Direktörüme Teşekkürler
En uzun süre çalıştığım, hem mesleğimin inceliklerini öğrendiğim, hem de bir lider olarak yetiştirildiğim işyerine beni işe alan Direktörümün emekliliğine özel düzenlenen geceye katıldım bu akşam. Hayatımda önemli bir yeri var, çünkü onunla iş görüşmesi yaptığım dönemlerdeki toyluğum düşünülürse, kolay kolay kimsenin beni işe almayacağını düşünüyorum. Sonrasında ekibinde tutması da, aslında onun farklılıkları yönetme becerisine bağlı oldu diyebilirim. Yaşça büyük olsam da, Y neslini anlamam da hiç zor olmamıştı. Çünkü aynı onlar gibi hissediyorum. Biraz dışarıda, biraz hayalperest, yerinde duramayan, otoriteyle baş edemeyen. Böyle bir profili kapı dışarı etmek kolay ve insanlar neden uğraşsın, neden işin kolayına kaçmasın? Ben şanslıydım ki grubun en büyük değerlerinden birisi olarak gördüğüm, hiç bir zaman benden desteğini esirgememiş Başkanımız Serdar Bey de, Direktörüm Yüksel Bey de biraz değişiklerdi.Zorluyorlar, azla yetinmiyorlar; ancak inanıyor, kendinizi gerçekleştirmeniz için alan yaratıyor, yetki veriyor, karar almanıza izin veriyorlardı. Yüksel Bey ''insan en iyi hatalarından öğrenir'' derdi. Bunu diyebilen yönetici sayısının ülkemizde o kadar az olduğunu ancak zamanla anlayabildim. Bu profildeki liderlerle ben de altı yıl aynı şirkette kalmayı başarabildim. Geceli gündüzlü, hafta sonlu çalıştığımız (nasıl bir tempo olduğunu ancak yaşayan bilir), pazar payını %70'lerden 83'e çıkardığımız, sürekli başardığımız altı yıl.
Harika işler yaptığımıza inanıyordum. Milli Takım sponsorlara yeni yeni kapı aralıyor (bilin bakalım kim ikna etmişti), NBA ilk kez ülkeye geliyor (sponsorduk), festivallere öncülük ediliyor, sporda coşuluyor, Türkiye'de ilkleri hayata geçiriyorduk. Bu günlerin arkasında, o kapağın altındaki başarıyı sağlayanın liderlik olduğunu düşünüyorum. Ancak neden herkes lider olamıyordu? Neden herkes onların gördüğünü göremiyor, sınırları zorlamıyor, idare etmekle yetiniyordu ki? (Kendimin de neden herkesle anlaşamadığımı, uyum göstermekte zorlandığımı merak ediyordum aslında.)
Bu liderlik meselesi kafamı öylesine kurcalamaya başlamıştı ki, işe bir yıl ara verip; New York Üniversitesi'nin sertifika programına yazıldım.Dönem ödevimizde bir lideri ele alıp, değerlendirmemiz istenmişti. Ben de Yüksel Bey'i seçtim. (Yönetim stili, tarzı artık üniversitenin kayıtlarında. Bu arada kendimizi hiç küçümsemeyelim, Türkler yönetim, özellikle de ilişkiler konusunda yurt dışında örnek gösteriliyor.) Onu farklı kılan neydi? Ekibinden böylesine bir verimi nasıl alıyordu? Vizyonunu nasıl geliştirmişti?O dönemler Rusya operasyonlarının başına geçmişti ve en yüksek satış rakamlarına ulaşmakla meşguldu. Ama yoğun iş temposuna rağmen Rusya-Amerika arasında sorularımı yanıtlamış, aradan yıllar da geçse, neye ihtiyacım olduğunu sanki telepatik olarak sezip, bana iletmişti. Liderlerin sezgi becerilerine de, zaman yönetimlerine de her zaman hayran olmuşumdur. Kimileri hep meşguldur; kimileriyse orada, ulaşılabilirlerdir. Liderler hakimdirler zamana ve mekana. O hakimiyet hissi güven verir insana.Belirsizliğin, değişen şartların ortasında; sesinizin duyulacağını, bir kol mesafesi uzakta olduklarını bilmek güç verir.
Şimdi yoluma girişimci olarak devam ediyorum. Liderlikle ilgili araştırmalarım sürüyor, bir yandan da onlara birebir danışmanlık ve koçluk veriyorum. Güçlenen rakipler, artan vergiler, daralan pazarlar, ne olursa olsun; hiç birinin dış şartlara bağlı olmadığına, liderlikle, inanan ekipler ve vizyonla yönlendirilebileceğine inanmaya başladım. Nerede başarısızlık varsa, lidere dönüp, bakılmalı. Kolaya kaçılması, sistem kurulmaması, insana yatırım yapılmaması, ayrık otlarının mucizeler yaratmalarına izin verilmemesi, emeğin değerinin bilinmemesinde aranmalı nedenler.
Satışlar, hedefler birlikte yaratımın; ekiplerin ortak düşlerinin sonucudur. Liderler güçlü ve gerçekseler; iş sonuçlarında da bunu görürsünüz. Diğerlerininse hep birer bahaneleri bulunur. Gerçek liderlerle hayatınızın çakışması çok büyük şanstır çünkü yetişmeleri çok zorlu ve uzun bir zaman alır. Nadirlerdir. Onları kaybetmekse, şirketler için nasıl temelli kaybederime eşittir.
Direktörümün önünde emeklilikle birlikte yeni bir dönem başlıyor. Yola nasıl devam edeceğini bilmiyorum. Ancak lider olarak, bana yön gösterdiği için minnettarım. Okuluna da gitsem, liderliğin ne hocalardan, ne kitaplardan öğrenilebildiğine inanmıyorum. Eğitim farkındalığı artırmak açısından faydalı. Üzüm üzüme baka baka kararır atasözüyse liderlik gelişimini birebir aktarıyor. Beraber çalışarak, gözlemleyerek; kendinizi de onlardan birisine dönüştürme şansını yakalayabiliyorsunuz. (İş bulmak ve şartlar ne kadar zor olursa olsun; liderlik becerilerini geliştirmemiş yöneticilerin yanındaysa beş dakika bile kaybedilmemesi gerektiği kanaatine vardım. Kusuruma bakmasınlar.Geleceğinizi kaybetmeye değmez.)
Ben şanslılardandım. Teşekkür ederim.
* Fotoğraf One Love hatırası.
Harika işler yaptığımıza inanıyordum. Milli Takım sponsorlara yeni yeni kapı aralıyor (bilin bakalım kim ikna etmişti), NBA ilk kez ülkeye geliyor (sponsorduk), festivallere öncülük ediliyor, sporda coşuluyor, Türkiye'de ilkleri hayata geçiriyorduk. Bu günlerin arkasında, o kapağın altındaki başarıyı sağlayanın liderlik olduğunu düşünüyorum. Ancak neden herkes lider olamıyordu? Neden herkes onların gördüğünü göremiyor, sınırları zorlamıyor, idare etmekle yetiniyordu ki? (Kendimin de neden herkesle anlaşamadığımı, uyum göstermekte zorlandığımı merak ediyordum aslında.)
Bu liderlik meselesi kafamı öylesine kurcalamaya başlamıştı ki, işe bir yıl ara verip; New York Üniversitesi'nin sertifika programına yazıldım.Dönem ödevimizde bir lideri ele alıp, değerlendirmemiz istenmişti. Ben de Yüksel Bey'i seçtim. (Yönetim stili, tarzı artık üniversitenin kayıtlarında. Bu arada kendimizi hiç küçümsemeyelim, Türkler yönetim, özellikle de ilişkiler konusunda yurt dışında örnek gösteriliyor.) Onu farklı kılan neydi? Ekibinden böylesine bir verimi nasıl alıyordu? Vizyonunu nasıl geliştirmişti?O dönemler Rusya operasyonlarının başına geçmişti ve en yüksek satış rakamlarına ulaşmakla meşguldu. Ama yoğun iş temposuna rağmen Rusya-Amerika arasında sorularımı yanıtlamış, aradan yıllar da geçse, neye ihtiyacım olduğunu sanki telepatik olarak sezip, bana iletmişti. Liderlerin sezgi becerilerine de, zaman yönetimlerine de her zaman hayran olmuşumdur. Kimileri hep meşguldur; kimileriyse orada, ulaşılabilirlerdir. Liderler hakimdirler zamana ve mekana. O hakimiyet hissi güven verir insana.Belirsizliğin, değişen şartların ortasında; sesinizin duyulacağını, bir kol mesafesi uzakta olduklarını bilmek güç verir.
Şimdi yoluma girişimci olarak devam ediyorum. Liderlikle ilgili araştırmalarım sürüyor, bir yandan da onlara birebir danışmanlık ve koçluk veriyorum. Güçlenen rakipler, artan vergiler, daralan pazarlar, ne olursa olsun; hiç birinin dış şartlara bağlı olmadığına, liderlikle, inanan ekipler ve vizyonla yönlendirilebileceğine inanmaya başladım. Nerede başarısızlık varsa, lidere dönüp, bakılmalı. Kolaya kaçılması, sistem kurulmaması, insana yatırım yapılmaması, ayrık otlarının mucizeler yaratmalarına izin verilmemesi, emeğin değerinin bilinmemesinde aranmalı nedenler.
Satışlar, hedefler birlikte yaratımın; ekiplerin ortak düşlerinin sonucudur. Liderler güçlü ve gerçekseler; iş sonuçlarında da bunu görürsünüz. Diğerlerininse hep birer bahaneleri bulunur. Gerçek liderlerle hayatınızın çakışması çok büyük şanstır çünkü yetişmeleri çok zorlu ve uzun bir zaman alır. Nadirlerdir. Onları kaybetmekse, şirketler için nasıl temelli kaybederime eşittir.
Direktörümün önünde emeklilikle birlikte yeni bir dönem başlıyor. Yola nasıl devam edeceğini bilmiyorum. Ancak lider olarak, bana yön gösterdiği için minnettarım. Okuluna da gitsem, liderliğin ne hocalardan, ne kitaplardan öğrenilebildiğine inanmıyorum. Eğitim farkındalığı artırmak açısından faydalı. Üzüm üzüme baka baka kararır atasözüyse liderlik gelişimini birebir aktarıyor. Beraber çalışarak, gözlemleyerek; kendinizi de onlardan birisine dönüştürme şansını yakalayabiliyorsunuz. (İş bulmak ve şartlar ne kadar zor olursa olsun; liderlik becerilerini geliştirmemiş yöneticilerin yanındaysa beş dakika bile kaybedilmemesi gerektiği kanaatine vardım. Kusuruma bakmasınlar.Geleceğinizi kaybetmeye değmez.)
Ben şanslılardandım. Teşekkür ederim.
* Fotoğraf One Love hatırası.
Direktörüme Teşekkürler
Reviewed by Arzu Pınar
on
Şubat 19, 2015
Rating:
2 yorum
Şansınız daim olsun
:) Teşekkür ederim. Hepimizin yolları iyilerle kesişsin.
Yorum Gönder