''A la Turca" Liderlik
Dünyada lider profili son yıllarda büyük bir değişime uğradı. Hatta biraz kadınsı nitelikler kazandığı bile söylenebilir. IBM'in yaptırdığı liderlik araştırması sonuçları, Harvard Business Review, McKinsey gibi kaynaklara göre, günümüzün global liderinin insani değerleri eskisine göre daha kuvvetli.İnsanlarla bağ kurabilen, anlayışlı, güven oluşturan, ''ben'' yerine ''biz'' diyen, otantik bir profille tasvir ediliyor. Eskinin karizmatik, dediğim dedik, baba erkil yönetici profili hızla kayboluyor. Bu değişim sadece iş dünyasında değil, siyasette de kendisini gösteriyor. Eskinin Bush'ları yerini Obama'ya bıraktı. Siyaset bilimciler aradaki farkları veya benzerlikleri daha doğru analiz edebilirler, ancak dışarıya verilen izlenim açısından yaklaşıldığında, dünyadaki diğer liderlerdeki ortak eğilimlere de bakıldığında, erkek hegomanyası temsilcilerinden Berlusconi'lerin devrinin kapanmakta olduğunun sinyalleri görülüyor.
Bu Avrupa, Amerika vb.'da böyle, peki ya Türkiye'de?
Orta yaş ve üstünde olanlar hatırlarlar. Bizde Genel Müdür denildiğinde, akla ilk olarak Hulusi Kentmen gelirdi. Ne de olsa, Türk filmlerinde, zengin fabrikatörü genellikle o canlandırırdı. Sert, çatık kaşlı, dediğim dedik.Ancak aynı zamanda otoritesini babacanlıkla da birleştiren. Biraz gösterişi seven, (villasında, saten sabahlığıyla puro tüttürürken az izlemedik onu) ancak çocuklarının züppeliklerine göz yummayan.
Zamanla bu profil, pek yumuşamadı. Toplumumuzda otorite figürlerinden hep ezici görünmeleri beklendi. Ekonomimiz gelişip, şirketlerimiz yurt dışına açılmaya başlamış, global bazda yöneticiler yetiştirdiğimiz bugünlere geldiğimizde, bizim için ideal lider profilini merak ettim. Ne de olsa Hulusi Kentmen'lerle büyümüştük. Okullarda aldığımız eğitim yaratıcılığımızı teşvik amaçlı değil, itaat odaklıydı. Bizim için otorite hala eril, hala çatık kaşlı, hala dediğim dedikti.
Ancak dünya değişiyor, özellikle kaynakların azalmasıyla sürdürülebilirlik en önemli konulardan birisi haline geliyor.Bilgi paylaşımı inanılmaz bir hızda.Yeni nesil bağımsız ve bireysel, yaşamlarında anlam, çeşitlilik ve eğlence istiyor. Y kuşağının dilini çözebilecek, onlara ilham aşılayacak ve çalıştırmayı başaracak, aynı zamanda da sosyal değerlere sahip liderler başa geçebilirler artık.
Bu ikilemi kendi içimizde nasıl çözebileceğiz? Otoriter yönetime alışmış ve bunu talep eden bir toplum, diğer yanda yeni bir çağ ve o çağın temsilcisi gençler...
Bir toplumun DNA'sını ekranlarda görebiliriz. İzledikleri filmler, diziler, güldükleri şeyler, beğendikleri, örnek aldıkları figürlere bakarak.
Hulusi Kentmen'in canlandırdığı patron profili, artık başka bir çağa ait, karikatürleşmiş. Bize hitap etmiyor.
Ekranlara baktığımızda, günümüzdeki lider profilimizin de bu yüzyıldan olmadığını söyleyebiliriz.Hep birlikte Muhteşem Süleyman'ı izliyoruz. Mutlak otoriteyi.
Takip ettiğimiz diğer karakterler de ondan pek geri kalmıyorlar. Bilinçaltımıza liderlikle ilgili atılan kodlar; düşünceli, anlayışlı, söz hakkı tanıyan, dinleyen bir profille ilgili değil.
Özetle toplumda bir kıpırdanma başladı, ancak dünyayla aynı seviyede değiliz. Güçlü, otoriter kişiler tarafından yönetilmek istiyoruz ve bu talebimiz karşılanmakta. İkilem devam edecek ve kolaylıkla çözülmeyecek gibi görünüyor.Asya'yla Avrupa'yı birleştirdiğimiz gibi geçmişle gelecek arasında bir bağ kurmayı başaramazsak eğer.
Bu Avrupa, Amerika vb.'da böyle, peki ya Türkiye'de?
Orta yaş ve üstünde olanlar hatırlarlar. Bizde Genel Müdür denildiğinde, akla ilk olarak Hulusi Kentmen gelirdi. Ne de olsa, Türk filmlerinde, zengin fabrikatörü genellikle o canlandırırdı. Sert, çatık kaşlı, dediğim dedik.Ancak aynı zamanda otoritesini babacanlıkla da birleştiren. Biraz gösterişi seven, (villasında, saten sabahlığıyla puro tüttürürken az izlemedik onu) ancak çocuklarının züppeliklerine göz yummayan.
Zamanla bu profil, pek yumuşamadı. Toplumumuzda otorite figürlerinden hep ezici görünmeleri beklendi. Ekonomimiz gelişip, şirketlerimiz yurt dışına açılmaya başlamış, global bazda yöneticiler yetiştirdiğimiz bugünlere geldiğimizde, bizim için ideal lider profilini merak ettim. Ne de olsa Hulusi Kentmen'lerle büyümüştük. Okullarda aldığımız eğitim yaratıcılığımızı teşvik amaçlı değil, itaat odaklıydı. Bizim için otorite hala eril, hala çatık kaşlı, hala dediğim dedikti.
Ancak dünya değişiyor, özellikle kaynakların azalmasıyla sürdürülebilirlik en önemli konulardan birisi haline geliyor.Bilgi paylaşımı inanılmaz bir hızda.Yeni nesil bağımsız ve bireysel, yaşamlarında anlam, çeşitlilik ve eğlence istiyor. Y kuşağının dilini çözebilecek, onlara ilham aşılayacak ve çalıştırmayı başaracak, aynı zamanda da sosyal değerlere sahip liderler başa geçebilirler artık.
Bu ikilemi kendi içimizde nasıl çözebileceğiz? Otoriter yönetime alışmış ve bunu talep eden bir toplum, diğer yanda yeni bir çağ ve o çağın temsilcisi gençler...
Bir toplumun DNA'sını ekranlarda görebiliriz. İzledikleri filmler, diziler, güldükleri şeyler, beğendikleri, örnek aldıkları figürlere bakarak.
Hulusi Kentmen'in canlandırdığı patron profili, artık başka bir çağa ait, karikatürleşmiş. Bize hitap etmiyor.
Ekranlara baktığımızda, günümüzdeki lider profilimizin de bu yüzyıldan olmadığını söyleyebiliriz.Hep birlikte Muhteşem Süleyman'ı izliyoruz. Mutlak otoriteyi.
Takip ettiğimiz diğer karakterler de ondan pek geri kalmıyorlar. Bilinçaltımıza liderlikle ilgili atılan kodlar; düşünceli, anlayışlı, söz hakkı tanıyan, dinleyen bir profille ilgili değil.
Özetle toplumda bir kıpırdanma başladı, ancak dünyayla aynı seviyede değiliz. Güçlü, otoriter kişiler tarafından yönetilmek istiyoruz ve bu talebimiz karşılanmakta. İkilem devam edecek ve kolaylıkla çözülmeyecek gibi görünüyor.Asya'yla Avrupa'yı birleştirdiğimiz gibi geçmişle gelecek arasında bir bağ kurmayı başaramazsak eğer.
''A la Turca" Liderlik
Reviewed by Arzu Pınar
on
Haziran 25, 2013
Rating:
3 yorum
harikasın gene
"Bilinçaltımıza liderlikle ilgili atılan kodlar; düşünceli, anlayışlı, söz hakkı tanıyan, dinleyen bir profille ilgili değil.
Özetle toplumda bir kıpırdanma başladı, ancak dünyayla aynı seviyede değiliz. Güçlü, otoriter kişiler tarafından yönetilmek istiyoruz ve bu talebimiz karşılanmakta. İkilem devam edecek ve kolaylıkla çözülmeyecek gibi görünüyor.Asya'yla Avrupa'yı birleştirdiğimiz gibi geçmişle gelecek arasında bir bağ kurmayı başaramazsak eğer. "
:) tesekkurler.
Yorum Gönder