İstanbul Seni Özleyecek Prof. Stefano D'Anna
Tanrılar Okulu kitabının, oluş sürecimde önemli bir etkisi var. Annemi yeni kaybetmiştim ve hem bunalım, hem de ciddi bir arayış içindeydim. Annem hayatımın merkezindeydi ve o dönemde Alzheimer olan babamın da desteğini alamadan, kendimi tek başına bir yaşamın ortasında bulmuştum. Neyse ki kitaplar vardı.
Prof.Stefano D'anna'nın yazdığı Tanrılar Okulu böyle bir ruh halindeyken hayatıma girdi. Dünya senin aynandır, karşılaştığın herkes seni sana gösterir, düşmanını sev çünkü o seni güçlendirir, düşün kadar ileriye gidebilirsin gibi görüşlerle doluydu kitap. Bir yakınımızın ölümü bile, aslında kendi bütünlüğümüzü sağlayamadığımızı gösteriyor, başımıza gelen her kayıp için kendimize dönüp, hangi parçamızın şifaya ihtiyacı olduğunu görmemiz gerekiyordu. Ben de o dönemler ailemden birisi ölmüş, diğeri de yavaş yavaş hafızasını kaybederken, kendimi o hale nasıl getirdiğimi anlamaya çalışıyordum.
Çalıştığım işyeri, annemi kaybettiğimde destek oldu. Hüzün bulutu içinde dolaşmama, uzak ve soğuk durmama aldırmadı. İş verdi, sorumluluk verdi, güzel işler yapabilmem için bana alan yarattı. Bir süre sonra yönetim değişti ve babamı kaybettiğimde aynı destek yanımda değildi. Zıtlıkları deneyimleyerek, neyin doğru, kimin değerli olduğunu anladım. Bir süre sonra aramızdaki tüm ilişki koptu zaten.
Ancak daha öncesinde tüm felaketlerin arasında, hayatımdaki mucizelerin de kaynağı olmuştu aynı işyeri.Bunlardan birisi Stefano D'anna'yla tanışmaktı. Hem de öyle herhangi bir eğitim veya seminerine katılmakla da sınırlı kalmamıştı tanışmamız. İşyeri beni Pre-MBA isimli bir eğitime yazdırmıştı. Eğitmenlerden birisi de Stefano D'anna'ydı. Düş ve ölümsüzlük öğretisine sınıf pek katılmamış, hatta hocayı hafif çatlak bulmuştu. Benim ve bu konuları işyerinde konuşabildiğim bir kaç kişiden birisi olan arkadaşım dışında. İkimizin sorularıyla, eğitim de güzel geçmiş, Stefano D'anna'yla beraber bir öğle yemeği yemiş, bol bol konuşmuştuk. Kitabını imzalamıştı benim için ve ben de annemi kaybettiğimde yazdıklarının bana çok faydasının dokunduğunu söylediğimde gözleri dolmuştu.
Sonraki yıllar, çeşitli seminerlerde, bazen Ortaköy House Cafe'de karşılaşmıştık. İstanbul'a çok sık gelip, gitti. Sanırım buraları sevdi.
Zamansızlıktan bahsederdi Stefano D'anna. Zamanın ötesine geçemedim, ama zamana izin verirseniz, yaraları iyileştiriyor. Bende de öyle oldu. Artık kendi işimi yapıyorum. Girişimcilik de ayrı macera. Türlü kazık yiyor, beklediğiniz destekleri alamıyor ve tek başına ayakta durmayı, güçlenmeyi, kendinize güvenmeyi öğreniyorsunuz. Yaşamayanın bilemeyeceği kadar zorlu olduğunu söyleyebilirim, ancak başedebileceğimi düşünüyorum.
Oluş yolculuğumda, bana en çok faydası dokunanlardan birisi oldu Stefano D'anna. Zaman zaman şüphelenmedim değil. Bütünlükten bahseden birisi bir kitabın telif hakkından dolayı kardeşiyle davalık olmuş, kurdukları üniversiteye yazılan bir arkadaşım da eğitimden memnun kalmamıştı. Kimse mükemmel değil, öğretmenlerden de bunu bekleyemeyiz. Hata yapabilirler, samimiyetlerini kaybetmesinler yeter.Samimiyet büyük cesaret gerektirir. Risk almayı, kendini olduğun gibi göstermeyi, seçimlerinin arkasında durmayı, doğruları söylemeyi.
Onu kaybetmek üzücü. Geriye yazdığı satırlar, seminerlerinden videolar ve bizler kaldık. Analitik zekanın hakim olduğu, iş dünyasının karşısına dikilip, zamansızlıktan, korkusuzluktan, bütünlükten, ölümsüzlükten bahsederek; büyük bir hizmette bulundu. İnsanlığa katkısı olan herkes ölümsüzdür. Sözleriyle, düşünceleriyle yaşamaya devam eder.
Güzel bir düş düşledi. Düşlerimize ilham oldu. Yolu açık olsun.
Prof.Stefano D'anna'nın yazdığı Tanrılar Okulu böyle bir ruh halindeyken hayatıma girdi. Dünya senin aynandır, karşılaştığın herkes seni sana gösterir, düşmanını sev çünkü o seni güçlendirir, düşün kadar ileriye gidebilirsin gibi görüşlerle doluydu kitap. Bir yakınımızın ölümü bile, aslında kendi bütünlüğümüzü sağlayamadığımızı gösteriyor, başımıza gelen her kayıp için kendimize dönüp, hangi parçamızın şifaya ihtiyacı olduğunu görmemiz gerekiyordu. Ben de o dönemler ailemden birisi ölmüş, diğeri de yavaş yavaş hafızasını kaybederken, kendimi o hale nasıl getirdiğimi anlamaya çalışıyordum.
Çalıştığım işyeri, annemi kaybettiğimde destek oldu. Hüzün bulutu içinde dolaşmama, uzak ve soğuk durmama aldırmadı. İş verdi, sorumluluk verdi, güzel işler yapabilmem için bana alan yarattı. Bir süre sonra yönetim değişti ve babamı kaybettiğimde aynı destek yanımda değildi. Zıtlıkları deneyimleyerek, neyin doğru, kimin değerli olduğunu anladım. Bir süre sonra aramızdaki tüm ilişki koptu zaten.
Ancak daha öncesinde tüm felaketlerin arasında, hayatımdaki mucizelerin de kaynağı olmuştu aynı işyeri.Bunlardan birisi Stefano D'anna'yla tanışmaktı. Hem de öyle herhangi bir eğitim veya seminerine katılmakla da sınırlı kalmamıştı tanışmamız. İşyeri beni Pre-MBA isimli bir eğitime yazdırmıştı. Eğitmenlerden birisi de Stefano D'anna'ydı. Düş ve ölümsüzlük öğretisine sınıf pek katılmamış, hatta hocayı hafif çatlak bulmuştu. Benim ve bu konuları işyerinde konuşabildiğim bir kaç kişiden birisi olan arkadaşım dışında. İkimizin sorularıyla, eğitim de güzel geçmiş, Stefano D'anna'yla beraber bir öğle yemeği yemiş, bol bol konuşmuştuk. Kitabını imzalamıştı benim için ve ben de annemi kaybettiğimde yazdıklarının bana çok faydasının dokunduğunu söylediğimde gözleri dolmuştu.
Sonraki yıllar, çeşitli seminerlerde, bazen Ortaköy House Cafe'de karşılaşmıştık. İstanbul'a çok sık gelip, gitti. Sanırım buraları sevdi.
Zamansızlıktan bahsederdi Stefano D'anna. Zamanın ötesine geçemedim, ama zamana izin verirseniz, yaraları iyileştiriyor. Bende de öyle oldu. Artık kendi işimi yapıyorum. Girişimcilik de ayrı macera. Türlü kazık yiyor, beklediğiniz destekleri alamıyor ve tek başına ayakta durmayı, güçlenmeyi, kendinize güvenmeyi öğreniyorsunuz. Yaşamayanın bilemeyeceği kadar zorlu olduğunu söyleyebilirim, ancak başedebileceğimi düşünüyorum.
Oluş yolculuğumda, bana en çok faydası dokunanlardan birisi oldu Stefano D'anna. Zaman zaman şüphelenmedim değil. Bütünlükten bahseden birisi bir kitabın telif hakkından dolayı kardeşiyle davalık olmuş, kurdukları üniversiteye yazılan bir arkadaşım da eğitimden memnun kalmamıştı. Kimse mükemmel değil, öğretmenlerden de bunu bekleyemeyiz. Hata yapabilirler, samimiyetlerini kaybetmesinler yeter.Samimiyet büyük cesaret gerektirir. Risk almayı, kendini olduğun gibi göstermeyi, seçimlerinin arkasında durmayı, doğruları söylemeyi.
Onu kaybetmek üzücü. Geriye yazdığı satırlar, seminerlerinden videolar ve bizler kaldık. Analitik zekanın hakim olduğu, iş dünyasının karşısına dikilip, zamansızlıktan, korkusuzluktan, bütünlükten, ölümsüzlükten bahsederek; büyük bir hizmette bulundu. İnsanlığa katkısı olan herkes ölümsüzdür. Sözleriyle, düşünceleriyle yaşamaya devam eder.
Güzel bir düş düşledi. Düşlerimize ilham oldu. Yolu açık olsun.
İstanbul Seni Özleyecek Prof. Stefano D'Anna
Reviewed by Arzu Pınar
on
Eylül 13, 2014
Rating:
5 yorum
Kesinlikle özel bir insandı. Görünenin ötesindeki görünmeyeni görenlerden. Bende tanışabilmiş olmayı dilerdim.
Sık sık hatırlıyorum ben de.
İnsanların hayatlarına dokunmak, hele düşlemeyi deli saçması gibi görenlerin karşısında durup her şeyin kaynağının düş olduğunu söylemek kolay iş değil... Başardı ve hep şükranla anılıyor. Ne mutlu ona...
Allah rahmet eylesin. Dün vefatının birinci yılı oldu.
Kitabı her okuduğum da algım yenileniyor ama çok çalışmak lazım çok ,tanışmış olmanız ne güzel istanbul da bir okul kurulacaktı kurulduğu acaba ?
Yorum Gönder