2011'in En Güzel Hediyeleri
New York'ta her şey güllük gülüstanlık değildi. Daha ucuz olmasından dolayı şehir merkezine bir saatlik mesafede Bayside'da oturdum ve özellikle geceleri ve kışın eve dönüşte ciddi zorluk çektim. Fotoğraf bir kış günü odamdan çekildi. Manhattan'ın gürültüsü ve endüstriyel görünümünden her gün uzaklaşıp, o hep beğendiğim bir-iki katlı evlerle sahil kasabası görünümünde olan Bayside'da kalmak güzel oldu aslında. Yine de yarım saat arayla hızlı tren olmasına rağmen derslerin yoğunlaştığı zamanlarda Bayside-Manhattan arası mekik dokumak zorluydu. Sabah çıkıyordum, okula gidiyor ve ders aralarında tüm gün şehirde oyalanmak zorunda kalıyordum. Sabrımın iyice azaldığı bir dönemde 2011'in bana güzel bir hediyesi olan Gül evinin anahtarını verdi. ''Uyursun, tuvalete girersin, zorluk çekme, istediğin zaman gel, git'' dedi. New York'ta tanıştık Gül'le. Dertleştik, kafa kafaya verdik, güzel kahvaltılar ettik. Evi; önünde bekçilerin beklediği, uzun gökdelenlerin birinde, Empire States manzaralı, hani şu Amerikan dizilerinde sık sık gördüğümüz türde. Apartman koridorları halı kaplı ve asansörde kimsenin birbirinin yüzüne bakmadığı binalarda. Akşam eğlencelerinden dönüşte sık sık onda kaldım. Seyahate gittiğinde, bir kaç haftalığına ona taşındım. Amerika'da insanlar bu kadar kolay samimi olmuyorlar, hele evlerini birbirlerine asla açmıyorlar. Benim için nasıl büyük bir iyilikti anlatamam. Bu arada kapı görevlilerinin de hakkımızda konuştuklarından emindik. Kesin bizi sevgili sanıyorlardı. Gül'ün desteği de dostluğu unutulmaz. Güzel bir insanla yolumun çakıştığı için mutluyum.
2011'de soluğumu kesen iki etkinliğe katıldım. Birisi Radio City Hall'daki Yanni konseriydi. Ilk iki şarkısında ağlayacak gibi hissettim. Diğeri çok sevdiğim bir caz klubu olan Smalls'daki Johnny Oneil konseriydi. Efsane arkadaşlarını da davet etmiş Smalls'a. Pazar akşamı olmasına, ertesi gün okula gitmem gerekmesine ve eve geri dönüşün zorlu olmasına rağmen bir türlü kalkamamıştım. Gece birden sonra öyle bir ortam olmuştu ki, sanki mistik bir olayın parçası olmuştum. En önde oturmuştuk Italyan bir arkadaşla, o oranın sahibini de tanıyordu, dolayısıyla yakın ilgi kapsamındaydık. Caz konusunda bilgim ve uzmanlığım yok, ancak sanırım o gece ülkenin en önde gelenleri, ustaya saygı babında oradaydı ve hepsi teker teker sahne aldı.Müthiş bir geceydi.
2011'de hayatıma bir de Tarçın girdi. Çok yaramaz, çok tatlı, parkelerimle aynı renkte. Sabah yılbaşı ağacımda az süs olduğu dikkatimi çekti. 'Biraz alayım, çok zayıf kalmış' diyordum, baktım kanepenin altından parıltılar geliyor. 10'un üzerinde top, süs kanepenin altındaymış meğer. Ara ara ağaca tırmanmaya çalışıyor, ancak devirmediği için oynamasına izin veriyordum. Şimdi evin her yerinden ağacın süsleri çıkıyor. Ayaklarımla oynamadığı zamanlar, en büyük eğlencesi onlar.
Tarçın olur da, mandalina kolonyası olmaz mı? Kedili evlere çok güzel bir hediye, tavsiye ederim.Baktınız çok üstünüze geldi, ya da yemek yerken masaya fırladı; açıyorsunuz kolonyayı, evin en uç köşesine kaçıyor. Evin Bodrum mandalinaları gibi kokması da cabası.
Bu yıl enler listeme bunlar girdi. 2012'nin sürprizlerle, güzelliklerle, bol hediyelerle dolu olmasını diliyorum. Hepimiz için.
2011'in En Güzel Hediyeleri
Reviewed by Arzu Pınar
on
Aralık 28, 2011
Rating:
3 yorum
ABD maceralarini zevkle okumustum. Tarcin'in varligina cok sevindim. Umarim harika bir yıl gelir, saglikla, huzurla.... iyi yillar Arzucum...
Sen de benim icin hem 2011 hem de geri kalan omrumun guzel hediyelerinden birisin Arzu cum :). insallah 2012 de de beraber oluruz, kahvaltilar, barlar, landmark lar yapariz beraber :)
insallah gulcum :) hatta imajinasyonumuzun bile disinda bizi cok mutlu edecek seyler de yapalim. neler olabilecegi konusunda fikrim yok.
tesekkur ederim :) sana da oyle olsun.agaclar hayatindan eksik olmasin.
Yorum Gönder