hayata da geçsin.<br />
<br />
Beyler, diyelim ki bir futbol takımı kuruyorsunuz. Kadınları takımınıza alır mısınız? Kadın işi - erkek işi diye ayırt etmeden, ''eşitlik de neymiş, fıtrata aykırı'' diyenlere kulak asmadan. ''Kadınlar futbol oynayamaz ki, göz göre göre kaybetmeyelim şimdi maçı'' demeden. Alır mısınız takımınıza?<br />
<br />
Bu soruyu iş dünyasına adapte edersek:<br />
<br />
- Şirketinizde üst yönetimde, Yönetim Kurulu'nda, karar mercilerinde kaç kadın var?<br />
<br />
- Eşit işlerde, kadınlar ve erkekler eşit maaş alıyorlar mı?<br />
<br />
- İşe alımlarda ve terfilerde, kadınlara eşit hak ve fırsatları sunuyor musunuz?<br />
<br />
- Toplumsal cinsiyet eşitliğine yönelik şirket politikası ve prosedürlerinizi hazırladınız mı?<br />
<br />
- Tüm iletişiminizde; reklamlarınızda, işe alım görüşmelerinizde, şirket içi iletişimde cinsiyet eşitliğini gözetiyor musunuz? Sizde iş adamları çalışıyor, bilim adamlarından danışmanlık alınıyor, toplantılar uzadıkça kadınlar hamamına mı dönüyor?<br />
<br />
- Kurum kültürünüz çeşitlilik ve kapsayıcılığı içselleştirdi mi? Çalışanların farkında dahi olmadıkları önyargı ve kalıplarla ilgili eğitimleriniz, kültürel dönüşüm programlarınız var mı?<br />
<br />
Bu soruları sayfalarca uzatabilirim. Bu soruları cevaplayabilmek, ''kadınlar çok önemlidir, değerlidir, çiçektir'' demekten daha zor. Ancak eşitliği, kadınlarla ilgili söylenen güzel sözler değil; eşit hak ve fırsatların cinsiyet gözetilmeden sunulması gösteriyor. İnsan olmanın temeli kimseyi geride bırakmayaya, kimseden saygısını esirgememeye dayanıyor. Bazen her şey basit bir soruyu cevaplamakla, cevabını sorgulamakla başlayabiliyor:<br />
<br />
Takıma kadınları alıyor musunuz?Arzu Pınar http://www.blogger.com/profile/14998873199900586873noreply@blogger.com0tag:blogger.com,1999:blog-22942633.post-52555876155908254442019-01-31T10:44:00.001-08:002019-01-31T10:52:10.666-08:00WOMAN TV'DE, CANLI YAYIN HEYECANI<div class="separator" style="clear: both; text-align: center;">
<a href="https://blogger.googleusercontent.com/img/b/R29vZ2xl/AVvXsEh4ocPEn3ILsnLrqVPeJaBHUQIWAMQooDGfI3DuCsgBA9JvN7ZnGkmjN3pJWX8RVHTTVco2zQCP4OlPyilp8qPC3UR7tg7PzqxavpDAVnVFPfmyjRiSDue6EGYDf8lO8bHrb8rS/s1600/ArzuDemirel.jpg" imageanchor="1" style="margin-left: 1em; margin-right: 1em;"><img border="0" data-original-height="711" data-original-width="1268" height="358" src="https://blogger.googleusercontent.com/img/b/R29vZ2xl/AVvXsEh4ocPEn3ILsnLrqVPeJaBHUQIWAMQooDGfI3DuCsgBA9JvN7ZnGkmjN3pJWX8RVHTTVco2zQCP4OlPyilp8qPC3UR7tg7PzqxavpDAVnVFPfmyjRiSDue6EGYDf8lO8bHrb8rS/s640/ArzuDemirel.jpg" width="640" /></a></div>
<br />
<span style="font-family: "helvetica neue" , "arial" , "helvetica" , sans-serif; font-size: medium;">Türkiye'nin ilk kadın kanalı Woman TV'de, Çetin Ünsalan'ın programı Eko Kadın'a konuk oldum. Canlı yayında, bir saat soruları cevaplamak heyecanlıydı. Kadınları güçlendirmek amacıyla geliştirdiğimiz <span style="background-color: #0b5394; color: #0b5394;"><a href="http://headlinebpr.com/mavisevenkadinlar/">Mavi Seven Kadınlar</a> </span>Atölyelerimiz ve toplumsal cinsiyet eşitliğinden bahsettik. Birleşmiş Milletler'in çalışan gönüllülüğü girişimi <span style="color: #0b5394;"><a href="https://www.impact2030.com/" style="background-color: #0b5394;">IMPACT2030</a>'</span>un Bölgesel Sesi görevini yürütüyorum. Konu IMPACT2030, küresel hedefler ve çalışan gönüllülüğüne de geldi. Birbirinden farklı gibi görünse de, hem Mavi Seven Kadınlar, hem de IMPACT2030 harekete geçmekle ilgili. Birincisinde kadın olmakla ilgili toplumsal kodlamaların ötesine geçerek, düşüncelerimizin kontrolünü elimize alıyoruz. Neleri seçip, neleri geride bırakacağımıza karar veriyoruz. Sonrasında da sıra birbirimize nasıl destek olabileceğimiz, gönüllülükle topluma katkıda bulunabileceğimize geliyor. Sorunların çözümünü başkasından beklemek yerine, sorumluluğu alıp, harekete geçmekle başlıyor her şey.</span><br />
<br />
<iframe allowfullscreen="" frameborder="0" height="270" src="https://www.youtube.com/embed/rbQRdOgUDtM" width="480"></iframe>Arzu Pınar http://www.blogger.com/profile/14998873199900586873noreply@blogger.com0tag:blogger.com,1999:blog-22942633.post-15145227685083399232019-01-25T22:31:00.001-08:002019-01-25T22:54:04.383-08:00DAVOS'TAN ARDA KALAN<div class="separator" style="clear: both; text-align: center;">
<a href="https://blogger.googleusercontent.com/img/b/R29vZ2xl/AVvXsEjgo27iKnVB_dN8HMmfjUGlk1q_FlsYB2YV7YSdUERZa0S9sK_1AGQ-7q6PyY_3Z5bm7ZaWqEqqvwJBqFUW5Qs0tk4-xlYs-yPH8bnJsEuhBprLyaB8tNDvxWfVKV-vOMbDrRe8/s1600/0.jpg" imageanchor="1" style="margin-left: 1em; margin-right: 1em;"><img border="0" data-original-height="766" data-original-width="1024" height="478" src="https://blogger.googleusercontent.com/img/b/R29vZ2xl/AVvXsEjgo27iKnVB_dN8HMmfjUGlk1q_FlsYB2YV7YSdUERZa0S9sK_1AGQ-7q6PyY_3Z5bm7ZaWqEqqvwJBqFUW5Qs0tk4-xlYs-yPH8bnJsEuhBprLyaB8tNDvxWfVKV-vOMbDrRe8/s640/0.jpg" width="640" /></a></div>
<br />
<span style="color: #444444;"><span class="hashtag-a11y ember-view" dir="ltr" id="ember989" style="background: 0px 0px; border: 0px; box-sizing: inherit; font-weight: 600; line-height: inherit; margin: 0px; outline: 0px; padding: 0px; vertical-align: baseline; white-space: pre-wrap;"><span class="visually-hidden" style="background: 0px 0px; border: 0px; box-sizing: inherit; clip: rect(0px, 0px, 0px, 0px); display: block; height: 1px; line-height: inherit !important; margin: -1px; outline: 0px; overflow: hidden; padding: 0px; position: absolute; user-select: none; vertical-align: baseline; white-space: nowrap; width: 1px;"><a class="hashtag-link ember-view" data-control-name="update_hashtag" href="https://www.linkedin.com/feed/topic/?keywords=%23mavisevenkad%C4%B1nlar" id="ember988" style="background: 0px 0px rgb(255, 255, 255); border: 0px; box-sizing: inherit; font-weight: 600; line-height: inherit; margin: 0px; padding: 0px; vertical-align: baseline; white-space: pre-wrap;" target="_self">hashtag</a> <span style="background-color: white; white-space: pre-wrap;">Mavi Seven Kadınlar var. Değişime inanç, geleceğe umut aşılıyorlar. </span></span></span></span><br />
<br />
<span style="background: 0px 0px rgb(255 , 255 , 255); border: 0px; box-sizing: inherit; color: #444444; font-family: , , , "segoe ui" , "roboto" , "helvetica neue" , "fira sans" , "ubuntu" , "oxygen" , "oxygen sans" , "cantarell" , "droid sans" , "apple color emoji" , "segoe ui emoji" , "segoe ui emoji" , "segoe ui symbol" , "lucida grande" , "helvetica" , "arial" , sans-serif; line-height: inherit; margin: 0px; outline: 0px; padding: 0px; vertical-align: baseline; white-space: pre-wrap;"><span style="font-family: "helvetica neue" , "helvetica" , "arial" , sans-serif;">İklim değişikliğine dikkat çeken 16 yaşındaki aktivist Greta Thunberg ve 1960'lardan bu yana maymunlarla ilgili araştırmalarını sürdüren efsane Jane Goodall bir arada. Bu yıl, </span></span><span style="background-color: white; color: #444444; font-family: "helvetica neue" , "helvetica" , "arial" , sans-serif; white-space: pre-wrap;">Davos'ta düzenlenen Dünya Ekonomik Forumu'nun karesi benim için bu oldu. </span><span style="background-color: white; color: #444444; font-family: "helvetica neue" , "helvetica" , "arial" , sans-serif; white-space: pre-wrap;">Bu fotoğrafta nesiller var, dünya sorunlarının karşısına dikilen sade insanlar var, Mavi Seven Kadınlar var. Değişime inanç, geleceğe umut aşılıyorlar.</span><br />
<span style="background: 0px 0px rgb(255 , 255 , 255); border: 0px; box-sizing: inherit; color: #444444; font-family: , , , "segoe ui" , "roboto" , "helvetica neue" , "fira sans" , "ubuntu" , "oxygen" , "oxygen sans" , "cantarell" , "droid sans" , "apple color emoji" , "segoe ui emoji" , "segoe ui emoji" , "segoe ui symbol" , "lucida grande" , "helvetica" , "arial" , sans-serif; line-height: inherit; margin: 0px; outline: 0px; padding: 0px; vertical-align: baseline; white-space: pre-wrap;"><span style="font-family: "helvetica neue" , "helvetica" , "arial" , sans-serif;"><br /></span></span>
<span style="background: 0px 0px rgb(255 , 255 , 255); border: 0px; box-sizing: inherit; color: #444444; font-family: , , , "segoe ui" , "roboto" , "helvetica neue" , "fira sans" , "ubuntu" , "oxygen" , "oxygen sans" , "cantarell" , "droid sans" , "apple color emoji" , "segoe ui emoji" , "segoe ui emoji" , "segoe ui symbol" , "lucida grande" , "helvetica" , "arial" , sans-serif; line-height: inherit; margin: 0px; outline: 0px; padding: 0px; vertical-align: baseline; white-space: pre-wrap;"><span style="font-family: "helvetica neue" , "helvetica" , "arial" , sans-serif;">Bunun dışında basından ve sosyal medyadan takip edebildiğim kadarıyla, bildiğimiz Davos. Her yıl olduğu gibi bu yıl için de ana bir konu seçildi. Bu yılın konusu; </span></span><span style="color: #444444; font-family: "helvetica neue" , "helvetica" , "arial" , sans-serif; white-space: pre-wrap;">Küreselleşme, 4. Sanayi Devrimi Çağında Küresel Yapıyı Şekillendirmek oldu. Dünya liderleri, sivil toplumun önde gelenleri, özel sektör temsilcileri Davos'taydı. Türkiye'den üç kişi katıldı. Basın Greta Thunberg'in trenle Davos'a seyahatini, liderlerin özel jetlerinin fotoğraflarıyla birlikte yayınladı. Katılımcılar açısından her bakımdan eşitlik olduğunu zaten iddia edemeyiz. Sadece yüzde 22'si kadındı. Ancak bu oran son yıllarda sürekli artıyor. Dünya Ekonomik Forumu'nun açıklamasına göre kadın erkek arasında ücret farklılığının da önümüzdeki 200 yılda kapanması bekleniyor. </span><br />
<span style="color: #444444; font-family: "helvetica neue" , "helvetica" , "arial" , sans-serif; white-space: pre-wrap;"><br /></span>
<span style="color: #444444; font-family: "helvetica neue" , "helvetica" , "arial" , sans-serif; white-space: pre-wrap;">Dünya hızla değişiyor, belki eşitsizlikler arasındaki farkların kapanması için önümüzde yüzlerce yıl da gerekmeyebilir. Asperger sendromlu, genç bir kız tüm dünyanın dikkatini küresel iklim değişikliğine çekebiliyor. Sadeliğin ve samimiyetin değerini, ilgimizi, zamanımızı, enerjimizi nelere yönlendirdiğimizi ve asıl neyin önemli olduğunu düşünmeye bizi yönlendiriyor. Dünya yoksa, doğa olmazsa hayat da olmaz. Hayatın olmadığı yerde bizler de olamayız, özel jetler arda kalsa da.</span><br />
<span class="hashtag-a11y ember-view" dir="ltr" id="ember1099" style="background: 0px 0px; border: 0px; box-sizing: inherit; font-family: , , , "segoe ui" , "roboto" , "helvetica neue" , "fira sans" , "ubuntu" , "oxygen" , "oxygen sans" , "cantarell" , "droid sans" , "apple color emoji" , "segoe ui emoji" , "segoe ui emoji" , "segoe ui symbol" , "lucida grande" , "helvetica" , "arial" , sans-serif; font-size: 14px; font-weight: 600; line-height: inherit; margin: 0px; outline: 0px; padding: 0px; vertical-align: baseline; white-space: pre-wrap;"><span class="visually-hidden" style="background: 0px 0px; border: 0px; box-sizing: inherit; clip: rect(0px, 0px, 0px, 0px); display: block; height: 1px; line-height: inherit !important; margin: -1px; outline: 0px; overflow: hidden; padding: 0px; position: absolute; user-select: none; vertical-align: baseline; white-space: nowrap; width: 1px;"><a class="hashtag-link ember-view" data-control-name="update_hashtag" href="https://www.linkedin.com/feed/topic/?keywords=%23mavisevenkad%C4%B1nlar" id="ember1098" style="background: 0px 0px rgb(255, 255, 255); border: 0px; box-sizing: inherit; font-family: -apple-system, system-ui, system-ui, "Segoe UI", Roboto, "Helvetica Neue", "Fira Sans", Ubuntu, Oxygen, "Oxygen Sans", Cantarell, "Droid Sans", "Apple Color Emoji", "Segoe UI Emoji", "Segoe UI Emoji", "Segoe UI Symbol", "Lucida Grande", Helvetica, Arial, sans-serif; font-size: 14px; font-weight: 600; line-height: inherit !important; margin: 0px; padding: 0px; text-decoration-line: none; touch-action: manipulation; vertical-align: baseline; white-space: pre-wrap;" target="_self">hashtag</a> <a class="hashtag-link ember-view" data-control-name="update_hashtag" href="https://www.linkedin.com/feed/topic/?keywords=%23mavisevenkad%C4%B1nlar" id="ember1098" style="background: 0px 0px rgb(255, 255, 255); border: 0px; box-sizing: inherit; line-height: inherit !important; margin: 0px; padding: 0px; text-decoration-line: none; touch-action: manipulation; vertical-align: baseline; white-space: pre-wrap;" target="_self"><span class="hashtag-a11y ember-view" dir="ltr" id="ember1099" style="background: 0px 0px; border: 0px; box-sizing: inherit; line-height: inherit !important; margin: 0px; outline: 0px; padding: 0px; vertical-align: baseline;"><span aria-hidden="true" style="background: 0px 0px; border: 0px; box-sizing: inherit; line-height: inherit !important; margin: 0px; outline: 0px; padding: 0px; vertical-align: baseline;">#</span><span class="hashtag-a11y__name" style="background: 0px 0px; border: 0px; box-sizing: inherit; line-height: inherit !important; margin: 0px; outline: 0px; padding: 0px; vertical-align: baseline;">mavisevenkadınlar</span></span></a><span style="background: 0px 0px rgb(255 , 255 , 255); border: 0px; box-sizing: inherit; color: rgba(0 , 0 , 0 , 0.75); line-height: inherit; margin: 0px; outline: 0px; padding: 0px; vertical-align: baseline; white-space: pre-wrap;"> var. Değişime inanç, geleceğe umut aşılıyorlar.</span></span></span>Arzu Pınar http://www.blogger.com/profile/14998873199900586873noreply@blogger.com0tag:blogger.com,1999:blog-22942633.post-85605498600926039652018-12-29T22:05:00.002-08:002018-12-30T00:20:40.491-08:00EŞİTLİK SAVAŞÇISI<div class="separator" style="clear: both; text-align: center;">
<a href="https://blogger.googleusercontent.com/img/b/R29vZ2xl/AVvXsEhV6rvzEEzZ-0zbmcvWYM8DrPIP-hb18SxDAW_bp1dWmM7cyGbm3QCLSnWg4uExQ14oxDhO-YFIqLTpV6SGNhNi32vXLLOb8a9Y1DA1M_GIvuCA8M8etU5FyuTX9d7OOpd3MtBg/s1600/onthebasisofsex.jpg" imageanchor="1" style="margin-left: 1em; margin-right: 1em;"><img border="0" data-original-height="934" data-original-width="1476" height="404" src="https://blogger.googleusercontent.com/img/b/R29vZ2xl/AVvXsEhV6rvzEEzZ-0zbmcvWYM8DrPIP-hb18SxDAW_bp1dWmM7cyGbm3QCLSnWg4uExQ14oxDhO-YFIqLTpV6SGNhNi32vXLLOb8a9Y1DA1M_GIvuCA8M8etU5FyuTX9d7OOpd3MtBg/s640/onthebasisofsex.jpg" width="640" /></a></div>
<br />
<br />
<span style="background-color: white; color: #505050; font-family: "open sans" , "arial" , "helvetica" , sans-serif; font-size: 16px;">Kadınların yasalar önündeki eşitliğiyle ilgili önemli çalışmaları olan Ruth Bader Ginsburg bizde pek bilinmeyen bir isim olabilir. Herhalde bundan dolayı Cuma günü vizyona giren ve hayatını konu alan Eşitlik Savaşçısı'nı bomboş bir salonda, üç kişi olarak izledik. Son dönemlerde en çok beğendiğim filmlerden birisi oldu ve özellikle cinsiyet eşitliğiyle ilgilenenlere tavsiye ederim. Film, 1950'li yıllarda Harvard Hukuk Fakültesi'ni birincilikle bitiren ve kadın olduğu için iş bulamayan Ruth Bader Ginsburg'un hikayesini anlatıyor. Ginsburg daha sonra, cinsiyet eşitliğiyle ilgili önemli kanunların çıkmasını sağlıyor. Şimdi de 85 yaşında, Amerika Yüksek Mahkeme Yargıcı ve insan hakları savunucusu, çok güçlü bir kadın olarak bizlere ilham vermeye devam ediyor. </span><br />
<span style="background-color: white; color: #505050; font-family: "open sans" , "arial" , "helvetica" , sans-serif; font-size: 16px;"><br /></span>
<span style="background-color: white; color: #505050; font-family: "open sans" , "arial" , "helvetica" , sans-serif; font-size: 16px;">Filmde anayasanın ayrımcılığını ortaya koyan bir davanın seyriyle beraber, Ruth'un aile ilişkilerini de izliyoruz. Eşinin büyük desteği ve birbirlerini tamamlamaları çok dikkat çekiyor. Örneğin Ruth iyi yemek yapamıyor ve eşi bu görevi üstleniyor. Ancak kansere yakalandığında, Ruth da Hukuk Fakültesi'nde eşi için de tüm derslere girip, akşamları ders notlarını ona aktarıyor. Film, ilişkilerin geleneksel rollerin dışında ne kadar besleyici ve destekleyici olabileceğini gösteriyor. </span><br />
<span style="background-color: white; color: #505050; font-family: "open sans" , "arial" , "helvetica" , sans-serif; font-size: 16px;"><br /></span>
<iframe allowfullscreen="" frameborder="0" height="270" src="https://www.youtube.com/embed/UQFXjmh75zE" width="480"></iframe><br />
<br />
<span style="background-color: white; color: #505050; font-family: "open sans" , "arial" , "helvetica" , sans-serif; font-size: 16px;">Hem kadınlar, hem de erkekler için cinsiyet rollerinin yeniden tanımlandığı bir dönemden geçiyoruz. Bir yandan eşitsizlikler sürerken, diğer yandan geçmişin kodlarının günümüzün ihtiyaçlarını karşılamadığını, her iki cinsi de mutsuz ettiğini görüyoruz. Film bizlerin de her gün yaşamakta olduğu pek çok haksızlığı, ayrımcılığı ekranda görmemizi sağlıyor. Hayatın doğal bir akışı olduğunu, değişimin önüne geçilemeyeceğini, yasaların uyum sağlaması ve kafaların değişmesi gerektiğini etkili bir biçimde gözler önüne seriyor.</span>Arzu Pınar http://www.blogger.com/profile/14998873199900586873noreply@blogger.com2tag:blogger.com,1999:blog-22942633.post-19232641697071285742018-08-10T04:43:00.001-07:002018-08-10T10:06:41.381-07:00SINIFIN AYLAK ÇOCUKLARI HAYATTA NASIL BAŞARILI OLUYOR?<div class="separator" style="clear: both; text-align: center;">
<a href="https://blogger.googleusercontent.com/img/b/R29vZ2xl/AVvXsEjSmxs0nS9rMbBgt6JdMMngOIzntl-OTy5J6NpukKga1Wbef_qKjXNjPu5O3qQx2HjpeO17auf1hKFf2RyK79lWLZGZU1OfuyhHgdAf6PNlmCg7DG-cPmSIUWStvHHf3zKxpArk/s1600/looking-out-window.jpg" imageanchor="1" style="margin-left: 1em; margin-right: 1em;"><img border="0" data-original-height="403" data-original-width="537" height="480" src="https://blogger.googleusercontent.com/img/b/R29vZ2xl/AVvXsEjSmxs0nS9rMbBgt6JdMMngOIzntl-OTy5J6NpukKga1Wbef_qKjXNjPu5O3qQx2HjpeO17auf1hKFf2RyK79lWLZGZU1OfuyhHgdAf6PNlmCg7DG-cPmSIUWStvHHf3zKxpArk/s640/looking-out-window.jpg" width="640" /></a></div>
<br />
<b><i>Değerli çalışanlarımız,</i></b><br />
<b><i><br /></i></b>
<b><i>10 Ağustos Dünya Aylaklık Günü. Bugünün anlam ve önemine istinaden, bir gün tatil ilan ediyoruz. Aylaklık hakkınızı kullanmanızı, bugün doya doya tembellik yapmanızı sizlerden bekliyoruz.</i></b><br />
<b><i><br /></i></b>
<b><i>İnsan Kaynakları Başkanlığı</i></b><br />
<br />
<br />
Bu bir Zaytung haberi değil, bugün kurduğum bir düş. 10 Ağustos'un Dünya Aylaklık Günü olduğu ise doğru, kimin başlattığı bilinmese de. Ancak asırlardır tembelliğe yüklenen olumsuz anlam ve çalışkanlığın yüceltilmesiyle; ne biz çalışanlar, ne üst yönetim, ne de İnsan Kaynakları henüz böyle kararlara hazır sayılmaz.<br />
<br />
Ünlü filozof Bertrand Russell ''Çalışmak abartılmış bir eylemdir'' der oysa. Ona göre zenginler, kendi çıkarlarına uyduğu için aylaklığın günah olduğu fikrini yaymıştır. Ancak toplumların gelişimi, düşünmek ve yaratmak için boş zamanı olan kişiler tarafından sağlanabilirdi. Sanatı geliştiren, bilimsel ilerlemeyi sağlayan, kitaplar yazan, yeni felsefeleri yayanlar, toplumsal ilişkileri inceleyenlere göre aslında hiç durmadan çalışanlar değil, aylaklardı.*<br />
<br />
<div class="separator" style="clear: both; text-align: center;">
</div>
<a href="https://blogger.googleusercontent.com/img/b/R29vZ2xl/AVvXsEis5ZV-LcbyqilXzog2_vBHp3HILpX0p4DjCd2XAE7ug1bHCI_2EXcbc_pxAqSg_efT8uoR7EvF8lZYQqhaJMi8BZhyH3bZvn63bFwZ_Y0RPyA32Ks0haGmXu9T2ptQCq6GdovF/s1600/thumb_16310_2036901.jpg" imageanchor="1" style="clear: left; float: left; margin-bottom: 1em; margin-right: 1em;"><img border="0" data-original-height="200" data-original-width="300" src="https://blogger.googleusercontent.com/img/b/R29vZ2xl/AVvXsEis5ZV-LcbyqilXzog2_vBHp3HILpX0p4DjCd2XAE7ug1bHCI_2EXcbc_pxAqSg_efT8uoR7EvF8lZYQqhaJMi8BZhyH3bZvn63bFwZ_Y0RPyA32Ks0haGmXu9T2ptQCq6GdovF/s1600/thumb_16310_2036901.jpg" /></a>Geçenlerde, bayram tatilinin uzamasına üzüldüğümü fark edince, durumumun pek de normal olmayabileceğini düşündüm. 5 yıl oldu Headline'nı kuralı. İlk yıllar çalışmak için çok şeyden fedakarlık etmeyi göze almıştım. İşkolikliğe yatkın bir yapımın olduğunu biliyorum. Ancak bunun sonunun hayra alamet olmadığını bilecek kadar da insan psikolojisiyle ilgiliyim. Dolayısıyla ben de çözüm aramaya başladım. Gözüme Ali Tufan Koç'un yaptığı Aylaklık Sanatı isimli bir konuşma çarptı ve onu dinlemeye, Bebek'teki Daire 1'e gittim. Tanımayanlar için Ali Tufan Koç, yarı zamanlı New York'ta yaşayan bir gazeteci. Güzel yazıları ve söyleşileri var. Konuşmasını dinleyene kadar aylaklık denildiğinde gözümün önünde kahvede okey oynayan adamlar canlanırdı. Oysa öyle değilmiş. Medeniyetimizi aylaklara borçluymuşuz.<br />
<br />
Aylaklıkla kast ettiği, televizyonun karşısında, frekansı düşürerek, yayılmak değil. Aslında hiç bir şey yapmamak. Şalteri indirip, beyni bir süreliğine kapattığınızı imajine edin. Elbette o, o sürede yaşamsal faaliyetlerine devam edecek. Ancak bir şey düşünmeyeceksiniz. Bu hale en iyi yürürken geçebilirsiniz. Yürürken, aklınıza ani bir düşünce gelebilir, gözünüz bir ağaca takılabilir... Sorun değil, hiç birinin üstünde durmamak aylaklık hali.<br />
<br />
Örneğin pek çok yazarın yürüyüşlerini hiç aksatmadığı biliniyor. Bu kişiler düşündüğümüz anlamda tembel değiller, yoksa onca eseri ortaya çıkaramazlardı. Ancak her gün, belli bir süreyi, kendileri için ayırıyorlar. Bu sürede de, bizim tembellik denildiğinde aklıma gelenleri değil, düşüncesizlik haline geçecekleri aktiviteleri yapıyorlar. Yürümek, bisiklete binmek, oturmak, her şey olabilir; yeter ki düşünmeyin.<br />
<br />
<a href="https://blogger.googleusercontent.com/img/b/R29vZ2xl/AVvXsEic9JiWo7sMg-hT1S-An1B4uxCb3YtMTZkQi5RM9gHIORaG6_9s0EkLJn_rx2XBuzlKb_Iyz23k_HktLc4D_4p3IoS_ncJeqPHwuO1IrdOAwnynIxO9Pc6nakNA9-wkAtFAzLwi/s1600/no%25CC%2588robilim.jpg" imageanchor="1" style="clear: right; float: right; margin-bottom: 1em; margin-left: 1em;"><img border="0" data-original-height="600" data-original-width="389" height="320" src="https://blogger.googleusercontent.com/img/b/R29vZ2xl/AVvXsEic9JiWo7sMg-hT1S-An1B4uxCb3YtMTZkQi5RM9gHIORaG6_9s0EkLJn_rx2XBuzlKb_Iyz23k_HktLc4D_4p3IoS_ncJeqPHwuO1IrdOAwnynIxO9Pc6nakNA9-wkAtFAzLwi/s320/no%25CC%2588robilim.jpg" width="207" /></a>Nörobilimci Andrew Smart, Oto Pilot isimli kitabında; ''Yaşamınız üzerindeki manuel kontrolü bırakıp, dinleme durumuna geçtiğiniz zaman, beynin otopilotu devreye girer. Bu otopilot gerçekte nereye gitmek istediğinizi ya da ne yapmak istediğinizi bilir. Fakat onun bildiğini ortaya çıkarmanın yolu sizi yönlendirmesine izin vermekten geçiyor'' der ve hiç bir şey yapmamayı tavsiye eder.<br />
<br />
Ali Tufan Koç'un konuşmasını dinlerken, aylaklığı nasıl da küçümsediğimin farkına vardım. Bir sorusu üzerine karşılıklı konuşurken, ''Al karşına, Aylak Arzu'yu, ona da yaşama hakkı tanı'' diyince, çok net anladım bu tarafımı nasıl da yargıladığımı ve bastırdığımı. Oysa yaratıcılık da, başarı da aslında bu akıllı aylaklığa bağlıymış. Belli bir süre, hiç bir şey yapmamak için zamanımızı ayırmaya karar verecek kadar akıllı olmaya ve sonra da aradan çekilmeye...<br />
<br />
''Uyku ne güne duruyor? Zaman mı var, zaten zor yetişiyoruz? Yaratıcı olmam beklenmiyor, işleri yetiştirmem bekleniyor'' gibi türlü argümanlarınız olabilir. Sonuçta herkes aynı şeyi yapmak zorunda değil. Dünyanın karıncalara da, arılara da, kelebeklere de ihtiyacı var sonuçta, değil mi? Ancak şu da gözden kaçırılmayacak bir gerçek: Dünyanın yaratıcılığa ihtiyacı var. Sanatın da, bilimin de, iş dünyasının da... Yaratıcılık için de aylaklık şart. Eskiden bilimle, nöronlarla yaratıcılığın arasındaki bağı açıklayamıyor ve bu alanı ya aç kalmayı bile göze alacak kadar tutkulu insanlara, ya da asilzadelere bırakıyorduk. Oysa şimdi teknolojinin gelişimiyle birlikte yaşam koşullarımızı yeniden düzenleyebiliriz. Akıllı robotlarla, insanların işinden olacağı karamsar senaryolar yazmak yerine; zamanımızı müthiş bir yaratıcılığa nasıl ayırabileceğimizi ve üretebileceğimizi konuşabiliriz. Çocuklarımızın bu taraflarını köreltmeyecek, yeni bir eğitim sistemi tasarlayabiliriz. Einstein'ı öğretmeni aptal ilan etmişti, Edison'ı da öyle. Oysa çok zeki olduklarını biliyoruz. Öğretmenin sınırlı bilgilerini dinlemektense, hiç bir şey yapmamış olabilirler o ders saatlerinde. Her sınıf birincisinin hayatta da aynı başarıyı sürdüremediğine de, sınıfın aylak çocuklarınınsa pek çoklarını şaşırttığına da tanık olduk. Akıllı aylaklarmış demek ki. Sırları buymuş, yeni anladık.<br />
<br />
Nörobilim daha da ilerlemeye ve insan beyninin sır perdesini aralamaya devam ettikçe; belki gün gelecek, çalışanların da zamanlarını daha akıllıca kullanacakları bir iş hayatımız olacak. Akıllı aylaklığa, hiç bir şey yapmamaya zaman ayırmaya ve yaratıcılığa teşvik edilecekler. Bugün kulağa Zaytung haberi gibi gelebilir, ancak yarın bambaşka bir dünyaya uyanabiliriz.<br />
<br />
<b>Kaynaklar:</b><br />
<br />
* Bertrand Russell, Aylaklığa<span style="background-color: white;"> Övgü,</span><span style="background-color: #3d85c6;"> <a href="https://www.nadirkitap.com/aylakliga-ovgu-bertrand-russel-kitap10901049.html?gclid=EAIaIQobChMI4Kjx3qPi3AIVFgWRCh0OrQqkEAYYBSABEgKYuvD_BwE">Nadir Kitap.</a></span><br />
* Andrew Smart, Oto Pilot, <span style="background-color: #3d85c6;"><a href="https://www.dr.com.tr/kitap/otopilot/andrew-smart/bilim/populer-bilim/urunno=0000000668300">Nail Kitapevi</a>.</span><br />
<br />
<br />
<span style="background-color: white; color: #606060; font-family: , , "segoe ui" , "roboto" , "helvetica neue" , "arial" , sans-serif , "apple color emoji" , "segoe ui emoji" , "segoe ui symbol"; font-size: 14px;"><br /></span>
Arzu Pınar http://www.blogger.com/profile/14998873199900586873noreply@blogger.com1tag:blogger.com,1999:blog-22942633.post-63682095157056690892018-08-06T03:21:00.002-07:002018-08-06T03:32:14.761-07:00ALDIM VERDİM, BEN SENİ...<div class="separator" style="clear: both; text-align: center;">
<a href="https://blogger.googleusercontent.com/img/b/R29vZ2xl/AVvXsEhDQ4rbs9FFABK8ziPuZ8I_NTNnCV3_K3xLowvD0v_YL1YF_XDu0oJgGEbFDSpygVJUcIT1rMoKtYdBMaA-xd-KUUsOcWq9Kc7Wu9YxzYUR46vASJtZfywIXiOoBEsU-o6CyA2I/s1600/521182687-612x612.jpg" imageanchor="1" style="margin-left: 1em; margin-right: 1em;"><img border="0" data-original-height="395" data-original-width="612" src="https://blogger.googleusercontent.com/img/b/R29vZ2xl/AVvXsEhDQ4rbs9FFABK8ziPuZ8I_NTNnCV3_K3xLowvD0v_YL1YF_XDu0oJgGEbFDSpygVJUcIT1rMoKtYdBMaA-xd-KUUsOcWq9Kc7Wu9YxzYUR46vASJtZfywIXiOoBEsU-o6CyA2I/s1600/521182687-612x612.jpg" /></a></div>
<br />
<style type="text/css">
p.p1 {margin: 0.0px 0.0px 0.0px 0.0px; font: 12.0px Helvetica; -webkit-text-stroke: #000000; min-height: 14.0px}
p.p2 {margin: 0.0px 0.0px 0.0px 0.0px; font: 12.0px Helvetica; -webkit-text-stroke: #000000}
span.s1 {font-kerning: none}
</style>
<br />
<div class="p1">
<span class="s1"></span><br /></div>
<span style="font-family: inherit;"><span class="s1">Aldım, verdim, ben seni yendim... Çocukluk anılarımızdan kalan bu tekerlemeyi hatırlar mısınız? ''Sarı kızın saçlarını yolmaya geldim'' şeklinde devam edermiş, sonradan öğrendim. Bu tekerlemeleri güzelim çocukların belleklerine sokarken ne ummuşlar, merak ettim.</span><br /><span class="s1"><br /></span></span><br />
<span style="font-family: inherit;"><span class="s1">Geçende yeni tanıştığım bir Koç'la sohbet ediyoruz. Müzakere eğitimleri veren birisi ona şöyle önermiş: Senin için küçük bir şey ver, karşılığında istediğin bir şeyi al. Müzakere zekasını severim, hatta iş dünyası profesyonellerine verdiğimiz eğitimler arasında da var. Ancak her konu gibi müzakere de uzmanlık ister. Yarım yamalak bilgilerle, günlük hayatın her alanında müzakere esaslarını kullanamazsınız. Özellikle de insan ilişkileri sadece çıkar sağlamak üzerine kurulmaz. Kurulduğunda da tadı tuzu kalmaz. Ancak bu kulaktan dolma tavsiyelerin yayılması işten bile değil.<span class="Apple-converted-space"> </span></span><br /><span class="s1"><br /></span></span><br />
<span style="font-family: inherit;"><span class="s1">Birbirimize ayırabildiğimiz zamanın azalmasının da etkisiyle, ilişkiler gitgide otomatik bir hale dönüşmeye başladı. ''Senden şunu istiyorum'' demeden önce, bir kaç like ve övgü, hızla ortak ilgi alanların taranması ve suya sabuna dokunmayan sohbet konularının açılması, hedefe en az emek ve zaiyatla ulaşma çabası... Satır altı verilen tek bir mesaj var: Sen benim için önemli değilsin. Şu anda sana işim düştü. Yaparsan ne ala...</span><br /><span class="s1"><br /></span></span><br />
<span style="font-family: inherit;"><span class="s1">Aslında birbirimize işimizin düşmesi çok da kötü bir şey değil. Yeni bir dostluğun, ortaklığın, beraberliğin başlangıcı olabilir. İlk temas için aracı olur. Ancak sonrası ve birbirimize davranışımız, hayatlarının kesişme süresini ve kalitesini de belirler. Eğer özel bir menfaatiniz yoksa telefonlara geri dönmüyor, saatler sonra, güvenli alandan mesaj yazıyor, ara ara hatır sormuyor ve hiç bir karşılık beklemeden destek olabileceğiniz zamanlarda yanında olmuyorsanız, kredibilitenizi azaltıyorsunuz demektir. Kimse sadece kullanılmak istemez. Müzakere bakış açısından özetlersek; az verip, karşılığında çok almak insanlık yolunda işlemez. </span><br /><br /><span class="s1"><b style="background-color: white;"><span style="color: #3d85c6;">DERVİŞ KAŞIKLARI HİKAYESİ</span></b><span class="Apple-converted-space"><b style="background-color: white;"><span style="color: #3d85c6;"> </span></b></span></span><span class="s1"><br /></span></span><br />
<span style="font-family: inherit;"><span class="s1"><span class="Apple-converted-space"><b style="background-color: white;"><span style="color: #3d85c6;"><br /></span></b></span></span></span>
<span style="font-family: inherit;"><span class="s1">Sevdiğim bir derviş hikayesi vardır:</span><br /><span class="s1"><br /></span></span><br />
<span style="font-family: inherit;"><span class="s1">Dervişe bir gün sormuşlar:</span><span class="s1"><br /></span></span><br />
<span style="font-family: inherit;"><span class="s1">– Sevginin sadece sözünü edenlerle, onu yaşayanlar arasında ne fark vardır?</span><span class="s1">Size farkı gösteriyim deyip, önce sevgiyi dilden kalbine indirememiş olanları çağırarak, onlara bir sofra hazırlamış. Hepsi sofrada yerlerini almışlar. Derken tabaklar içinde sıcak çorbalar gelmiş ve arkasından da derviş kaşıkları denilen bir metre boyunda kaşıklar.</span><span class="s1"><br /></span></span><br />
<span style="font-family: inherit;"><span class="s1">Derviş şöyle bir şart koymuş:</span><span class="s1"><br /></span></span><br />
<span style="font-family: inherit;"><span class="s1">– Bu kaşıkların ucundan tutup öyle yiyeceksiniz.</span><span class="s1"><br /></span></span><br />
<span style="font-family: inherit;"><span class="s1">Peki deyip, çorbalarını içmeyi denemişler. Fakat kaşıklar uzun geldiğinden, sıcak çorbayı döküp saçmaktan, hem kendilerini yakmışlar, hem de ağızlarına bir damla bile götürememişler. En sonunda bakmışlar olacak gibi değil, sofradan aç kalkmışlar.</span><span class="s1"><br /></span></span><br />
<span style="font-family: inherit;"><span class="s1">Daha sonra derviş, bu defa sevgiyi gerçekten bilenleri yemeğe çağırmış. Yüzleri aydınlık, gözleri sevgi ile gülümseyen insanlar gelmiş, sofraya oturmuş. Onlara da aynı şartı dile getirmiş.</span><span class="s1">Her biri uzun kaşığını çorbaya daldırmış, sonra karşısındaki kardeşine uzatarak çorbalarını içmişler. Böylece her biri diğerini doyurmuş ve sofradan afiyetle şükrederek kalkmışlar.</span><span class="s1"><br /></span></span><br />
<span style="font-family: inherit;"><span class="s1">Derviş sevgiyi gerçekten yaşayanların farkını soranlara;</span><br /><span class="s1"><br /></span></span><br />
<span style="font-family: inherit;"><span class="s1">– İşte! Kim ki hayat sofrasında yalnız kendini görür ve doymayı düşünürse o aç kalacaktır. Ve kim kardeşini düşünür de doyurursa o da kardeşi tarafından doyurulacaktır. Şüphesiz şunu da unutmayın. Hayat pazarında her zaman alan değil veren kazançlıdır.</span></span><br />
<br />
''Derviş gibi mi olalım yani, o zaman da aç kalırız'' diyenleriniz olabilir. Kimlerle muhatap olmak istiyorsanız, onlar gibi olun. Benzer benzeri çeker, bilirsiniz.<br />
<div class="p1">
<span style="font-family: inherit;"><span class="s1"></span></span></div>
<div class="p1">
<span style="font-family: inherit;"><span class="s1"></span></span></div>
<div class="p1">
<span style="font-family: inherit;"><span class="s1"></span></span></div>
<div class="p1">
<span style="font-family: inherit;"><span class="s1"></span></span></div>
<div class="p1">
<span style="font-family: inherit;"><span class="s1"></span></span></div>
<div class="p1">
<span style="font-family: inherit;"><span class="s1"></span></span></div>
<div class="p1">
<span style="font-family: inherit;"><span class="s1"></span></span></div>
<div class="p1">
<span style="font-family: inherit;"><span class="s1"></span></span></div>
<div class="p1">
<span style="font-family: inherit;"><span class="s1"></span></span></div>
<div class="p1">
<span style="font-family: inherit;"><span class="s1"></span></span></div>
<div class="p1">
<span style="font-family: inherit;"><span class="s1"></span></span></div>
<div class="p1">
<span style="font-family: inherit;"><span class="s1"></span></span></div>
<div class="p1">
<span style="font-family: inherit;"><span class="s1"></span></span></div>
<div class="p1">
<span style="font-family: inherit;"><span class="s1"></span></span></div>
<div class="p1">
<span style="font-family: inherit;"><span class="s1"></span></span></div>
<div class="p1">
<span style="font-family: inherit;"><span class="s1"></span></span></div>
<div class="p1">
<span style="font-family: inherit;"><span class="s1"></span></span></div>
<div class="p1">
<span style="font-family: inherit;"><span class="s1"></span></span></div>
<div class="p1">
<span style="font-family: inherit;"><span class="s1"></span></span></div>
<div class="p1">
<span style="font-family: inherit;"><span class="s1"></span></span></div>
<div class="p1">
<span style="font-family: inherit;"><span class="s1"></span></span></div>
<div class="p1">
<span style="font-family: inherit;"><span class="s1"></span></span></div>
<br />Arzu Pınar http://www.blogger.com/profile/14998873199900586873noreply@blogger.com2tag:blogger.com,1999:blog-22942633.post-18849055814915446462018-07-14T00:41:00.004-07:002018-07-14T01:09:13.219-07:00HİKAYENİN YAZARI KİM?<div class="separator" style="clear: both; text-align: center;">
<a href="https://blogger.googleusercontent.com/img/b/R29vZ2xl/AVvXsEgNN5nbL9Rnr3RMwqinA9AGF2jBqkpRolNvuskjeUF8G3z_5uOASwvMVsZZGyXcP7sZoYW67jhFxlH78txBpajSZ40TGvsbw-Xq-g6ed3J_NPGqWZZQjhsZL20DxqdvloMVBWOT/s1600/DenT2--U8AAHqdG.jpg" imageanchor="1" style="margin-left: 1em; margin-right: 1em;"><img border="0" data-original-height="1024" data-original-width="1024" height="640" src="https://blogger.googleusercontent.com/img/b/R29vZ2xl/AVvXsEgNN5nbL9Rnr3RMwqinA9AGF2jBqkpRolNvuskjeUF8G3z_5uOASwvMVsZZGyXcP7sZoYW67jhFxlH78txBpajSZ40TGvsbw-Xq-g6ed3J_NPGqWZZQjhsZL20DxqdvloMVBWOT/s640/DenT2--U8AAHqdG.jpg" width="640" /></a></div>
<h4>
<br /><span style="font-weight: normal;">13 Temmuz'da gerçekleşen güneş tutulması, Castor sabit yıldızıyla kavuşumdaymış. Yaratıcılığı ve hikaye anlatıcılığını simgelermiş Castor. Bu tutulma, bu yıl ard arda gelenlerden sadece birisi. Malum hepsiyle ilgili, birbirinden beter felaket kehanetlerinde bulunuluyor. Uranüs'ün de burcuma girmesiyle, hayatımda olması muhtemel değişimleri merakla beklemeye başladım bile. Hatta hafif de gerginim. Kendi kendime ''olumsuz yorumlara inanmıyorum'' desem de, bu değeri birbirinden şüpheli yorumları, zihnimin bir yerlerine gömdüğümü de biliyorum. Her an, üstündeki ağlar ve tozlardan arındırılmak üzere, 'bak, işte beklediğimiz gibi oldu'' demeye hazırlar. O yüzden Castor ve hikaye anlatıcılığını bir arada gördüğümde sevindim. Yani illa felaket olmak zorunda değil, türlü türlü yorumu var. Hikaye anlatıcılığı kimin aklına gelirdi?</span></h4>
<h4>
<span style="font-weight: normal;">Thandie Newton (fotoğraftaki), hem fiziğini, hem de oyunculuğunu çok beğendiğim bir aktrist. HBO'nun New York Kütüphanesi ile birlikte başlattığı bir sosyal sorumluluk kampanyasının da yüzü oldu. ''Hikayeler Önce Gelir'' diyerek, ülke çapında kitap bağışına teşvik ediyor. İlgiyle takip ettiğim bir dizi olan Westworld'ün de yıldızı aynı zamanda. Westworld'de, Maeve (Thandie Newton), Dolores (Evan Rachel Wood) aydınlanarak, robot olduklarını keşfediyorlar. Her şey programlandıkları senaryoya göre işliyor ve yaşadıkları matrix, aslında insanlar tarafından inşaa edilen bir oyun parkı. İki sezonu biten diziyi izlerken Steve Jobs'ın sözlerini anımsadım ara ara:</span></h4>
<h3>
<span style="background-color: white;"><span style="color: #0b5394;">''Dünyanın en güçlü kişisi hikaye anlatıcısıdır.''</span></span></h3>
<div>
<h4>
<span style="font-weight: normal;">
Westworld'de bazı robotlar, programın dışına çıkarak, kendi hikayelerini yazabilecek kudrete erişiyor. Bir yandan vaad edilen cenneti oluşturup, aralarından bazılarını kurtarırken; diğer yandan gözlerini insanların yaşadığı ''gerçek'' dünyaya dikiyorlar. Maeve kızını kurtarmak için fedakar bir kişilik sergilerken; Dolores kötülüklerin anası bir role bürünüyor. Westworld'deki hikayeleri yazan da Maeve'e aşık olarak, hayatını bir robot için feda ediyor. Belki de hayatı boyunca yaptığı en anlamlı iş, çünkü olmayı düşlediği erkeğe dönüşüyor böylece.</span></h4>
<br /></div>
<div>
<div class="separator" style="clear: both; text-align: center;">
<a href="https://blogger.googleusercontent.com/img/b/R29vZ2xl/AVvXsEi_vRChotX3-qSW3ssMG_GgkaSvLmvFpT6E9JwoVavOpfXSZlOC5BoHgZ_qDHCrdxi5pUFV_RUR_djwocjA80zzrGyLkMaBd81cakOI-WWrOu-uXYe-vKv1ZdbGbz2tqb-tOeZT/s1600/5-details-you-probably-missed-in-the-latest-westworld-episode.png" imageanchor="1" style="margin-left: 1em; margin-right: 1em;"><img border="0" data-original-height="595" data-original-width="1190" src="https://blogger.googleusercontent.com/img/b/R29vZ2xl/AVvXsEi_vRChotX3-qSW3ssMG_GgkaSvLmvFpT6E9JwoVavOpfXSZlOC5BoHgZ_qDHCrdxi5pUFV_RUR_djwocjA80zzrGyLkMaBd81cakOI-WWrOu-uXYe-vKv1ZdbGbz2tqb-tOeZT/s1600/5-details-you-probably-missed-in-the-latest-westworld-episode.png" /></a></div>
<br /></div>
<div>
<h4>
<span style="font-weight: normal;">
Sembollerle dolu bu dizide, robotların programını gösteren ekranlar bana astroloji haritalarını çağrıştırıyor. ''Toprak grubu burçlardaki birikiminiz, ayaklarını yere sağlam basan bir yapı geliştirmiş. Aynı zamanda akrepteki ayınız da, insanların iç yüzünü hemen anlamanızı sağlıyor.'' der gibi. Astroloji de insanların programını açıklayan bir dil olabilir mi?</span></h4>
<h4>
<span style="font-weight: normal;">
''Sen de bir robotsun yavrucuğum'' demeden, astrolojinin beynimizi programlayabileceğine dikkat çekmeye çalışıyorum aslında. Dikkatimizi neye yöneltirsek, olan olayları da o perspektiften algılıyoruz. Bundan mistik veya spritüel bir durum yok. Bilim de algıda seçiciliği kanıtlıyor. Dindar bir insan, olayları kaderle açıklarken; bir bilim insanının bakış açısı çok daha farklı oluyor. Bir iş insanı olayın maliyetiyle, karıyla ilgilenirken; bir sanatçı bambaşka boyutlarda raks edebiliyor. Bu beyin kimyamızla, karakterimizle ve içinde yoğrulduğumuz kültürle ilgili tamamen. Ve kulak duyduğuna inanıyor. Özetle ''kanlı ay'' denildiğinde tir tir titremeden önce dikkatli olun. Başkalarının hikayelerinin piyonları olmayın. O, onların bakış açısı, sizi kendi dünyalarına çeken, bilmeden de olsa kullandıkları programlama dili.</span></h4>
<h4>
<span style="font-weight: normal;">
Kendi hikayenizin yazarı siz olun.</span></h4>
</div>
Arzu Pınar http://www.blogger.com/profile/14998873199900586873noreply@blogger.com1tag:blogger.com,1999:blog-22942633.post-30876089751400082882018-05-27T04:34:00.004-07:002018-05-27T04:55:05.863-07:00GENÇLERE VE YAŞ ALANLARA BİLGELERDEN 2 DERS<div class="separator" style="clear: both; text-align: center;">
<a href="https://blogger.googleusercontent.com/img/b/R29vZ2xl/AVvXsEhmaw3pGsoVeM9UpY1V1RpzWVqFdoVlszdIPCjmkVOd6tlVITrnC5wOjTvp1lycsXxpy7B-3qa2T_kKlg4cfCfnHn0lYuwdsuhM8RNY-hz5kR9NUr8CYDyYpl5JMR5Of5VslO3u/s1600/6204404_orig.jpg" imageanchor="1" style="margin-left: 1em; margin-right: 1em;"><img border="0" data-original-height="550" data-original-width="1100" height="320" src="https://blogger.googleusercontent.com/img/b/R29vZ2xl/AVvXsEhmaw3pGsoVeM9UpY1V1RpzWVqFdoVlszdIPCjmkVOd6tlVITrnC5wOjTvp1lycsXxpy7B-3qa2T_kKlg4cfCfnHn0lYuwdsuhM8RNY-hz5kR9NUr8CYDyYpl5JMR5Of5VslO3u/s640/6204404_orig.jpg" width="640" /></a></div>
<br />
<br />
İş dünyasında, son dönemde, jenarasyonel farklardan o kadar çok bahsediliyor ki; binlerce yıldır var olan bu konunun yeni bir keşif olduğunu sananlar bile olabilir. Doğduğumuz yıllar, cinsiyetlerimiz, etnik kökenimiz, aldığımız eğitim, hatta sağlığımız, fiziksel durumlarımız bile, birbirimizden farklı olmamıza yol açıyor. Hayatı algılayışımız, motivasyonlarımız, değerlerimiz; çeşit çeşit... Önemli olan farklılıklarımızı koruyarak, hep birlikte yaşamanın bir yolunu bulabilmek; anlaşarak, büyüyebilmek. Becerebildik mi? Çok küçük bir azınlığımız dışında, benim cevabım ''hayır'' olurdu.<br />
<h4>
<b><br /></b></h4>
<h4>
<b>''Herkes aklını pazara çıkarmış, yine kendi aklını almış.''</b></h4>
<div>
diye güzel bir atasözümüz vardır. İnsanların kendilerini diğerlerinden üstün gördüğüne, en çok kendi düşüncelerini beğendiğine dem vurur. Öyledir de. Ancak bu benmerkezcilik, gelişmeyi durdurur. Bundan dolayı geçmiş dönemlerde ustaların, öğrencilerinde aradığı öncelikli niteliklerden birisi, açık olmalarıymış: Yeni düşüncelere, fikirlere, insanlara... Kendine, kendi fikirlerine aşık insanlara kapı açılmaz, inatçılık hoş görülmezmiş. 40 yaşının üstündeki talipleri kabul etmeyenler varmış. Kişiliğin oturmuş olması, kendi fikirlerine inatla tutunması ve o kişiyi değiştirip, dönüştürmenin zor olmasından dolayı. Bu ayrımcılığa girer mi? Evet, bence girer. Çünkü 40 yaş üstündekilerinin de dönüşme potansiyeli vardır, gençlerdeki kadar hızlı olmasa bile. </div>
<div>
<br /></div>
<div>
Bir başka seçim kriteri de, taliplerin iradeleriymiş. Hazzı ne kadar erteleyebiliyor, amacına ulaşabilmek için diğer istek ve hırslarından vazgeçebiliyor mu? Bu kadim Mısır medeniyetinde, bilgeliğe talip olanların, türlü sınavlardan geçmek için ölümü göze almaları anlamına gelirmiş. Çünkü inisiye olmak amacıyla tapınağa adım atan, iradesinin en zorlu şekilde sınanacağı adaylara, eğer başaramazlarsa, artık geri dönüş hakkı tanınmazmış. </div>
<div>
<br /></div>
<div>
Eski Yunan'da da, örneğin Sokrates öğrencilerini en sportmenler arasından seçermiş. Kimin sporla bedenini en mükemmel hale getirebildiğine ve disiplinine bakarmış. Bu da fiziksel ayrımcılığa mı giriyor? Evet. Şişman birisi Sokrates'in öğrencisi olamaz mıydı, yani? Ne büyük haksızlık! Çabuk sonuca da varmamak lazım. Spor, gençlerin zora gelebildiklerini gösteren bir metafor. </div>
<div>
<br /></div>
<div>
Günümüzde nörobilimin gelişimiyle, ustaların eskiden, belki de deneyimsel yöntemlerle öğrendikleri bazı bilgilerin arka planına ışık tutabiliyoruz. Hazzı erteleme, beynin ön lob diye adlandırılan bölgesinin aktif olduğunu gösteriyor. Bu da sadece güdüsel davranmadıkları; akıl, mantık ve vicdanlarıyla, daha doğru karar verebildikleri anlamına geliyor.</div>
<div>
<br /></div>
<div>
1960'lı yıllarda, Stanford Üniversitesi'nden Walter Mischel'ın uyguladığı marshmallow deneyi bize önemli bulgular sunuyor. Dört-beş yaşlarındaki çocukların önlerine, bir tane marshmallow konulur ve eğer yemezlerse, 20 dakika sonra ikincisini alacakları söylenir. Bazıları dayanamayıp yer, bazıları da sabreder. Test burada sona ermez. Katılımcıların, ilerleyen yıllarda, hayatları takip edilir ve sabredenlerin daha başarılı oldukları tespit edilir.</div>
<div>
<h4>
<b><br /></b></h4>
<h4>
<b>''</b>Bugünün gençleri lüksten hoşlanıyor. Kötü davranışlar benimsiyor, olumsuz tutumlar kazanıyor. Beden eğitimi ve sporla ilgileneceklerine boş sözlerle zaman geçiriyorlar. Öğretmenleri önünde bacak bacak üstüne atıp, bildiklerini okuyorlar. Misafirin önünde gelişigüzel konuşuyorlar. Yaşlılara saygı göstermiyorlar. Onlar odaya gelince yerlerinden kalkmıyorlar. Sofrada güzel yemekleri kapışıyorlar, çok yiyip içiyorlar.”</h4>
diyordu Sokrates, günümüzden yaklaşık 2500 yıl önce. Yine de gençlerden umudunu hiç kesmedi ve onların uğruna hayatını vermekten çekinmedi. Tanrıya inançlarını sarsarak, gençleri zehirlemek suçundan ötürü, Baldıran zehirini içerek, ölüme mahkum edildi büyük Sokrates.</div>
<div>
<br /></div>
<div>
Günümüzde çoğu yetişkin, gençlerle ilgili çok dertli. Özellikle de iş dünyasında. Kendilerinin üstlerine davrandığı gibi, saygılı, bir denileni iki etmeyen, çıt çıkarmayan, itaatkar kişiler göremiyorlar karşılarında. Yani pazarda aradıkları yine kendi akılları, onu bulamıyorlar. </div>
<div>
<br /></div>
<div>
Gençler de, yaşlılardan şikayetçi... Birbirinden razı olan çok az özetle.</div>
<div>
<br /></div>
<div>
Bu sorunu nasıl çözebiliriz diye düşündüğümde Sokrates'i hatırladım. Belli ki benzer sorunlar binlerce yıldır var. Ancak Sokrates pes etmemiş, gençleri gözden çıkarmamış. Sözünü herkese söylemiş ancak öğrencisi olarak seçtikleri disiplinli, zora gelebilen ve yeniliklere açık olanlarmış. Onlarla daha yakın, birebir çalışmış. Bildiklerini de didaktik bir biçimde aktarmak yerine, sürekli sorular sorarak, öğrencilerini sorgulamaya, cevapları bulmaya yönlendirmiş.</div>
<div>
<br /></div>
<div>
- Değerli yaş alanlar,</div>
<div>
<br /></div>
<div>
Karşınızdakinden koşulsuz itaat beklemenin, sadece siz üstlerinize saygılı olduğunuz için doğal hakkınız olduğunu düşünmeyi bırakmaya ne dersiniz?</div>
<div>
<br /></div>
<div>
Bunun için onlarda güçlü bir arzu, hatta hayranlık uyandırmalısınız. Yani kendinizi, şirketinizi bir çekim merkezi haline getirmelisiniz ki; talipler sıraya dizilsin, türlü sınavlara tabii tutulmayı, zora koşulmayı göze alabilsinler. Sizinle birlikte geçirecekleri deneyimin kendilerini büyüteceğine ve bunu başka hiç bir kurumda, başka hiç bir yöneticiyle yapamayacaklarına emin olsunlar.</div>
<div>
<br /></div>
<div>
- Sevgili gençler,</div>
<div>
<br /></div>
<div>
Çok değerlisiniz, bir eşiniz ve benzeriniz yok, biricik ve çok özelsiniz. Ancak iş dünyasında kimse ebeveyniniz, hizmetkarınız, sizi geliştirmekle, mutlu etmekle, istediğinizi hemen vermekle yükümlü insanlar değil. Müdürünüz başka bir dünyadan gibi olabilir, sizi anladığını düşünebilirsiniz. Yetenekleriniz ve kapasitenize göre, sizi basit işlerle meşgul edebilir. Ancak unutmayın, o da sizi tanımıyor. Kendinizi göstermek, güven kazanmak ve ön lobunuzu geliştirmek için, bu işleri birer fırsat olarak görebilirsiniz. Geçmiş dönemde taliplerin geçtiği zorlu sınavları hatırlayın. Vazgeçenler ilerleyemedi, sabredenler amaçlarına ulaştı. </div>
Arzu Pınar http://www.blogger.com/profile/14998873199900586873noreply@blogger.com0tag:blogger.com,1999:blog-22942633.post-24952129896586247052018-04-24T22:52:00.005-07:002018-04-25T09:41:57.075-07:00AKIL FİKİR DETOKSU<div class="separator" style="clear: both; text-align: center;">
</div>
<a href="https://blogger.googleusercontent.com/img/b/R29vZ2xl/AVvXsEgtEmlq18WnZEO5wZi9djczsb6glmI_oUPLS2kVQzE_WKNzXZ6flVPcrlY_cRtGEW-FYTYWZ_qVDUNEoXtULSc6fU4E0s4dTNsz-d6HFcId5XoiBvmSWiGPbZZqNqbZ7qVl15hl/s1600/ee248615b62728c0be31e2756dc42f4b.jpg" imageanchor="1" style="clear: left; float: left; margin-bottom: 1em; margin-right: 1em;"><img border="0" data-original-height="640" data-original-width="427" height="400" src="https://blogger.googleusercontent.com/img/b/R29vZ2xl/AVvXsEgtEmlq18WnZEO5wZi9djczsb6glmI_oUPLS2kVQzE_WKNzXZ6flVPcrlY_cRtGEW-FYTYWZ_qVDUNEoXtULSc6fU4E0s4dTNsz-d6HFcId5XoiBvmSWiGPbZZqNqbZ7qVl15hl/s400/ee248615b62728c0be31e2756dc42f4b.jpg" width="266" /></a>Yaz yaklaşırken, detoks tarifleri havada uçuşmaya başladı. Vücudu toksinlerden arındırmak, fazla kilolardan kurtulmak; artık kış aylarında da gündemden düşmese de, yaza doğru öncelikli konular arasında yerini koruyor. Ancak çok azımızın aklında düşüncelerini arındırmak, huzurlu ve mutlu bir yaşamla aramıza giren alışkanlıklardan kurtulmak var. Bunu düşünenlerin de çok azı, ''eveeeet, ellerimizi çırpıyoruz ve artık pozitifiz'' dendiğinde, köklü bir değişim olmadığını gördüğü zaman, devam edecek sabra sahip. Dolayısıyla <b><span style="color: #3d85c6;">A</span></b>kıl <b><span style="color: #3d85c6;">F</span></b>ikir <b><span style="color: #3d85c6;">D</span></b>etoksu kümesi iyice küçülmüş durumda. Baş harflerden kısaltma yapıp, AFD desek; ilk iş olarak da ''af''la mı başlasak acaba? İşte üç adımda AFD:<br />
<br />
<b><span style="color: #3d85c6;">1- Affet</span></b><br />
<br />
İçsel kırgınlıklar, geçmişte yaşanan haksızlıklara duyulan öfke, karşılığını verememenin ve içe atmanın oluşturduğu baskı... Ne faydası var? Neden taşırız bunca negatifliği içimizde? Bunu bilsek de, bırakması da bir o kadar zordur.<br />
<br />
Bazıları, mektup yazmayı önerir. Yazarken içinizi boşaltıcağınızı ve kızgın veya kırgın olduğunuz o kişilerin gölgelerinden kurtulacağınızı söylerler. Yazdıktan sonra, mektubu gönderip, göndermemek size kalmış. İsterseniz yakıp, atabilirsiniz de. Mesele bu yıkıcı duyguları artık taşımamak, geleceği, geçmişin yıkıntıları üzerine kurmamak...<br />
<br />
Byron Katie çalışması da etkilidir. Her duruma uyarlanabilen, etkili dört soru sorar Byron Katie:<br />
<br />
- Bu doğru mu?<br />
- Bunun doğru olduğunu kesinlikle bilebilir misin?<br />
- Bu düşünceye inandığın zaman, nasıl tepki veriyorsun?<br />
- Bu düşünce olmadan nasıl biri olurdun?<br />
<br />
Sonra suçladığınız kişi yerine kendinizi koyarak; her şeyi tersine çeviriyorsunuz. ''Ona, bana ilgi göstermediği için kızgınım'' yerine; ''kendime ilgi göstermediğim için, kendime kızgınım'' gibi. Bu çalışmanın şahsen faydasını gördüm. Olan her şeyin sorumluluğunu üstlenmeniz, kendi gücünüzü elinize almanızı da sağlıyor. Hiç birimiz kurban değiliz, kendi seçimlerimizin sonucu yaşıyoruz.<br />
<br />
Linkten çalışmayla ilgili ayrıntılı bilgi alabilirsiniz: <a href="http://thework.com/sites/thework/downloads/little_book/Turkish_LB_A4.pdf" style="background-color: #3d85c6;">Byron Katie Çalışması</a><br />
<br />
Olan her şey, sizi bugün olduğunuz kişi olmanızı sağladı; bu anlayışı kazandırdı. Kendi hatalarımızı da, diğerlerini de affetme zamanı. Size kötülük yapanlar da, davranışlarının geri dönüşlerini hayatlarında yaşamakla hükümlüler. Onlara için için kin ve nefret beslemeniz, sadece sizi zehirler. Bu zehirlerden arınmakla başlıyor detoks. Tek yapmanız gereken affetmek; kendinizi ve diğerlerini.<br />
<br />
<b><span style="color: #3d85c6;">2- Terk et</span></b><br />
<br />
Sözleriyle, imalarıyla, davranışlarıyla kendinizi küçük, değersiz, kötü hissettiren herkesi, dedikoduyu, alayı, zararlı alışkanlıkları ve TV dizilerini terk edin.<br />
<br />
Enerjinizi yükseltip, içsel dengeyi yakaladığınızda; şimdi sizi güçten düşüren insanların, böyle bir etkisi kalmayacak. O zaman onlarla konuştunuz mu, konuşmadınız mı hiç fark etmez. Ancak şimdi detoks dönemi, toparlanmanız lazım. Çevrenizle mücadeleye harcayacağınız enerjiyi, kendiniz için kullanmalısınız. İsterseniz ilelebet, isterseniz bir süreliğine yolları ayırma zamanı.<br />
<br />
<span style="background-color: white;"><span style="color: #3d85c6;"><b>3- İçsel diyaloga çeki düzen </b></span></span><br />
<br />
Düşmana ne hacet, en büyük zararı çoğu zaman kendi kendimize veririz. Kendimizi güçten düşürür, şüpheli, endişeli, korkak iç sesimizi bastıramayız. İlk kimden duyduğumuzu, nasıl öyle bir yargıya vardığımızı bile hatırlamadığımız bir sürü fikirle doludur aklımız. ''Benden bir şey olmaz'' deriz örneğin; biraz güldük mü, bir felaketin yakında olmasından çekiniriz anlamsız bir şekilde. Kimimiz de kendi gücünden korkar, saklar kendini. Sanki çok kötüdür de, bıraksan tüm dünyayı batırır. Akla, mantığa sığmayan böyle bir düşünce ya da kuruntunun tohumunu yakaladık mı, hemen silkelenmeliyiz. Filozof Kant'ın deyişiyle aklını kullanma cesaretini göstermeliyiz.<br />
<a href="https://blogger.googleusercontent.com/img/b/R29vZ2xl/AVvXsEgAokhUIFjxiezQWV0okbFoTXhx2gBRPteAnf4tIjfSsaw6unikCNuy7x2XuNaJD5T69tSC-EsEGjDBhbhiHxFvTaJRbsGe-8ABINJPothyphenhyphen6P-5dzhAISZJlWuvtfbTQQ9R_kD1/s1600/89a52e1d4e951d1fb225d1b1cd678a13.jpg" imageanchor="1" style="clear: right; float: right; margin-bottom: 1em; margin-left: 1em;"><img border="0" data-original-height="769" data-original-width="564" height="400" src="https://blogger.googleusercontent.com/img/b/R29vZ2xl/AVvXsEgAokhUIFjxiezQWV0okbFoTXhx2gBRPteAnf4tIjfSsaw6unikCNuy7x2XuNaJD5T69tSC-EsEGjDBhbhiHxFvTaJRbsGe-8ABINJPothyphenhyphen6P-5dzhAISZJlWuvtfbTQQ9R_kD1/s400/89a52e1d4e951d1fb225d1b1cd678a13.jpg" width="293" /></a><br />
<br />
Çünkü; her şey düşünceden ibaret, gerisi teferruat. Güzel Mevlana'nın dediği gibi:<br />
<br />
<span style="background-color: white; font-family: "georgia" , "times" , "times new roman" , serif; font-size: 15px;">Kardeşim sen düşünceden ibaretsin </span><br />
<span style="background-color: white; font-family: "georgia" , "times" , "times new roman" , serif; font-size: 15px;">Geriye kalan et ve kemiksin </span><br />
<span style="background-color: white; font-family: "georgia" , "times" , "times new roman" , serif; font-size: 15px;">Gül düşünürsün , gülistan olursun </span><br />
<span style="background-color: white; font-family: "georgia" , "times" , "times new roman" , serif; font-size: 15px;">Diken düşünürsün dikenlik olursun</span><br />
<span style="background-color: white; font-family: "georgia" , "times" , "times new roman" , serif; font-size: 15px;"><br /></span>
<span style="background-color: white; font-family: "georgia" , "times" , "times new roman" , serif; font-size: 15px;">Mevlana</span><br />
<br />
<br />
Düşüncelerini dönüştürdüğünde, hayatın da değişmeye başlıyor. Kimseyle kavga etmeye, cebelleşmeye gerek yok. Çünkü artık olaylara ve insanlara bakışın da eskisi gibi değil. Herkesi olduğu gibi kabul ediyor; o ana kadar gözüne hiç çarpmamış güzel yönlerini görebiliyorsun. Senden yayılan olumlu dalgaların diğerlerini etkilememesi de çok zor. Diyelim ki kaya gibiler, Nuh diyor, peygamber demiyorlar ve sürekli hır-gür istiyorlar. Seni fazlasıyla sakin bularak, yanında durmamayı, sana bulaşmamayı kendileri isteyecektir. Çünkü bir karşılık alamayacaklarını, alışık oldukları negatif ortamı oluşturamayacaklarını sezerler. Tam olarak, ne olduğunu da anlayamazlar, çok değiştiğini söyler ve çekip, giderler.Arzu Pınar http://www.blogger.com/profile/14998873199900586873noreply@blogger.com0tag:blogger.com,1999:blog-22942633.post-36332102791252412422018-03-30T22:37:00.005-07:002018-03-30T22:59:10.122-07:00VE HALKIM YOUTUBE'U KEŞFETTİ<div class="separator" style="clear: both; text-align: center;">
<a href="https://blogger.googleusercontent.com/img/b/R29vZ2xl/AVvXsEihwlBJH4nATUn2l_09aycAsyr4EjQSPYpiZFP3wTzNjtShz5h8J9WxsXnRCxgv89tnIuQY007h-BamcUYrGQBFVWqZFuRSunjgb7ux-TXdFvieYgoE10DaxWNKAKphfaKTSqWv/s1600/1503576632_377663_1503577799_noticia_normal.jpg" imageanchor="1" style="margin-left: 1em; margin-right: 1em;"><img border="0" data-original-height="421" data-original-width="640" height="420" src="https://blogger.googleusercontent.com/img/b/R29vZ2xl/AVvXsEihwlBJH4nATUn2l_09aycAsyr4EjQSPYpiZFP3wTzNjtShz5h8J9WxsXnRCxgv89tnIuQY007h-BamcUYrGQBFVWqZFuRSunjgb7ux-TXdFvieYgoE10DaxWNKAKphfaKTSqWv/s640/1503576632_377663_1503577799_noticia_normal.jpg" width="640" /></a></div>
<br />
Yaşamımız, ''Influencer'' larla yeni bir boyut kazandı. Bu kelimeyi İngilizce olarak kullanmaya da alıştık; zira haberlerde de, köşe yazılarında da bu şekilde yer alıyor. Kimisi de fenomen demeyi tercih ediyor. Sosyal medya veya dijital kanallar aracılığıyla, belirli bir topluluğu etkileme ve yönlendirme gücüne sahip kişi anlamında kullanılıyor. Youtube kanallarında makyajla ilgili tüyo veren, astrolojiyle birbirinin benzeri kehanetlerde bulunan veya bir meslek alanında guru olduğunu iddia edenler; kısa videolar çekip, paylaşıyorlar. Ne diploma aranıyor bunun için, ne de mesleki deneyim. Yani iş aramaktan daha kolay; sadece kendinize güvenin yeter.<br />
<br />
Influencer olma işi, eğer tutarsa, çok da k<span style="background-color: white; font-family: "arial" , "tahoma" , "verdana" , sans-serif;"><span style="font-size: x-small;">â</span></span>rlı. Bir markanın ismini geçirmeniz, örneğin Instagram hesabında paylaşmanız için pazarlık 30.000 TL'den başlıyor. Yani binlerce, milyonlarca insanı etkileyebilecek bu paylaşımların hepsi kişisel deneyimlere veya beğenilere dayanmıyor. Bildiğiniz reklam, ancak çeken ajanslar değil; halk ağzıyla konuşan, benzer zorluklardan geçtiğimiz, sizin, benim gibi insanlar. Örneğin kilo almışlar, sonra vermişler; batıp, çıkmışlar vs... Samimi ve gerçek olmaları en çekici yanları olan onca influencer, kısa bir zaman içinde hayatlarında görmedikleri kadar büyük bir ilgiyle karşılaşınca; kendini Hollywood & Yeşilcam yıldızlarıyla ya da Steve Jobs gibi iş dünyasının efsaneleriyle bir tutmaya başlayarak; komik duruma düşebiliyorlar. Psikolog olduğunu söyleyen, çocuk bakımı hakkında fenomen olmaya başlayan birisi, aslında sosyolog çıkabiliyor. ''Ha psiko, ha sosyo, ortak dersleri de var zaten; okumuş olduğuna şükret'' durumunda da bulabiliyoruz kendimizi.<br />
<br />
Youtube videolarının da, Internet üzerinden ücretsiz eğitim veren kanalların da çok faydasını gördüm. Ancak Internet'teki kalitesiz içerik o kadar çoğaldı ki; neredeyse doğru kaynağa ulaşmak için rehberlere veya kurslara ihtiyaç duymaya başladık.<br />
<br />
Ben de on yılı aşkın süredir, bloglarım aracılığıyla, sürekli paylaşımda bulunuyorum. Dolayısıyla bu dünyaya uzak değilim. Yazılarını, görüşlerini kitlelere ulaştırabilmek, müthiş bir keyif. Bazen bir dergide yayınlanabilecek bir yazımı, kimsenin değerlendirmesinden, hiç bir editörün kaleminden geçmemesini istediğimden dolayı sadece kendi blogumda paylaşabiliyorum. Yazmak bazılarımız için terapi. Gelen yorumlar, şu dünyada yalnız olmadığınızı gösteren, müthiş bir destek. Ancak bu ilişkideki en büyük kazanımım belki de profesyonelleşmemekti, bir Influencer ya da bir fenomen olmamaktı. İçtenliğimi kaybetmemek, dikkat ve odağımı dağıtıp, uzmanlaşmaya odaklayacağım enerjimi, herkese mavi boncuk dağıtmaya harcamamaktı en doğru yaptığım şey.<br />
<br />
Reklam endüstrisinin önce parlatıp, sonra kısa zamanda harcayacağı birisi olmak, ya da olmamak. Önemsediğimiz ve insanlara en büyük hediyemizi verebileceğimiz bir konuda uzmanlaşmak için her şeyimizi ortaya koymak, ya da koymamak... Kısa yolu tercih etmek, ya da etmemek... Gerçek Influencer'ları zaman ve kaliteli içerikleri gösterecek. Herkes Youtube videosu çekebilir, herkes blog yazabilir; ancak herkes ''etkili'' olamaz. Örneğin benim için <span style="background-color: #3d85c6;"> <a href="https://www.brainpickings.org/">Brain Pickings</a> </span>, <a href="https://www.facebook.com/hulya.tokdemirreis"><span style="background-color: #3d85c6;">Hülya Reis</span> </a>yerlerini sağlamlaştırdılar bile. Başkaları da var...<br />
<br />
Bilgi ve donanımları, paylaşmak için ayırdıkları zaman ve emekleri, hayatıma kattıkları zenginlikler için çok teşekkür ederim.Arzu Pınar http://www.blogger.com/profile/14998873199900586873noreply@blogger.com0tag:blogger.com,1999:blog-22942633.post-38589500134368942402018-03-25T00:34:00.001-07:002018-03-27T06:20:43.570-07:00NETFLIX'EN OSHO BELGESELİ<div class="separator" style="clear: both; text-align: center;">
<a href="https://blogger.googleusercontent.com/img/b/R29vZ2xl/AVvXsEi4KqVBw_Hr0myrersOGKbM9MKpw2ZnBcGGwjA5WJ8E-ilFJd5E-o_f6vhU9WAawBa8YvGMuxFSgYpe2eHDAEnt9jUGwgP9VanE2TGKM_jVKFC9YrSXC-Ka0sVOyvJyRH55itfa/s1600/wild-wild-country-netflix.jpg" imageanchor="1" style="margin-left: 1em; margin-right: 1em;"><img border="0" data-original-height="720" data-original-width="1280" height="360" src="https://blogger.googleusercontent.com/img/b/R29vZ2xl/AVvXsEi4KqVBw_Hr0myrersOGKbM9MKpw2ZnBcGGwjA5WJ8E-ilFJd5E-o_f6vhU9WAawBa8YvGMuxFSgYpe2eHDAEnt9jUGwgP9VanE2TGKM_jVKFC9YrSXC-Ka0sVOyvJyRH55itfa/s640/wild-wild-country-netflix.jpg" width="640" /></a></div>
<br />
Netflix'in Osho'nun Oregon'da kurduğu, deneyimsel komün hayatı, ya da bazılarına göre tarikatı hakkında çektiği belgeselle ilgili <span style="background-color: #0b5394;"> <a href="https://www.youtube.com/watch?v=OP8M14MQKYg&t=898s">Cüneyt Özdemir'in Youtube'da</a> </span>yayınladığı videoyu izledim. Cüneyt Özdemir'in Osho'yu, Adnan Oktar kıvamına indirerek, haksızlık yaptığını düşündüm önce. Osho'yu severim, pek çok kitabını satın aldım. Yıllarca Osho'nun yakın öğrencisi olmuş, Shunyo isimli bir kadının verdiği bir eğitime de katılmıştım. Bana göre, dolar üzerinden oldukça yüksek bir fiyat da ödemiştim, o hafta sonu için. Osho'nun geliştirdiği danslı, hareketli meditasyon tekniklerini öğrenmiş; özgür ve güçlü duruşu hoşuma gitmişti. Osho'yu da, insanları kalıplarından özgürleştirmek üzere gelmiş, isyankar ve bilinçli bir ruh olarak görüyordum. Ancak bu görüşlerim, Wild Wild Country isimli belgeseli izledikten sonra biraz sarsıldı.<br />
<br />
<div class="separator" style="clear: both; text-align: center;">
<a href="https://blogger.googleusercontent.com/img/b/R29vZ2xl/AVvXsEjYbByezPq0MSq0Lp4X2TW8mIXO2btLoNIF1PbtzHsQx3UaUnjIetn4JqthFfOnGhWnGgxGNQ-Ii3eXMBQy85Lb9TWHE27-JCB3WixMUwmTZUA-LP2qQH6gomchWNL52Y6drLk3/s1600/wild-wild-country-netflix-2-1521816509.jpg" imageanchor="1" style="margin-left: 1em; margin-right: 1em;"><img border="0" data-original-height="668" data-original-width="1600" height="266" src="https://blogger.googleusercontent.com/img/b/R29vZ2xl/AVvXsEjYbByezPq0MSq0Lp4X2TW8mIXO2btLoNIF1PbtzHsQx3UaUnjIetn4JqthFfOnGhWnGgxGNQ-Ii3eXMBQy85Lb9TWHE27-JCB3WixMUwmTZUA-LP2qQH6gomchWNL52Y6drLk3/s640/wild-wild-country-netflix-2-1521816509.jpg" width="640" /></a></div>
<br />
<br />
O ana kadar, tüm kötülüklerin anası olarak Sheela gösterilmişti. Osho'nun yardımcısı, para işlerinin başındaki kadın. Sorgulayıcı zihnim, Osho gibi mistik bir adamın, eğer bu kadın, böylesine kötüyse, onca yıl nasıl sezememiş olduğunu bile es geçebilmişti bir şekilde. Belgeselde, Osho öldüğü için, onun dışında, Sheela dahil, hareketin önde gelenleriyle, objektif bir şekilde röportajlar yapılıyor. Osho'nun özgürlükçü fikirlerinden ve yaşam tarzından rahatsız olan, Oregon halkıyla da, Osho ve Sheela'yı hapse tıkan savcılarla da, avukatlarıyla da... Herkese söz hakkı tanınmış ve karar izleyicilere bırakılmış. Altı bölümü tamamladığımda, Sheela'nın Osho'dan farklı olmadığını düşündüm. Birisi görünen yüzdü; diğeri görünmeyen, kendini belli kitleye, ki bu kitle çok zengin ve ruhsal olarak arayışta olanlardan oluşuyor gösterendi. Çıkış noktaları iyi niyetli olabilir. Sonuçta alternatif bir yaşam tarzı denediler ve başarısız oldular. Osho'nun da inanılmaz etkileyici ve manyetik bir adam olduğundan şüphe yok. Ancak hayatınızı adayabilir misiniz birisine; sizi kurtuluşa ulaştıracağı umuduyla? Belgesel Osho'nun doğru birisi mi olup olmadığını düşündürmekten çok; mürit olmakla ilgili sarstı beni. Çünkü Osho'nun takipçileri, bazen gazetelerde fotoğraflarını gördüğümüz, boş bakışlı, cehaletten dolayı, küçük yaşlarda bir tarikatın eline düşmüş insanlardan oluşmuyordu. Entellektüel ve görünen o ki, çok da zekiydiler. Öyle ki yerleştikleri eyaletin yönetimini ele alabilmek için, yasalardaki boşluklardan faydalanıyor, son derece keskin kararlar alabiliyorlardı. Nasıl bir şirket, çalışanlarını en parlak ve yeteneklilerden seçiyor, her birisi uzmanlığıyla, önemli bir boşluğu dolduruyor ve şirketin rekabette öne çıkmasına katkıda bulunuyorsa; Osho'nun komünü de böyle gibiydi. Birlikte bir yaşam alanı kurmuş, evlerini, hatta havaalanlarını inşaa etmiş; doktorundan, halkla ilişkiler uzmanına meslekleri donanım ve ilgi alanlarına göre aralarında paylaşmışlardı. Ve tüm dünyaya meydan okumalarına ramak kalmıştı.<br />
<br />
Sakin sakin meditasyon ve aşk yapan bir komün canlandırmayın gözünüzde. Çevre halktan tepki görünce, silahlanan, tehdit oluşturan kişileri ortadan kaldırmayı düşünen, sertleşmekten çekinmeyen bir topluluk olmuşlardı. Dünya tarihi yeniden tekerrür ediyor gibiydi, insanlar bir araya geliyor; güçlenmek, devam edebilmek için zalimliği de beraberinde getiriyordu. İşin içinde din ya da mistizm olunca, bu durum kutsal bir hale bürünüyor; her şeye üst bir iradeden, insanlığın hayrı için yapıldığı havası, kolaylıkla katılabiliyordu. Öyle ki Amerika'nın dört bir yanından evsizleri toplayarak, komünlerine kabul ettiklerinde; ''herkesin dışladığı bu insanlara bir bir yuva sunuyoruz'' diyen Osho halkı; bir süre sonra bunun seçimlerde kendi yöneticilerinin seçilmesi için yaptıkları bir taktik olduğunu itiraf ediyorlardı. Oy kullanmaları için getirdikleri bu evsizleri, hiç bir işe yaramayıp, üstüne üstlük huzurlarını da bozduğunda, önemsemeden kovuyorlardı.<br />
<br />
Aranızda belgeseli izlemek isteyeniniz olursa, daha fazla anlatmayayım. Fragmanı aşağıda paylaşıyorum. Bu belgesel beni sarstı. Çünkü hepimizin başına gelebileceğini, ne olursa olsun hayatımızın merkezine kendimizden başkasını koymamamız gerektiğini anladım. Bu başka insanları önemsemeyeceğiz anlamına gelmiyor. Sevip, bağlanabiliriz; ancak kendi kararlarımızı kendimiz vermeli; aramızda en ileri giden, hatta ermiş gibi gördüklerimizin de bir oluş yolculuğunda olduğunu unutmamalıyız.<br />
<br />
<iframe allowfullscreen="" frameborder="0" height="270" src="https://www.youtube.com/embed/hBLS_OM6Puk" width="480"></iframe>Arzu Pınar http://www.blogger.com/profile/14998873199900586873noreply@blogger.com2tag:blogger.com,1999:blog-22942633.post-14774809793885097072018-03-11T04:30:00.003-07:002019-10-02T02:31:18.152-07:00MAVİ SEVEN KADINLAR REHBERİ<div class="separator" style="clear: both; text-align: center;">
</div>
<div class="" style="clear: both; text-align: left;">
<div class="separator" style="clear: both; text-align: center;">
</div>
<div class="separator" style="clear: both; text-align: center;">
<a href="https://blogger.googleusercontent.com/img/b/R29vZ2xl/AVvXsEiCOyyxtXbrw42BeeCzcm9Dttvm72eqTgM3AVvoRt1GABBHJijdF4eEluUPhTiQI1o8Nd8l8KY9YWyAGGV6B4Q0nbFJ9Upe7yyXLMWQvr76kb666WfTX5cCy95dSOQX0GxQrZkT/s1600/Kadin_cesilitlik-1.jpg" imageanchor="1" style="clear: left; float: left; margin-bottom: 1em; margin-right: 1em;"><img border="0" data-original-height="942" data-original-width="662" height="320" src="https://blogger.googleusercontent.com/img/b/R29vZ2xl/AVvXsEiCOyyxtXbrw42BeeCzcm9Dttvm72eqTgM3AVvoRt1GABBHJijdF4eEluUPhTiQI1o8Nd8l8KY9YWyAGGV6B4Q0nbFJ9Upe7yyXLMWQvr76kb666WfTX5cCy95dSOQX0GxQrZkT/s320/Kadin_cesilitlik-1.jpg" width="224" /></a></div>
<span style="background-color: white; color: #807980; font-family: "arial" , "tahoma" , "verdana" , sans-serif; font-size: 16px;"><br /></span>
<span style="background-color: white; color: #3b383b; font-family: "arial" , "tahoma" , "verdana" , sans-serif; font-size: 16px;">Ege’nin maviliklerine karşı yazılan Homeros destanlarında ve geçmişten günümüze ulaşan pek çok eserde maviden bahsedilmez, çünkü kadim uygarlıklar bu rengi tanımıyordu. Günümüzde de, bilim insanları kullandıkları dilde mavi bulunmayan kabileler ortaya çıkardı. Kabile üyeleri renk körü değillerdi, yine de birisi onlara gösterene kadar mavinin ayırdına varamamışlardı.</span><span style="background-color: white; color: #3b383b; font-family: "arial" , "tahoma" , "verdana" , sans-serif; font-size: 16px;"></span><br />
<div style="background-color: white; color: #3b383b; font-family: Arial, Tahoma, Verdana, sans-serif; font-size: 16px; padding-bottom: 0.4em; padding-top: 0.4em;">
Mavinin hikâyesi; bebekliklerinden itibaren pembelerle kodlanan kadınların, rekabetçi iş dünyasında yaşadığı geçici renk körlüğünü anımsattı bize. Kadınlar bünyelerine işleyen toplumsal kodların yarattığı kısıtlamaların pek de bilincinde olmadan iş dünyasında mücadele ediyorlar. Büyük mesafe alınsa da, önümüzde uzun bir yol uzanıyor. Bu yolda hızla ilerlemenin önüne geçebilecek davranış kalıplarına dikkat çekmek, umut veren başarı hikayelerini paylaşmak ve kadınların lehine gelişen yeni liderlik anlayışından söz etmek istedik. Mavi Seven Kadınlar rehberini kadınlar ve kadın dostu erkekler için hazırladık.</div>
<div style="background-color: white; color: #3b383b; font-family: Arial, Tahoma, Verdana, sans-serif; font-size: 16px; padding-bottom: 0.4em; padding-top: 0.4em;">
İlham vermesi ve yolunuzu açması dileğiyle… <a href="https://www.headline.ist/rehber/" style="background-color: #0b5394; font-family: arial, tahoma, verdana, sans-serif;">Mavi Seven Kadınlar</a></div>
</div>
Arzu Pınar http://www.blogger.com/profile/14998873199900586873noreply@blogger.com0tag:blogger.com,1999:blog-22942633.post-89697128973509102262018-01-30T23:49:00.003-08:002018-01-31T01:46:51.805-08:00MAVİ AY<div class="separator" style="clear: both; text-align: center;">
<a href="https://blogger.googleusercontent.com/img/b/R29vZ2xl/AVvXsEhA8zS9k0NjcLWIg8p6clNAzifbQW2eyXhjPMvSmMIsnU47uQ8qWINxPIFSFHSiPbOln79ofN0RAYvzwu82wYlgPKwGay-GfftH8rf04a2YDyBUfoo91J-9dqXyiKffXWmHQ-61/s1600/PRENSES_DIANA.jpg" imageanchor="1" style="clear: left; float: left; margin-bottom: 1em; margin-right: 1em;"><img border="0" data-original-height="698" data-original-width="500" height="640" src="https://blogger.googleusercontent.com/img/b/R29vZ2xl/AVvXsEhA8zS9k0NjcLWIg8p6clNAzifbQW2eyXhjPMvSmMIsnU47uQ8qWINxPIFSFHSiPbOln79ofN0RAYvzwu82wYlgPKwGay-GfftH8rf04a2YDyBUfoo91J-9dqXyiKffXWmHQ-61/s640/PRENSES_DIANA.jpg" width="458" /></a></div>
<br />
Bugün, akşam saatlerinde, 150 yılda bir görülen ay tutulması olacak. Kanlı ay da deniyor, ancak ben bu tanımı pek sevmiyorum. İnsanın aklına kurt adam filmlerini ve korku dolu maceraları getiriyor. Mavi ay olarak adlandırılan bir özelliği daha var bu tutulmanın. Bu ismini kullanmayı tercih ediyorum. Çok güzel bir kadının, bir prensesin gözlerini de hatırlatıyor üstelik.<br />
<br />
Bu ay tutulmasının neden bu kadar kayda değer olduğu ve bugünün gökyüzü konfigürasyonları üzerinde uzun uzun durmayacağım. NASA'nın web sitesine bakabilirsiniz, google'da arayınca da, tutulmayla ilgili 3.5 milyonun üzerinde sayfa çıkıyor. Astrologlar da peş peşe açıklama yaptılar. Yeterli mi gelmedi, ya da fazlasıyla meraktan dolayı mı bilmesem de, ben de günün haritasını çıkararak, yorumladım. Hayatımda neye işaret ettiğini anlamaya çalıştım.<br />
<br />
Şimdi ''ister inan, ister inanma'' bölümüne gelelim. Yani günün astrolojik izdüşümüne... Tutulma astroloji haritasında güneş ve ay karşı karşıya geldiği zamana denk geliyor. Güneş 11 derecede, kova burcunda. Güney ay düğümü (geçmişte bırakılacak) ve Venüs (sevgi, sevgili) ile kavuşuyor. Ay da karşısında, Aslan burcunda, Ceres (annelik, besleyicilik) ve Ay (yine anne, duygular) ile birlikte. Bu anaç enerjiye, mitolojide su perisi olarak bilinen Nymphe de eklenmiş. Nymphe'ler anneden öte, daha genç ve beğenilen kadınları simgeler. Tam olarak venüs değildir, ancak o da sevgiliye işaret eder, gelip geçici olarak da yorumlanabilir. Yine de karışık bir durum, değil m? Venüsü geride bırakıyorsun, çünkü geçmiş karma yani güney ay düğümüyle kavuşuyor. Rota Nymphe'e doğru, bir de işin içinde katlanmış bir anaçlık enerjisi var.<br />
<br />
Burçlara baktığımızda ise, kova arkadaşlığı, hümanistliği, grupları gösterip, akılcıl bir burç olurken; aslan çocuksu ve yaratıcı yönümüzü, kalbi, liderleri simgeler. Kova aklın hükümdarıyken, aslan kalpten yönetir.<br />
<br />
Ne tesadüftür ki, bugüne Prenses Diana'nın ''Ben İngiltere'nin kraliçesi olmayacağım. Ben gönüllerin kraliçesiyim'' dediği röportajını izleyerek başladım. Kurallar kitabına göre yönetmediğini, kalbinin sesini dinlediğini söylüyordu. Bu video, bugünkü ay tutulmasını birebir anlatıyor. Bu tutulma dişil, besleyici, içimizdeki çocuğu, yaratıcılığı, sevgiyi aktive ediyor. ''Kalbinizin sesini dinleyin'' diyor. Prenses Diana'nın mesajını yıllar sonra, tekrar anımsatıyor. Sadece kalpten edilen sözler, zamanı aşıyor. Hiç eskimiyor, modası geçmiyor, her daim canlı. Aslan burcunun hem liderlerin, hem de kalbin simgesi olması ne kadar anlamlı değil mi? Çünkü liderlik genellikle akıllla birlikte düşünülür. Liderler, hesaplı, stratejik, vizyoner kişilerdir. Ancak insanlığa duyulan sevgi, spontanelik, yaratıcılık ve duygular olmadıkça her lider eksik kalır.<br />
<br />
Prenses Diana'yı kucaklamayı başaramayan Prens Charles, hayatı boyunca Kral olamadı. O, hep prens olarak kaldı. Diana'nın mesajını alabilseydi, hayatına katabileceği hazineyi görseydi, farklı mı olurdu? Bilmiyoruz.<br />
<br />
Bu tutulma akıl ve gönül arasında. Birinden birini seçin demiyor aslında. ''Karşı karşıya geldiği durumlarda bile, yani bugün güneşle ayın karşı karşıya durduğu gibi; bilin ki güneş de, ay da sizin bir parçanız, sizden ayrı değil. Eğer duygularınızı, dişil yönünüzü, şefkatinizi uzun süredir yadsıdıysanız, artık hatırlayın.''<br />
<br />
diyor. Ya da ben öyle yorumluyorum :)<br />
<br />
<iframe allowfullscreen="" frameborder="0" height="344" src="https://www.youtube.com/embed/FPISQ5Cnby8" width="459"></iframe>
Arzu Pınar http://www.blogger.com/profile/14998873199900586873noreply@blogger.com1tag:blogger.com,1999:blog-22942633.post-64489238142400035572018-01-27T22:29:00.001-08:002018-01-27T22:38:20.186-08:0011. EVİN MESAJI<div class="separator" style="clear: both; text-align: center;">
<a href="https://blogger.googleusercontent.com/img/b/R29vZ2xl/AVvXsEhduv6nOmh-0_NDiTt3VJek1XXm0xaRAFwdn6DhRUSgt9miqh0CVeBAFECYt2b0cavm83NiiL2eH0ZZ8CKrWmLUCiTe5r17JcWJQlzBSS8xm9VwF1VJve88iLcNlWzUdG8QHwJS/s1600/umut.jpg" imageanchor="1" style="margin-left: 1em; margin-right: 1em;"><img border="0" data-original-height="1084" data-original-width="1600" height="432" src="https://blogger.googleusercontent.com/img/b/R29vZ2xl/AVvXsEhduv6nOmh-0_NDiTt3VJek1XXm0xaRAFwdn6DhRUSgt9miqh0CVeBAFECYt2b0cavm83NiiL2eH0ZZ8CKrWmLUCiTe5r17JcWJQlzBSS8xm9VwF1VJve88iLcNlWzUdG8QHwJS/s640/umut.jpg" width="640" /></a></div>
<br />
<br />
Bu yazıyı, tüm sayılarına <a href="http://www.dusunuyorumdergisi.com/" style="background-color: #3d85c6;">http://www.dusunuyorumdergisi.com</a> adresinden ulaşabileceğiniz Düşünüyorum isimli derginin, umut temalı bülteni için yazdım. Düşünüyorum'da felsefi içerikli yazılar yayınlanıyor. Ben de felsefeyle, astrolojiyi buluşturarak yazdım bu yazıyı. Yayın Kurulu'nda astrolojiye inanmayanlar vardır mutlaka. Hele diğer yazıların felsefi derinliği düşünülürse, bu yazıyı çeşitli bakış açılarına açık olarak, kabul etmelerine saygı duydum.<br />
<br />
<div style="text-align: center;">
-----<br />
<br /></div>
<div class="p7">
<div class="p1">
<div style="text-align: center;">
<span class="s1" style="font-size: large;"><b>11. Evin Mesajı</b></span></div>
</div>
<div class="p2">
<div style="text-align: center;">
<span class="s1"><b></b></span><br /></div>
</div>
<div class="p3">
<div style="text-align: center;">
<span class="s1"><b>‘‘Ve biz, her bir insanın kaderini kendi çabasına bağlı kıldık.’’</b></span></div>
</div>
<div class="p4">
<div style="text-align: center;">
<span class="s1"></span><br /></div>
</div>
<div class="p5">
<div style="text-align: center;">
<span class="s1"><span style="font-size: small;">İsra Suresi, 13. Ayet</span></span></div>
</div>
<div class="p6">
<span class="s1"></span><br /></div>
<div class="p6">
<span class="s1"></span><br /></div>
<div class="p7">
<span class="s1">Her insanın doğduğu ana özel bir yıldız haritası bulunur. Güneş, ay, gezegenler ve asteroidlerin doğum anındaki konumunu gösterir bu harita. Mitolojiden hikâyelerine aşikar olduğumuz Zeus’un astrolojideki temsilcisi Jüpiter’den, aşk ve ilişkileri simgeleyen Venüs’e; akıl ve iletişimin gezegeni Merkür’den, savaşcı Mars’a her biri haritada yerlerini alırlar. İçinde oldukları burç, ev ve birbirleriyle aralarındaki açılardan yola çıkarak, geleceğin işaretleri, asırlardır yorumlanmaya çalışılır. Yaşam çarkı da derler, hayatın farklı alanlarını gösteren 12 eve ayrılmış bir çember biçimindeki bu haritaya. İnsanın kişiliğinden, hayatta karşılaşacağı zorluklara, hatta ruhunun rotasına kadar çeşitli konular araştırılabilir. Dünya astrolojisiyle de kıtlıklar, salgınlar, savaşların tarihlerinin önceden tahmin edilmesine çalışılır. Önemli bir lider doğduğunda yükselen yıldızlardan, gezegen kombinasyonlarına, geçmiş incelenerek, geleceğe ışık tutulur.</span></div>
<div class="p8">
<span class="s1"></span><br /></div>
<div class="p7">
<span class="s1">Kimine göre aslı astarı yoktur; kimisiyse ‘‘neyse halim, çıksın falim’’ yaklaşımındadır. Fazla sorgulamak istemez, yeter ki bir parça olsa umut versin. Birisi geçsin karşısına ve her şeyin güzel olacağını söylesin ister. ‘‘<i>Bu dertler, çileler bitecek; talih perisi hep seninle olacak.</i>’’ Ancak astroloji bundan daha fazlasını sunar insana.</span></div>
<div class="p8">
<span class="s1"></span><br /></div>
<div class="p7">
<span class="s1">Bilim dünyasının küçümsediği, astronomların burun kıvırdığı astroloji, artık akademinin de görmezden gelemeyeceği kadar rüştünü ıspatlamıştır. Amerika’da açılan, bu alandaki ilk üniversiteye, astrolojiye büyük katkıları olan Kepler’in ismi verilmiştir. (1) Astrolojiye olan ilgisini hiç bir zaman gizlemeyen Johannes Kepler, aynı zamanda bir bilim adamıdır da. Kepler kanunlarıyla tanınan, güneş sistemindeki gezegenlerin hareketlerini açıklayan, 17. yüzyılda yaşamış, Alman astronomdur. Kepler’e göre, Tanrı dünyayı kutsal bir geometri doğrultusunda, mükemmel bir denge içinde inşa etmiştir. Astrolojinin Güvenilir Temelleri isimli kitabında, yıldızların insanların yaşamlarını yönlendirdiği inancını red etmesine karşın, evren ile insan arasındaki belirli bir uyum olduğuna dikkat çeker.<span class="Apple-converted-space"> </span></span></div>
<div class="p8">
<span class="s1"></span><br /></div>
<div class="p7">
<span class="s1">Filozof ve din adamı Aquinalı Thomas da, astrologların seslerinin eskisi kadar duyulmadığı, Ortaçağ’ın karanlık yıllarında, yıldızların insanın üzerindeki etkilerini kabul eder. Aquinalı Thomas’a göre yıldızlar bedeni, yani maddi olanı etkileyebilirler; ancak Tanrı’ya ait olan insan ruhu bu etkinin dışındadır. Kehanetler ancak doğaya ait olaylar için kabul edilebilirler.</span></div>
<div class="p8">
<span class="s1"></span><br /></div>
<div class="p7">
<span class="s1">Kehanetler, hep çekici olmuştur. İnsanoğlu bilinmeyenin kenarında durmayı, başkalarının kendisine gayb ve gelecekten haber getirmesini sever. Kendi düzeni sarsılmasın, bilinmeyenin olası risk ve tehlikeleriyle yüz yüze gelmesin ister. Bir bilene, görene, duyana danışmaksa, işin kolay yoludur.</span></div>
<div class="p8">
<span class="s1"></span><br /></div>
<div class="p7">
<span class="s1">Kahinlere danışmak, kader inancının da bir göstergesidir. Olayların önceden planlanmış olduğuna ve hayat programının kodlarının çözülerek, yorumlanabileceğine; bunun astrolojide olduğu gibi matematiksel, göksel hesaplarla veya bir medyumun kişisel yetenekleriyle yapılacağına inanmak demektir. Günümüzde kahin, İngilizcesi Oracle, önde gelen bir bilişim şirketinin de ismidir aynı zamanda. Bu tesadüfe de hiç şaşmamalı; ne de olsa, artık Kova çağındayız, değil mi? Bilimin, bilişimin, teknolojinin, yeninin çağındayız. Zamanında gök cisimlerinin hareketlerinin hesaplanması ve astroloji almanaklarının yayınlanması yıllar alırken; artık Internet üzerinden rahatlıkla yapılabiliyor. Kova burcunun, bilimin olduğu gibi, astrolojinin yöneticisi olması da ilgi çekicidir. ‘‘Umutlar evi’’ olarak adlandırılan 11. ev de Kova’nın yönetimindedir. Birinci ev yükselen burçtur, dış görünümü tanımlar, ikinci ev para ve değerlerle ilgilidir…Bu 12’lik çemberde, umuda, bir evin ayrılması dikkat çekicidir. Bir insanın hayatında umudun ne kadar önemli olduğuna dair bir vurgudur.<span class="Apple-converted-space"> </span></span></div>
<div class="p8">
<span class="s1"></span><br /></div>
<div class="p7">
<span class="s1">Lider ve yöneticileri kapsayan Aslan burcunun evinde yer almaz umut. Güçlü, otoriter bir yöneticinin, insanlara dağıttığı bir hazine olarak görülmez. Veya din ve inançlar evine de konuk edilmemiştir. Oysa ümit etmek, din felsefesinin konusudur. Her şey istemekle ve olacağına inanmakla, umutla başlamaz mı? Birinci eve, yani başlangıçlar evine de yakışmaz mıydı umut? 12 evlik sistemde, neredeyse sona yaklaşmışken, umuttan söz etmek mantık dışı değil mi? Yeni yollara açık olan, icat eden, toplumsal normlarla sınırlanmayan, özgür Kova burcu ve yönettiği 11. evle bağdaştırılmıştır umut astrolojide. Prometheus’un ateşi Zeus’tan alarak, insanlara vermesi kadar devrimcidir, umudun 11. evin konusu olması. Çünkü çocuk bilinçlerin büyümesini; bir büyükten medet ummak yerine, kendi emeğinin karşılığını almasını talep eder. Tek başına olmasını da istemez üstelik. Kolektiftir Kova, bireysel değildir. İnsanlarla birlikte olmayı, dostluğu, gelecek için, kimseyi geride bırakmadan, tüm grubun faydasına çalışmayı simgeler. ‘‘Bir araya gelen, emek harcayan ve birbirlerini yükseltenler ödüllendirilecektir’’ mesajı verilmektedir, gizliden gizliye. Türk Dil Kurumu sözlüğünde yıldız falcılığı diye tanımlanarak geçilen astrolojinin mantığı ve derinliği 11. evin<span class="Apple-converted-space"> </span>umutla olan ilişkisiyle de kendini gösterir.<span class="Apple-converted-space"> </span></span></div>
<div class="p8">
<span class="s1"></span><br /></div>
<div class="p7">
<span class="s1">Umudun astrolojideki izdüşümü, insan psişesiyle olan bağlantısına da örnektir. Görünürde yıldızlar ve evren incelense de; en basit anlatımıyla kahramanın yolculuğu olarak da ele alınabilir astroloji. Arketiplerin, göklere yansımasıdır. 12 evden oluşan sistemde yola çıkan kahraman, umuda ilk adımla, niyetle ulaşılamadığını; her evin dersini alarak, ilerledikçe, yaklaştığını görür. Jung; ‘‘Astroloji, psikolog için önemlidir çünkü içinde, yansıtıldığını söylediğimiz bir çeşit psikolojik deneyim barındırır. Bundan kastım, psikolojik gerçekleri, burçlar içerisinde bulmakta olduğumuzdur. Bu, ilk başta, psikolojik faktörlerin yıldızlardan kaynaklandığı intibasını doğuruyorsa da, asıl olan, bu faktörler ile yıldızlar arasında bir eşzamanlılık olduğudur. Bunun, insan zihniyle ilgili çalışmalara ışık tutan, önemli bir gerçek olduğuna inanıyorum’’ der.(2)<span class="Apple-converted-space"> </span></span></div>
<div class="p8">
<span class="s1"></span><br /></div>
<div class="p8">
<span class="s1"></span><br /></div>
<div class="p3">
<span class="s1"><b>‘‘En kişisel olan, aynı zamanda en evrensel olandır.’’</b></span></div>
<div class="p9">
<span class="s1"></span><br /></div>
<div class="p3">
<span class="s1">Carl R. Rogers (3)</span></div>
<div class="p8">
<span class="s1"></span><br /></div>
<div class="p8">
<span class="s1"></span><br /></div>
<div class="p7">
<span class="s1">Metin Bobaroğlu, ‘‘Yaşama Anlam Vermek’’<span class="Apple-converted-space"> </span>başlıklı yazısında kozmik evren tasarımını anlamak için, beyne yoğunlaşmaya dikkat çeker. Doğayı bütünsel biliş, beyni bilmektir der ve ekler: ‘‘Beyni hangi yönüyle inceliyorum? İşlevsel yönüyle. Yani diğer işlevleri anlamlı kılan işlev, en temel işlev, beynin işlevi. Şimdi bu nedir? Nasıl bir şeydir? Ve bunun doğurduğu sorunlar nedir? Bizim en temel varlık sorunumuz, sanki belki de bir bağlamda böyle ele alınabilir gibi geliyor bana. Çünkü hep psişik inceliyoruz, tarihsel inceliyoruz, sosyal inceliyoruz, felsefî inceliyoruz, ama bir de böyle nesnel doğanın gerçekliğinin, alegorik de olsa yansıtılmasından bakalım. Var olanların birliği olarak “evren” ya da “insan beyni”nden söz ediyorum. Çünkü, varoluşun bütün olanakları insan beyninde…</span></div>
<div class="p8">
<span class="s1"></span><br /></div>
<div class="p7">
<span class="s1">…O zaman size bir özdeşlik gösterdim, Kozmos ile beyin özdeşliği! Beynin işlevi, düşünme edimi bütün varlığı ile kozmosun bir edimidir. Kozmos düşünüyor.’’ (4)</span></div>
<div class="p8">
<span class="s1"></span><br /></div>
<div class="p8">
<span class="s1"></span><br /></div>
<div class="p7">
<span class="s1">Kosmos düşünüyorsa, yeni çıkarımlarda bulunuyor demektir. Bu da bizi tek ve değişmez bir geleceğin beklemediği anlamına gelir. Astro (yıldız) ve loji (logos); yıldız bilimi, insanın kendini anlamasına da, gelecek olasılıklarını öngörebilmesine de yardım edebilir veya etmeyebilir. İnanıp, inanmamak; kullanıp, kullanmamak insanın seçimine bağlı. Umut etmek veya etmemek; umudu için çaba gösterip, göstermemekte olduğu gibi. Astrolojide ‘‘seçimler’’ evinin olmaması ne kadar ilginç. Oysa bence en az umut kadar önemli seçim. Kim bilir belki de hep iddia edilen, kayıp 13. burç da seçimlerle ilgildir. Açıklanması için, insanın seçim yapabilme gücünü eline alması bekleniyordur.</span></div>
<div class="p8">
<span class="s1"></span><br /></div>
<div class="p7">
<span class="s1">Arzu Pınar Demirel</span></div>
<div class="p8">
<span class="s1"></span><br /></div>
<div class="p8">
<span class="s1"></span><span style="text-align: center;"> -----</span><br />
<span style="text-align: center;"><br /></span></div>
<div class="p8">
<span class="s1"></span>1. Astroloji Üniversitesi http://keplercollege.org/</div>
<div class="p8">
<span class="s1"></span></div>
<div class="p7">
<span class="s1">2. Carl G. Jung’un Prof. B.V. Raman’a yazdığı 1947 tarihli mektubu.</span></div>
<div class="p7">
<span class="s1">3. Carl R. Rogers’ın 1961’de yayınlanan Kişi Olmaya Dair isimli kitabı.</span><br />
4. Metin Bobaroğlu’nun kuyerel.net’te yayınlanan, Yaşama Anlam Vermek başlıklı yazısı, 24.01.2008</div>
</div>
Arzu Pınar http://www.blogger.com/profile/14998873199900586873noreply@blogger.com0tag:blogger.com,1999:blog-22942633.post-56037047124702297002018-01-13T23:43:00.005-08:002018-01-14T05:40:57.633-08:00ÖNÜNE SONSUZ ENGELLER YIĞSALAR DA...<div class="separator" style="clear: both; text-align: center;">
<a href="https://blogger.googleusercontent.com/img/b/R29vZ2xl/AVvXsEh6Acn3rzM-DzHKIe3qpPfJC8bVLMp27Onq0ruSF8286TbPsHupRRAjeFp5tEQUlIvN0RuIV4jceJDNhHweS1UC2_EPtDXCgWVmhwO07l_1tgy-7JrgKePZzwkINXWMVletrsLa/s1600/Ataturk.jpg" imageanchor="1" style="margin-left: 1em; margin-right: 1em;"><img border="0" data-original-height="960" data-original-width="720" height="640" src="https://blogger.googleusercontent.com/img/b/R29vZ2xl/AVvXsEh6Acn3rzM-DzHKIe3qpPfJC8bVLMp27Onq0ruSF8286TbPsHupRRAjeFp5tEQUlIvN0RuIV4jceJDNhHweS1UC2_EPtDXCgWVmhwO07l_1tgy-7JrgKePZzwkINXWMVletrsLa/s640/Ataturk.jpg" width="480" /></a></div>
<br />
<br />
Güne, İlber Ortaylı'nın ''<a href="http://www.hurriyet.com.tr/ataturk-cumhuriyeti-bes-yilda-kurdu-40708677" style="background-color: #3d85c6;">Atatürk Cumhuriyet'i beş yılda kurdu</a>'' başlıklı röportajını okuyarak başladım. Atatürk'le ilgili, yeni bir kitap yazmış Ortaylı; özellikle de 1920-28 yıllarına odaklanmış. Eğer Atatürk, 1938 yılında değil de, 1928'de bile vefat etmiş olsa, Cumhuriyet'in devam edebileceğini iddia ediyor. Çünkü gereken tüm temeller beş yıl içinde atılmış. Ayrıca Atatürk'ün Balkan ve kültürel kökenlerine, müthiş vizyonunu nasıl geliştirebildiğine, kahramanların asilzade veya rahat koşullarda yetişenlerden değil, halk çocuklarından çıktığına da dikkat çekiyor. Atatürk ve arkadaşlarının fakir, mütevazi ailelerden gelseler de, kültürel donanımlarını en üst şekilde geliştirebilmeleri üzerinde durmuş. Bu konu beni de müthiş meraklandırıyor.<br />
<br />
İnsan gelişiminde zorlukların çok önemli olduğunu hepimiz anlayabiliriz. Uzmanlar da, çocukları şımartmama, her istediklerini yapmama konusunda uyarıyorlar. Yaşadığımız zorluklar karşısında yılmamamız, sınırlarımızı görsek de, daha iyisi için uğraşmamız bizi güçlü kılıyor. Topluma değer katan, Atatürk gibi ölümünden 80 yıl sonra bile neredeyse her gün adı anılan büyük liderlerin şüphesiz çok da zor şartların üstesinden gelerek, kendilerini sıfır noktasından, emek emek, inşaa ettiklerini görüyoruz. Başarıları sadece hedeflerine ulaşmak ve günü kurtarmaktan kaynaklanmıyor, normal bir insanın çok ötesinde bir anlayış, vizyon da geliştiriyorlar. Bu vizyoner sıçrama insanlığı ileriye taşıyor. Yoksa sebat edip, cebini doldurmaya bakan da, güce ulaştıktan sonra şımaran da bol miktarda var. Çok az sayıda gerçek anlamıyla ''değerli'' insan yetişiyor.<br />
<br />
Bu durumda hayatlarına imrenilerek bakılan, halk tabiriyle ağzında altın kaşıkla doğmuş olanlardan da medet ummamak, yine de aşırıya kaçan bir genelleme olur kanımca. Örneğin Ali Koç'un duruşunu beğeniyor; lider özelliklerine sahip olduğunu düşünüyorum. Ancak istisnalar olsa da, genel olarak İlber Ortaylı'ya da katılıyorum. Dayanacak hiç bir şeyinin olmaması, şansız bir durum gibi görünse de, aslında insana büyük bir de fırsat sunuyor. Çünkü konfor alanımızın dışına çıkmak yerine; rahata ve rutine kolaylıkla alışabiliyoruz. Sanki hayatın tek amacı güven içinde ve konforlu yaşamakmışcasına, bazen bu şekilde yıllar geçirebiliyoruz. Belki bir kriz, belki sürekli olacağını sandığımız mutluluğun aslında bizim kontrolümüzün dışında pek çok etkene bağlı olduğunu gösteren bir olay başımıza geldiğinde, iş işten geçmiş olabiliyor. Oysa tutunacak dalı olmayan, kimseye nazı geçmeyen, ''hamili kart yakınımdır'' diyemeyenler öyle mi? Gün yüzü görmüyor ki, rahata alışsın. Hep çalışacak, hep çabalayacak, değerlerini kaybetmeden dimdik durmak için direnecek...<br />
<br />
Bunları yaşayanlar sanki Atatürk'ü de bir başka anlarmış gibi geliyor.<br />
<br />
<i>''Büyük olmak için kimseye iltifat etmeyeceksin, hiç kimseyi aldatmayacaksın. Ülke için gerçek amaç ne ise onu görecek ve o hedefe yürüyeceksin. Herkes senin aleyhinde bulunacaktır, herkes seni yolundan çevirmeye çalışacaktır. Fakat sen buna karşı direneceksin, önüne sonsuz engeller yığacaklardır; kendini büyük değil küçük, zayıf, araçsız, hiç sayarak, kimseden yardım gelmeyeceğine inanarak bu engelleri aşacaksın. Bundan sonra da sana büyük derlerse, bunu </i>söyleyenlere güleceksin.''<br />
<br />
diyen Mustafa Kemal Atatürk'ü...<br />
<br />
<b>Fotoğraf:</b> Babamdan bana kalan, Atatürk'ün 1928 yılında çektirdiği, orjinal fotoğrafı. Çalışma masamın karşısına astım.Arzu Pınar http://www.blogger.com/profile/14998873199900586873noreply@blogger.com0