The Guitar

Demin, CNBCE'de, The Guitar isimli filmi izledim. Tamamen üşengeç bir modda, ne dışarı çıkmak, ne de kayda değer bir şeyler yapmak istemediğimden, kanepeye kedimle birlikte uzanmışken gördüm filmi. Eskilerden bir sanatçının hayat hikayesidir diye düşündüm başta. Sonra aynı gün içinde başına bilimum felaketler gelen kadını görünce ilgimi çekti. Kanserden en fazla bir - iki aylık ömrü kaldığını öğrendiği gün işinden kovuluyor, sonra sevgilisi tarafından da terk ediliyor. Ölümünün de zorlu olacağı söyleniyor kendisine. Önce sesini kaybedecek, sonra tümör gittikçe nefes almasını zorlaştıracak.

Tamam intihar hakkıdır diye düşünürken, son anda vazgeçiyor. Tüm parasını çekiyor, kredi kartlarıyla istediği herşeyi almaya başlıyor. Çok güzel, loft bir daireye taşınıyor. Vera Wang'dan yatak alıyor, o kadarla da kalmıyor. Üç ay boyunca, sürekli telefonla sipariş vererek, birbirinden güzel tasarım mobilyalarla donatıyor evi. Sonra sıra küçük bir kızken düşlerini süslemiş olan kırmızı gitara ve amfilere geliyor. Onların da en kalitelisini alıyor. Nasılsa ölecek ve kredi kartından ölene kadar istediği kadar harcayabilir. Bu arada hayatına biri evli bir zenci adam, diğeri genç bir kız, iki kişi de giriyor. Televizyonda kızla öpüştüğünü göstermemişler, sanırım adamla olan sevişme sahneleri de ciddi bir el tarafından sansürlenmiş. Kadın bu süre zarfında evden hiç dışarı çıkmıyor ve gitar çalmayı öğreniyor. Yüzündeki mahzun ifade kayboluyor ve müzikle ruhu doluyor.

Bir gün, telefondan somon balığı ve yanında güzelim bir şarap sipariş ederken, kredi kartlarının kapatıldığını öğreniyor.Aradan üç ay geçmiş ve kadın daha ölümün eğişine gelmek bir yana, sesini bile kaybetmemiş. Apar topar hastaneye koşturuyor ve gırtlak kanserinin tamamen iyileştiğini, bunun milyarda bir görülen bir durum olduğunu söylüyorlar. "Neyi değiştirdiyseniz hayatınızda, tümöre yol açan sebebi de değiştirmişsiniz" diyor doktor. "Herşeyi" diye yanıtlıyor kadın.

Bilmem filmi çok sevdiğim anlaşılıyor mu?

Sanırım Tanrı bizlerle bu filmdeki gibi konuşuyor. Baktın ki yanlış yollara sapmışsın, görünmeyen bir el başlıyor senin için en iyi olabilecek rotaya doğru seni yönlendirmeye. Senin felaket olarak gördüklerin aslında ince ayarlar. Anladın anladın, anlamadın en kötü ihtimalle şalteri kapatıyorlar. Hayat kendini gerçekleştirmen için sana sunulmuş bir hediye. En güzel yaşananıysa, gönülden olanı. Hiç bir sevgi fırsatının kaçırılmadığı. Bunları yazıyorum yazmasına da, güvenli bildiğim herşeye sıkı sıkıya tutunmaya devam ediyorum hala. Neyse senaryoyu kim yazdıysa, yaşamın şifresini iyi anlamış.
The Guitar The Guitar Reviewed by Arzu Pınar on Nisan 07, 2009 Rating: 5

9 yorum

cesetizleri dedi ki...

hehe ben de yazdım bunu :)
beraber izlemişiz meğersem..
ama hep kesmişler sahneleri.
hani dikkatsiz biri Mel'le pizzacı kızın aşnafişne durumunda olduğunu anlayamazdı. gene en iyisi dvd'den izlemek.

Handan dedi ki...

Ah, sen benden hızlı çıkmışsın, ben de dün gece bayıldım bu filme yarın yazayım onunla ilgili birşeyler diye düşünüyordum.

Delfina ; dedi ki...

oo herkes izlemiş bu filmi,harika..kadın ne kadar zayıftı,ne giyse çok yakıştı.ev önce çok iticiydi ama mumlar,mini objeler muhteşem yaptı orayı...

verilen mesaj çok güzeldi,ben de çok bependim Arzucum...

Sibelbek dedi ki...

Doğrusu çok merak ettim filmi, bizim tv kanalları şu yeni uydudan beri doğru düzgün göstermiyor, cnbc-e tamamen kayboldu, takip ettiğim diziler vardı :(
film o kadar kesintiye uğradıysa dvd'sini almakta fayda var sanırım. listeme eklendi, teşekkürler :)

Arzu Pınar dedi ki...

:) o oyuncunun fiziğini çok beğenirim zaten. şeytanın avukatında ve gladyatörde de oynamıştı. eve aldıklarına zaten içim gitti. aslında seçtiği renkler, portakal,çingene pembesi içinin ölmediğini gösteriyordu.gerçek yaşam hikayesiymiş bir de.onu öğrenince daha da çok etkilendim. cesetizleri bakıyorum sayfana hemen. bir filmi sevince, nedense diğer yorumları okumak ta çok hoşuma gidiyor.
bu arada ekran başında bir buluşma yapmışız, dolaylı olaraktan.

pamuk prensesin annesi, evet kesinlikle dvd. internetten de free bulabilirsin sanırım.

beenmaya dedi ki...

bir ben kalmışım sanırım izlemeyen yahu :))

yaşamın şifresi herkesin kendi içinde, içimizde ama biz hep dışarda, başkalarında, başka şeylerde arıyoruz sanırım...

Arzu Pınar dedi ki...

evet. neyle yüzleşmekten bu kadar korkuyorsak, dıştakilerle oyalanıyoruz işte.

umursamaz dedi ki...

süper bir film olmalı.. bende merak ettim. neyi degıstırdın demişler "herseyı " demıs ya, işte ben bittim o an..
bu filmi bulup izlemek istiyorum, arastrmalarım basladı bıle :)
sevgılerımle

Arzu Pınar dedi ki...

:) nette var. evet o herşeyi kısmına ben de bayıldım.