MAVİ SEVEN ERKEKLER


"Yıldızlı bir gökyüzünü resimlemek için,  kuşkusuz 

siyah bir zeminin üzerine beyaz noktalar koymak yetmiyor.

Vincent van Gogh

Oliver Stone'nun Rusya Devlet Başkanı Putin'le yaptığı röportajı izledim dün akşam. Öyle kısa bir söyleşi değil. Putin'le Röportajlar adı altında, her bölümü, birer saat süren, dizi halinde çekmiş. Linkten 4 bölümünü de, ücretsiz olarak izleyebilirsiniz: Putin'le röportajlar

İlk başta çok ilgimi çekti. Rusya'nın zeki, kurnaz ve içten pazarlıklı Devlet Başkanı'nı, Oscar Ödüllü, Amerikalı bir yönetmenin gözünden izleyebilecektim. Putin'e hayranlığımdan değildi ilgim. Onu tanımak, düşünme biçimini anlamak istememdi nedeni. Sonuçta dünyayı yönlendirenlerden birisiydi. Bir filmi, kitabı veya diziyi beğenince; uyku gibi gereksinimlerimi tamamen geride bırakabiliyorum. Yani sabaha kadar bir dizinin tüm sezonunu izleyebilirim. Putin'le ilgili de öyle olacağını düşündüm ilk başta. 4 bölüm ne ki? Hiç sıkılmadan, ard arda, dört saatte izleyerek, Çarşamba akşamımı da, bir nevi Putin’le geçireceğimi düşünmüştüm. Ancak öyle olmadı. Soruları cevaplamaması, yani eski bir KGB yöneticisi olarak bir şeylerden bahsetmesi, ancak söylediklerinin cevapla veya gerçeklerle bağlantılı olmamasının yanı sıra; kadınlara yönelik bir cümlesi de ilgimin azalmasına yol açtı. Alaycı bir şekilde gülerek; 

''Kadın değilim ki, kötü günlerim olsun'' dedi.  

Oliver Stone da üsteledi: 

''Kadınlar daha mı duygusal oluyor?'' 

Bu sorudan sonra, olağan dönüşlerinden birini daha yaparak, peryodun doğanın kanunu olduğundan ve  erkeklerin de muhtemelen benzer dönemlerden geçtiğinden bahsetti. ''İnsanız biz, bunlar normal'' dedi. ''Ancak asla kontrolü kaybetmemelisiniz'' diyerek, ekledi.

Eski eşi, geçende basına açıklama yaparak; gerçek Putin'in bir kaç yıl önce öldürüldüğünü iddia etmişti. Gördüğümüz bir aktörmüş. Geride bırakılan bir kadının sığındığı savunma mekanizmaları mı, yoksa gerçek olabilir mi diye, her türlü delile açık olarak izledim söyleşileri. Son yıllarda ortaya  çıkan fiziksel bir kaç fark göze çarpıyor. Ancak diğer yandan eşinin psikolojik durumunu da bilmiyoruz. Putin onu terk etti ve kendinden çok daha genç ve güzel bir kadınla beraber son bir kaç yıldır. Putin, görünürde ABD Başkanı Trump'tan çok farklı. Diğer yandan da, Trump'ın başka bir türü gibi. Trump da kendisinden 20 küsür yaş genç bir kadınla beraber. Kadınlarla ilgili sözleri, ara ara Amerikan halkının ve dünyanın tepkisini çekiyor. Putin'in saçı az, zekası fazla olabilir; ancak her ikisinin de kadınlara yaklaşımları benzer.  Yeri geldi mi alay konusu yapabilecek, kadınların karşısındaysa, bilimum pahalı hediyelerle, istediğini alacak tiplere benziyor her ikisi de. Erkek egemenliğinin farklı coğrafyalardaki, iki önderi gibiler. Güçlü mü güçlüler, ancak kolaylıkla karikatürüze edilebilirler. 

Mavi Seven Kadınlar

Siyasette Putin veya Trump; iş dünyasında diğerleri, kadınlara yaklaşımları açısından birbirlerinin karbon kopyası liderlerin arasında kendimizi göstermeye, sesimizi duyurmaya, var olmaya çalışan biz kadınlar... Bize şimdiki düzende sunulan rolleri layıkiyle yerine getirirsek, fazla sorun yok aslında. Nitekim pek çok kadın da bunu tercih ediyor. Ancak bir kısmımız başka seçimlerde bulunmak istiyor. Bu seçimler illa Başkan ya da CEO olmayı içermiyor. Ancak aynı pozisyondaki erkeklerden daha az maaş almanın, çocuk doğurunca işten çıkarılmanın, metroda güvenli bir biçimde yolculuk edememenin tarihin tozlu yapraklarında kaybolmasını gerektiriyor. 

Bir kaç yıl önce, Mavi Seven Kadınlar isimli bir eğitim geliştirdik. Eğitimi, sunucu bir arkadaşımla beraber veriyoruz. ''Kadınların ilerleyememesinin sebepleri için dönüp, kendimize bakalım. Her şeyi başkalarından beklemeyelim. Bizim neler yapabileceğimize odaklanalım'' mesajını veriyoruz eğitimde. Ben dünyada değişen ve gittikçe dişilleşen liderlik trendlerinden bahsediyorum. Arkadaşım da, kadınların profesyonel hayatta, kendilerini nasıl en iyi şekilde sunabileceklerini ve iletişim stillerini geliştirebileceklerini anlatıyor. Yapılan araştırmalar, kadınların beş özelliklerinin, iş hayatında, geride kalmalarında etkili olduklarını gösteriyor: 

- Onaylanma ihtiyacı
- Kriz durumunda, cesur kararlar verememek
- Risk alamamak
- Nesnel bakış açısı ve duygu yönetimini geliştirememek
- Diğer kadınlarla birlik olmamak

Elbette ki, bunlar herkes için geçerli değil. Kadınların %5’i de, özel sektörde, en üst konumlara ulaştı. Kamuda bu oran oldukça azalıyor; %1'e kadar düşüyor. Sonuçta, konu yönetim olduğunda, erkeklerin çok çok gerisindeyiz. Ancak tüm otoriteler, artık kadınların döneminin başladığı konusunda hemfikirler. Kişisel gelişim, hatta spiritüel çevrelerde, bu durum enerjilerle açıklanıyor. Dişil enerjinin bu çağda yeniden dirildiğinden bahsediliyor. Yönetim guruları da önümüzdeki dönemin, kadın liderliğinde olacağını belirtiyor. Dünyada Almanya, İngiltere gibi ileri gelen ülkelerin başkanlarının kadın olması içimize su serpiyor. IBM gibi teknoloji şirketlerinden, Pepsi gibi hızlı tüketim markalarına CEO’lar arasında da kadınları görüyoruz. Ancak yine de %5 oran son derec az.

Eğitim ve konuşmalarımızla, kadınların gelişimine katkıda bulunduğumuz için kendimi iyi hissediyordum. Bir köşede sızlanmıyorduk, pasif değildik, elimizden geleni yapıyorduk. Mavi Seven Kadınları geliştirmiştik. Ancak son dönemde ard arda gözüme çarpan, Putin'in yaptığı gibi şakalar, kadınların yönetim ve organizasyon becerilerine duyulan güvensizlikler vb. bir şeyi net olarak anlamamı kolaylaştırdı. Eksik yapmıştık. Mavi Seven Kadınlar, yeterli değildi. Mavi Seven Erkeklerin desteği olmadan, ilerlememiz çok güçtü.

Mavinin Hikayesi

Neden Mavi Seven Kadınlar? Bu soruyu çok duydum. ''Bebekliklerinden itibaren pembelerle kodlanan kadınları yeniliklere açmak için'' derim ve devam ederim: '' Homeros'tan günümüze ulaşan hiç bir metinde mavi kelimesi geçmez. Şarap koyuluğunda deniz der örneğin. Bu durumu merak eden bilim adamları (ya da artık insanları mı desek) günümüzde bazı Afrika kabileleriyle bir araştırma yapmıştır. Sadece bir karesi mavi, diğerleri yeşil olan bir fotoğrafı göstererek; farklı olanı işaret etmelerini istemiştir. Bu kabilelerin de dillerinde mavi kelimesi yoktur. Oysa yeşili üç ayrı kelimeyle tanımlarlar. Hiçbirisi farklı olanı göremez. Birisi gösterene kadar. Bilim insanları, buradan yola çıkarak, dünyamızı kullandığımız dille oluşturduğumuz savına varırlar. Mavi diye tanımladığımız andan itibaren, hayatımızda artık bu renk de oluyor ve onu görmeye başlıyoruz. Ne büyük buluş, değil mi?

Mavi ayrıca sembolik olarak da hüznün rengi olmuştur. Blues müzik, ismini maviden almıştır ki; kendisi de bir nevi acılardan doğmuştur. İngilizcede mavi hissetmek diye bir tanım vardır. Dolayısıyla mavi, yenilikleri hayatımıza katmayı olduğu gibi; acı ve zorlu bir dönemden geçmeyi de kolaylıkla simgeleyebilir. Ve biz kadınlar, neler çektiğimizi iyi biliyoruz, değil mi?

Mavi Seven Erkekler de biliyorlar, bizi anlıyorlar. Geçende bir konferansa konuşmacıları belirliyoruz. Bir erkek, benim konuşma yapmam için ısrar ediyor. ''İnsanlar ünlü kişileri dinlemeyi seviyor, beni tanımıyorlar ''  diyerek, ne kadar red edersem edeyim, kapıları bana aralamaya çalışıyor. Onun gibi başkaları da var. Zorlamayla, ya da trendler bu yönde olduğundan dolayı değil; içlerinden gelerek ve doğru olduğunu düşünerek, kadınları destekliyorlar. İşte onlar Mavi Seven Erkekler.

Kendi vizyonumuzu geliştirerek, dünyayı değiştirebileceğimizi ya da en azından etkileyebileceğimizi düşünüyordum. Oysa kadın ve erkek, birlikte ilerlemeli; birbirimizi desteklemeliyiz bu ataerkil düzende. Çünkü değişim zor, dirençse çok büyük.

Değişim yönetimi çalışmalarında bir kural vardır: Direnç gösterenlere odaklanmamak. Aynı kural, siyasal iletişimde de geçerlidir. Cumhurbaşkanımızın meşhur tabirini hatırlarsınız: ''Benim %50'im.'' Konumuz siyaset değil, %50 ile hangi kesimi kast ettiği de değil. İşaret etmek istediğim nokta, strateji. Mesele enerjinizi, sizi asla kabul etmeyecek, size inanmayan insanlarla harcamak yerine; desteğini kazanabileceğiniz orta kesime odaklamak. Hem kurumlardaki değişim çalışmalarında, hem de büyük kitlelere yönelik, örneğin siyasal iletişimde bu kural geçerlidir. ''Herkesi kazanmaya çalışmayın'' denir.

Kimseyi değiştirmek gibi bir niyetim yok. Kadınların daha geri bir ırk olduğunu düşünen, bu fikrini açık açık belirtmese de, şakalarıyla, alaycı bakışlarıyla, tavırlarıyla gösterenleri ikna etmek gibi bir misyonum olduğunu da düşünmüyorum. Biz, Mavi Seven Kadınlar ve Erkeklerin birbirimizi bularak, birlikte ilerlememizi istiyorum. İçinde  Putin ve Trump gibilerinin egemenliğine geçit olan, kadınları susturan ve insanları yaratıcı bireyler olmak yerine, takipçiler haline getiren şimdiki siyah-beyaz dünya yerine; yıldızlı bir gökyüzü ve çeşitli renklerle bezeneni daha güzel olmaz mı?

MAVİ SEVEN ERKEKLER MAVİ SEVEN ERKEKLER Reviewed by Arzu Pınar on Ağustos 23, 2017 Rating: 5

4 yorum

Enis Diker dedi ki...

Sanıyorum ünlü kişiler belli bagajları yanlarında taşımak zorunda hissederler. Kimse kırılmayacak, hiç bir meslek örgütüne, partiye laf edilmiyecek vs. Bu da belli bir ezberin için hapsolmak. Zaten söyleyeceklerinin çoğunu biliriz. Bence arkadaşınız haklı, ünlü olmayan ama düşünen, eleştiriye açık kişilerin söyleyecek daha fazla sözü olmalı. Siz konuşacaksanız ben de dinlemek isterim.

Arzu Pınar dedi ki...

Teşekkür ederim, konuşma yaparsam haber veririm. Sevgilerimle,

Unknown dedi ki...

Çok güzel bir yazı.Herkes bir gün maviyi sevecek.

Arzu Pınar dedi ki...

Umarım :)