DİJİTAL ÇAĞDA GÖRGÜ KURALLARININ KAYBOLDUĞUNU MU SANDINIZ?
Japonya’nın en büyük kılıç ustalarından kabul edilen Miyamoto Musashi’nin yazdığı Beş Çember Kitabı günümüzde de stratejiyi öğrenmek isteyenler için bir rehber niteliği taşıyor. Miyamoto Musashi 1600’lü yıllarda yaşamış bir Samuray. Dövüş sanatlarındaki üstünlüğü kuşkusuz alanında çok iyi olmasıyla beraber, rakiplerini şaşırtması, dengelerini sarsması ve kurduğu doğru stratejiyle mümkün oldu. Bu strateji ustası katıldığı savaşlardan ve 60’ın üzerinde düellodan sağ çıkmayı başardı. İlk düellolarından ikisine geç kalmış olduğu da bugüne ulaşan bilgiler arasında. Bu taktik rakiplerin egosuna dokunup, onları aşağılayarak, sinirlendirmiş ve Musashi’nin karşılaşmaya bir sıfır üstün başlamasını sağlamıştı. Türkiye’de yöneticilerinin Beş Çember kitabında yazanların ne kadarını alabildiklerini bilmiyorum ancak bu geç kalma taktiğini gündelik hayatlarına kolaylıkla adapte ettikleri açıkça görülebiliyor. İş görüşmesine gelen adaylar, stresle nasıl baş ettiklerini gözlemlemek amacıyla özellikle bekletiliyor. Tedarikçilerle randevu saatlerine sadık kalınmıyor. Bekletme kimin üstün olduğunu göstermek adına kullanılan bir silah haline gelmiş durumda. Sonuçta özellikle de büyük şehirlerde yaşıyorsanız, trafik güzel bir bahane olarak gösterilebiliyor. Uzayan toplantılar, son anda çıkagelen çok önemli konuklar, özetle sizin dışınızda her şeyin ve herkesin daha önemli olduğu ve yerinizi bilmeniz gerektiği mesajını iletebiliyor.
Sadece bekletmek değil, gönderilen e-postaları yanıtlamamak, randevu vermemek, asistanlar aracılığıyla ulaşılamaz olmak gibi daha nice sessiz mesaj bulunuyor. İş dünyasını bir arena olarak gören ve sürekli meşgul, çok önemli, makam ve mevki sahibi bu yöneticilerin atladıkları çok önemli bir husus var. Dijital çağdayız ve artık kurallar değişti. Miyamoto Musashi bugün yaşasaydı, kılıcıyla yüzlerce yaşama son vermek zorunda kalmayacak belki de zeka, farkındalık ve disiplinini markaları zirveye taşımak için kullanıyor olacaktı. Bugünün kurallarıyla oynayacak, farklı stratejiler geliştirecek, rakiplerini yine şaşırtacak ancak ilişkilerini de ustalıkla yönetecekti. Çünkü günümüzün savaşçıları, ilişki ağlarının gücünü bilmek, diplomasiden faydalanmak ve çağın ruhunu doğru yakalamak zorunda. Eğer en üste ulaşmak, yükselmek, en iyiler arasına katılmak istiyorlarsa. Yoksa diğerlerinin izin verdiği alanlarda, onların kurallarına uydukları ve fayda yarattıkları sürece devam edebilirler.
Bir zamanlar şeker ve gıdaydı zenginliğin göstergesi. Ressamların çizdiği Venüsler balık etlinin de ötesinde, tombul, dolgun hatlara sahip kadınlardı. Hiç bir zaman dal gibileri resmetmiyorlardı, çünkü resimleri çoğunluğun ulaşamadığı bir sınıfın, zenginliğin, lüksün, gücün tuallere dolayısıyla hayallere yansıması olmalıydı. O zamanlar zor ulaşılan şeker olduğundan, kilolar üst sınıfta olmanın nişanı gibiydi. Bugün kilo aldıran, fast food ucuz; sağlıklı ve organik gıdalarsa pahalı. Zayıf olmak cool, şişman olmak değil. Diğer bir ölçüt de zaman. Dikkatinizi çektiyse çalışan kesim çok yoğun ve meşgul. Sabahın köründe kalkıyor, işe gidiyor. Ard arda toplantılar, kesilmek bilmeyen telefonlar, bir işe yarayıp yaramadığından emin olunamayan raporlarla boğuşan onca insan. Tatiller bir kaç haftaya sığdırılmış, gidip gelmesi ayrı mesele. İşlerin delege edilmesi ve zaman kazanılması yükselmekle doğru orantılı.Zamanın bu kadar kıymetlenmesiyle birlikte; el yapımı, emek ve vakit harcanmış ürünler de moda olmaya başladı. Gelişmiş ülkelerde geç kalmak ve bekletmek statü göstergesi değil, beceriksizlik olarak görülüyor. Yöneticilerden zamanlarını efektif yönetebilmeleri ve başkalarınınkine de saygı göstermeleri bekleniyor.İş-yaşam dengesini sağlayan çalışanların daha iyi performans gösterdiği düşünülüyor. Üst düzey yöneticiler de kendilerine gönderilen her mesajı cevaplayabiliyor, öğrencilere rol model olabilecekleri etkinliklere katılabiliyor, bir alanda sosyal sorumluluk projesinin liderliğini üstleniyor ve buna ciddi zaman ayırabiliyorlar. Hem de yüzlerce ülkeden sorumlu olup, devasa bütçeleri ve binlerce kişilik şirketleri yönettikleri halde.Hiçbir şeye yetişemeyen, telaşlı, aşırı meşgul bir portre çizmiyorlar. Diğer kişileri önemsedikleri, onlara dikkatlerini odaklayabildikleri ve zamanın hakimi oldukları izlenimini yaratıyorlar. Miyamoto Musashi’nin dediği gibi; ”Başkalarını kontrol etmek istiyorsanız, önce kendinizi kontrol edebilmelisiniz.” Günümüzün savaşcıları, işe zamanlarını yönetmekle başlıyorlar.
Gelişmekte olan ülkelere geldiğimizde, çalışanlar çok yoğun olduklarını kanıtlamak amacıyla hummalı bir gösteri halinde. Verimlilik değil, ofislerde geçirilen zaman takip ediliyor. Uzayan mesai saatleri performans göstergesi olarak görülebiliyor.Öncelik sıralamasından da uzak, insanlar sessiz mesajlarla, birbirleriyle güç savaşı halinde. Sosyal medya hayatın tam merkezinde, ancak çoğunluk hedef odaklı ve doğru kullanamıyor.Tüm bunlar arasında atlanan çok önemli bir konu var: Nezaket ve görgü kuralları. Eskiden olduğu gibi, bir kadın geldiğinde oturmakta olan tüm beylerin ayağa kalkması beklenmiyor artık. Zamanla görgü kuralları da dönüştü, ancak günümüzde de tanıştırılmanın, karşılamanın, uğurlamanın usulu var. Davetlere katılmanın veya mazeret bildirmenin, e-posta yazmanın, üstünüzü facebook’ta eklemenin. Dijitalleşmekle birlikte yoğunlaşan, içinde bulunduğumuz mesaj bombardımanı, e-postalarımızı okuyamamanın özrü olarak kabul edilmiyor. Steve Jobs’ın ekibinde de çalışmış; sosyal medya kullanımı ve sunum sihirbazı olarak bilinen, Musashi’nin memleketi Japonya kökenli olan Guy Kawasaki dünyada en çok mesaj alanlardan birisi. Pahalı da olsa sanal asistan kullandığını ve böylelikle spam olanlar dışında hiç bir mesajı cevapsız bırakmadığını belirtiyor. Kawasaki’nin kitaplarını okumanın, Sosyal Davranış ve Görgü Kuralları Eğitimi’ne katılmanın faydasını görebilirsiniz. Zamanınızı idare etmek, kendinizi yönetme becerisi ve bulunduğunuz seviyenin göstergesidir de. Bundan dolayı nezaket, saygı, disiplin ve yönetim becerinizle fark yaratmanız, hala bekleterek güç gösterdiğini sanan onca kişi arasından sıyrılmanız da hiç zor olmaz.
DİJİTAL ÇAĞDA GÖRGÜ KURALLARININ KAYBOLDUĞUNU MU SANDINIZ?
Reviewed by Arzu Pınar
on
Haziran 06, 2017
Rating:
Hiç yorum yok
Yorum Gönder