Öğrenmemek sorumluluktan kaçmanın bir numaralı yollarından birisi. İnsan kendini geliştirmedikçe, anlayışını artırmayacak, yüzleşmesi gereken konulara dikkatini yöneltmeyerek, kendisine sunulanla yetinmek durumunda kalacak. Eğer şansı yaver giderse, mutlu ancak değişime kapalı, durağan bir hayat sürdürecek. Eğer yaşam ona sert yüzünü gösterirse, bu sefer şartların kurbanı olacak, sorumluluğu başkalarına yükleyerek, kendi bireyselliğine sahip çıkmayacak. Ancak insan bu iki kaderin de ötesine geçebilir, geçmelidir. Çünkü bu kapasiteye sahiptir. Her ne kadar içine doğduğu çevre ve aile, alabileceği eğitimin kalitesi herkes için eşit olmasa da; merak, gayret ve umutla insan koşulların sınırlandırmasından kurtulabilir. Ancak kimisini durağanlığa veya maddi ödüllerle yetinmeye, kimisini ise araştırmaya sevk eden motivasyonları, zeka ve kişilikleri de göz ardı edemeyiz. Doğasından gelen eğilimler, seçimlerini ve sorumluluk kapasitesini belirliyorsa; bu durum kaderin varlığını, herşeyin en baştan yazılmış olduğunu da akla getiriyor. Yine de gerçek insan, hayatını ne kadere, ne de diğerlerine bağlayacak; sorumluluğunu tek başına üstelenerek, bilgisini, düşünme ve anlama kapasitesini geliştirecektir. Korksa da, yalnız da kalsa ilerlemeyi seçecektir. Bu insanlar koşulların üstüne çıkabilir, kendilerini olduğu gibi çevrelerini de geliştirebilir ve aydınlatabilirler.
Hiç yorum yok
Yorum Gönder