Futboll, futboll, sen nelere kadirsin?...
Dünya Kupası’nın heyecanı, futbolun keyfiyle canlanan Almanya’da çeyrek final maçını izlemek bana da kısmet oldu. İlk golü altıncı dakikada atılan İtalya – Ukrayna karşılaşması, İtalya’nın 3-0’lık ezici galibiyetiyle sona erdiğinde, ben de yorgunluktan bayılmak üzereydim. Ne de olsa önceki gece çok az uyumuştum, ondan önceki gece de. Cuma işten izin alsam, biraz dinlensem diye düşünürken, imkansız gördüğümüz, imkanlı olmuş, kendimi Almanya yollarında bulmuştum.
Çeyrek finali izlemeye Hamburg’a gidiyordum, hem de hiç para harcamadan. Kime desem, “nasip”, “kısmet” gibisinden yorumlar alıyordum. Mutluluğumu paylaşmak için bol sayıda kimseye de anlattım tabi, Dünya Kupası’nı izlemeye gittiğimi, yetmedi herhalde şimdi de yazmakla meşgulüm. İşte Hamburg maceramdan kısa kısa, sıcak sıcak notlar:
· Maç başlar başlamaz ilk golün atılması, heyecanımızı azalttı açıkçası. İtalyanlar normalde böyle durumlarda, skoru birde bırakırlarmış, ama Dünya Kupası’nın hatrına, ilk golü kaleyle buluşturan Zambrotta Gianluca’nın ardından Toni Luca 2 gol daha attı. Top 6, 59 ve 69’uncu dakikalarda Ukrayna kalesindeydi.
Çeyrek finali izlemeye Hamburg’a gidiyordum, hem de hiç para harcamadan. Kime desem, “nasip”, “kısmet” gibisinden yorumlar alıyordum. Mutluluğumu paylaşmak için bol sayıda kimseye de anlattım tabi, Dünya Kupası’nı izlemeye gittiğimi, yetmedi herhalde şimdi de yazmakla meşgulüm. İşte Hamburg maceramdan kısa kısa, sıcak sıcak notlar:
· Maç başlar başlamaz ilk golün atılması, heyecanımızı azalttı açıkçası. İtalyanlar normalde böyle durumlarda, skoru birde bırakırlarmış, ama Dünya Kupası’nın hatrına, ilk golü kaleyle buluşturan Zambrotta Gianluca’nın ardından Toni Luca 2 gol daha attı. Top 6, 59 ve 69’uncu dakikalarda Ukrayna kalesindeydi.
· Maçın adamı diye bir uygulama vardı; İtalyan takımından Genaro Gattuso seçildi.Nedenini anlayamacak kadar futboldan uzağım.
· Almanya Dünya Kupası’na çok güzel hazırlanmış. Altyapı süper. Hiç sıra beklemeden stada giriyor, rahat rahat oturuyor, maç sonrası da izdaham yaşanmıyor. O kadar kalabalığa ve tüm biletlerin satılmış olmasına rağmen; trafik ve otopark sorunu da yok.
· Bizde olsa tüm şehir, bayraklar ve reklamlarla dolardı. Hamburg’da ise çevre çok temizdi, büyük duvar reklamları yapmışlar, şehrin tüm büyük binalarını, lazer ışığıyla birbirine bağlamışlar. Mağazalarda Dünya Kupası ile ilgili promosyonlar mutlaka var, ama gözünü çıkarmadan.
· Maçlar esnasında, şehirde nüfus sayımı düzenleniyor izlenimine kapılıyorsunuz, sokakta bir kula rastlayamıyorsunuz.
· Almanlar arabalarının aynalarına Alman bayrağı asmışlar, desteklerini böyle gösteriyorlar.
· Ne stadta, ne de şehirde o kadar çok içki içildiği halde, bir tane kavgaya rastlamadık.Her yerde polisler vardı, ancak onlar da genelde halkla sohbet ediyorlardı.
· Almanya’nın Arjantin’i yendiği gece, 1 milyon litre bira tüketildiğini tahmin ediyoruz. Gece sokaklarda inanılmaz eğlenceler vardı. Her yerde müzik yayını, dans edenler, davul çalanlar, yerlerde şişe kırıkları...
· Bol bol sosis yiyip, bira içtik. Canlı müzik olan bir Irish Pub bulduk St.Pauli’de, her gece oraya takıldık. Rock öldü diyenlere müjde, Almanya’da yaşıyor hala. Çok güzel performanslar var barlarda, Red Hot Chili Peppers’tan, U2’lara kadar çalınıyor, kulaklarımız bayram etti.
· Barlarda Dünya Kupası’na özel Almanca şarkılar çalındığında, Almanların tüm milliyetçiliği ortaya çıkıyor, Deutschland Deutschland diye bağırarak inletiyorlar ortalığı. Italy diye tempo tuttuğunuzda, dayak yemiyorsunuz, dönüp bakıyorlar sadece.
· Hamburg’da Grossefreiheit diye bir sokak var, Türkçeye “büyük özgürlük” olarak çevrilebilir.Almanlar özgürlüğü cinsellikle birleştiriyor olsa gerek, sokakta bol sayıda striptiz klüpleri ve başka klüplerden daha vardı. Şehrin en popüler caddelerinden biri.
· Kadın erkek ilişkileri grubumuzdaki erkekleri bayağı şaşırttı. Örneğin; “kız arkadaşım sizi koklayabilir mi, kokunuzu çok beğenmiş” diye bizim gruptan bir erkeğe sorulduğunda, dumura uğramış bizimkiler. Koklatmış tabii..
· Gündüzleri dümdüz gözüken Almanlar geceleri sevimlileşiyor, canlanıyor, yüzlerinden gülücükler eksik olmuyor. Alkolün etkisine verdik.
· Alışveriş çok keyifli. H&M’de kendimizi kaybettik. Yalnız Dünya Kupası ile ilgili formalar vs çok pahalı. Grubun erkekleri bol bol aldılar, kimisi Adidas’tan takıldı, kimisi noname’lerden. Ancak “made in Turkey” çıktı çoğu.
· Öyle futbol meraklısı biri değilim, hatta hiç anlamam. Yalnız canlı canlı izlemek keyifliydi. Biraz daha kalsam, iyice fan olup çıkacaktım, ama döndüm yine memleketimize.
· Almanya Dünya Kupası’na çok güzel hazırlanmış. Altyapı süper. Hiç sıra beklemeden stada giriyor, rahat rahat oturuyor, maç sonrası da izdaham yaşanmıyor. O kadar kalabalığa ve tüm biletlerin satılmış olmasına rağmen; trafik ve otopark sorunu da yok.
· Bizde olsa tüm şehir, bayraklar ve reklamlarla dolardı. Hamburg’da ise çevre çok temizdi, büyük duvar reklamları yapmışlar, şehrin tüm büyük binalarını, lazer ışığıyla birbirine bağlamışlar. Mağazalarda Dünya Kupası ile ilgili promosyonlar mutlaka var, ama gözünü çıkarmadan.
· Maçlar esnasında, şehirde nüfus sayımı düzenleniyor izlenimine kapılıyorsunuz, sokakta bir kula rastlayamıyorsunuz.
· Almanlar arabalarının aynalarına Alman bayrağı asmışlar, desteklerini böyle gösteriyorlar.
· Ne stadta, ne de şehirde o kadar çok içki içildiği halde, bir tane kavgaya rastlamadık.Her yerde polisler vardı, ancak onlar da genelde halkla sohbet ediyorlardı.
· Almanya’nın Arjantin’i yendiği gece, 1 milyon litre bira tüketildiğini tahmin ediyoruz. Gece sokaklarda inanılmaz eğlenceler vardı. Her yerde müzik yayını, dans edenler, davul çalanlar, yerlerde şişe kırıkları...
· Bol bol sosis yiyip, bira içtik. Canlı müzik olan bir Irish Pub bulduk St.Pauli’de, her gece oraya takıldık. Rock öldü diyenlere müjde, Almanya’da yaşıyor hala. Çok güzel performanslar var barlarda, Red Hot Chili Peppers’tan, U2’lara kadar çalınıyor, kulaklarımız bayram etti.
· Barlarda Dünya Kupası’na özel Almanca şarkılar çalındığında, Almanların tüm milliyetçiliği ortaya çıkıyor, Deutschland Deutschland diye bağırarak inletiyorlar ortalığı. Italy diye tempo tuttuğunuzda, dayak yemiyorsunuz, dönüp bakıyorlar sadece.
· Hamburg’da Grossefreiheit diye bir sokak var, Türkçeye “büyük özgürlük” olarak çevrilebilir.Almanlar özgürlüğü cinsellikle birleştiriyor olsa gerek, sokakta bol sayıda striptiz klüpleri ve başka klüplerden daha vardı. Şehrin en popüler caddelerinden biri.
· Kadın erkek ilişkileri grubumuzdaki erkekleri bayağı şaşırttı. Örneğin; “kız arkadaşım sizi koklayabilir mi, kokunuzu çok beğenmiş” diye bizim gruptan bir erkeğe sorulduğunda, dumura uğramış bizimkiler. Koklatmış tabii..
· Gündüzleri dümdüz gözüken Almanlar geceleri sevimlileşiyor, canlanıyor, yüzlerinden gülücükler eksik olmuyor. Alkolün etkisine verdik.
· Alışveriş çok keyifli. H&M’de kendimizi kaybettik. Yalnız Dünya Kupası ile ilgili formalar vs çok pahalı. Grubun erkekleri bol bol aldılar, kimisi Adidas’tan takıldı, kimisi noname’lerden. Ancak “made in Turkey” çıktı çoğu.
· Öyle futbol meraklısı biri değilim, hatta hiç anlamam. Yalnız canlı canlı izlemek keyifliydi. Biraz daha kalsam, iyice fan olup çıkacaktım, ama döndüm yine memleketimize.
Futboll, futboll, sen nelere kadirsin?...
Reviewed by Arzu Pınar
on
Temmuz 03, 2006
Rating:
Hiç yorum yok
Yorum Gönder