Paylaşan Yeni Dünya
Bugün, Coursera'daki eğitimim başladı. Virginia Üniversitesi'nden bir Profesör'ün 5 hafta sürecek ''Toplum İçin Yeni İş Modelleri' isimli online eğitiminin ilk dersine katıldım. 17'sinde de Stanford Üniversitesi'nin, 10 haftalık ''Organizasyon Analizi'' programı başlıyor. Buraya kadar yazdıklarımın bir haber değeri yok, biliyorum. Bizim gibi beyaz yakalılar için bilgi önemli ve Internet'in de bu kadar gelişmesiyle, oturduğumuz yerden dünyanın dört bir yanındaki eğitimleri takip edebiliyoruz. (Tabi İngilizce biliyorsak.) Benim asıl etkilendiğim nokta, artık bu inanılmaz değerdeki paylaşımlara ücretsiz de ulaşabiliyor olmamız. Harvard, Berkley, Stanford gibi okullardan hocaların bazı sunumlarına, sertifika programlarına Internet üzerinden, ücretsiz olarak ulaşılabiliyor.Sadece iş değil, kültür, bilim gibi hangi alanla ilgileneniyorsanız ve bilgi aşığıysanız, paranız olsun ya da olmasın eğitimlere katılabilirsiniz.Open Culture da bunun için önemli bir adres.
Bu günümün bir parçasıydı. Sabah saatlerinde ise, bankalarda benim hesabıma yatan paralardan neden ücret kesilmiş olduğuna bozulmakla meşguldüm. Banka adım attığımız her ilçede adımıza hesap açıp, ilk harekette hesap işletim ücretlerini kesiyor, sadece bu değil her şeyden ücret alıyor. Birinin hesabına para yatırdığınızda, %10'unu bankaya ödemek zorundasınız.ATM'den daha az ödeyebileceğinizi, yarım saat bekledikten sonra öğrenebiliyorsunuz. Zaman ayırıp, hesapları sıkı takip edip, sürekli itiraz etmek zorundasınız. Sanırım çoğu insan bu süreçten usanıp, bankalara fazladan milyarlar kazandırıyor.
Dünyada bir yandan paylaşım ekonomisi yayılıp, güçlenirken; bir kesimin ''ne kadar alabilirsek kardır'' yaklaşımına devam etmesini doğru bulmuyorum. Bankaların tüketiciyi ne kadar düşündükleri ve şube masraflarından dolayı böyle davranmak zorunda olduklarına dair güzel, uzun açıklamaları var, biliyorum. Bana bir kaç kere gönderdiler. Ancak dünya değişiyor. Hızlı davranan tüketicinin gönlünü kazanacak.
Dünyanın en pahalı üniversiteleri bile kapılarını hafifçe de olsa araladıklarına göre, diğer sektörler de bundan ders alabilirler değil mi?
Bu günümün bir parçasıydı. Sabah saatlerinde ise, bankalarda benim hesabıma yatan paralardan neden ücret kesilmiş olduğuna bozulmakla meşguldüm. Banka adım attığımız her ilçede adımıza hesap açıp, ilk harekette hesap işletim ücretlerini kesiyor, sadece bu değil her şeyden ücret alıyor. Birinin hesabına para yatırdığınızda, %10'unu bankaya ödemek zorundasınız.ATM'den daha az ödeyebileceğinizi, yarım saat bekledikten sonra öğrenebiliyorsunuz. Zaman ayırıp, hesapları sıkı takip edip, sürekli itiraz etmek zorundasınız. Sanırım çoğu insan bu süreçten usanıp, bankalara fazladan milyarlar kazandırıyor.
Dünyada bir yandan paylaşım ekonomisi yayılıp, güçlenirken; bir kesimin ''ne kadar alabilirsek kardır'' yaklaşımına devam etmesini doğru bulmuyorum. Bankaların tüketiciyi ne kadar düşündükleri ve şube masraflarından dolayı böyle davranmak zorunda olduklarına dair güzel, uzun açıklamaları var, biliyorum. Bana bir kaç kere gönderdiler. Ancak dünya değişiyor. Hızlı davranan tüketicinin gönlünü kazanacak.
Dünyanın en pahalı üniversiteleri bile kapılarını hafifçe de olsa araladıklarına göre, diğer sektörler de bundan ders alabilirler değil mi?
Paylaşan Yeni Dünya
Reviewed by Arzu Pınar
on
Eylül 02, 2013
Rating:
Hiç yorum yok
Yorum Gönder