New York'tan İlk İzlenimler


Salı akşamı geldim New York'a.O zamandan bu yana da oda veya buradakilerin deyimiyle apartment (bizde daire oluyor) arayıp durdum. Buraya bir yıl önce yerleşmiş olan arkadaşım Didem'in sürekli benimle olması büyük şanstı. Çünkü bu şehir çok büyük. Adresleri matematik problemi gibi. 37 W 1999 gibi, alışmak biraz zaman alıyor. Her yere ulaşım tren ve metrolarla yapılıyor. Uptown, downtown derken iyice başım döndü.

İlk izlenimlerim biraz yüzeysel olabilir, zamanla fikrim de değişebilir. Ama unutmamak için, günü gününe, ya da şimdi olduğu gibi haftasında kısa notlar almaya karar verdim:


1- Türkiye'den en büyük farkı, her ırktan insanın olması. Hayatımda bu kadar çok Çinli görmemiştim.Gerçi Kore ve Japonlar da olmak üzere gördüğüm her çekiği Çinli sanabilirim, ancak sayıca çok fazlalar.

2- İngilizce'den çok çeşitli dilleri duyuyorum. İnsanlar kendi aralarında ana dillerinde konuşuyor ve bu ana diller sayıca çok fazla.


3- Kafalarının tepesini örten, favorilerini uzatan Yahudiler de sayıca oldukça fazlalar. Yahudi lobisinin güçlü olmasına şaşmamalı.

4- "Orada herkes obez. Sen iyice zayıf kalırsın" diyen arkadaşlarım fena halde yanılıyorlar. Özellikle Manhattan'da kadınlarda kilo problemi yok. Özellikle çalışan kadınlar hem çok zayıf, hem de fitler. Zenci mahallelerinde kilolulara daha çok raslatnıyormuş. Manhattan'dakiler gayet düzgünler.

5- Central Park muhteşem. Bu kadar kalabalık ve yorucu bir şehirde, birdenbire sakin, göletlerin ve sincapların olduğu bir parkın içine girebilmek, orada saatlerce yürüyebilmek olağanüstü. İstanbul'da olmamasına üzüldüm. Park şehir dışında vs değil, şehir onun etrafında.

6- New York Şehir Kütüphanesi çok büyük. İlçelerde de hep kütüphaneler var. Ücretsiz etkinlikler, seminerler düzenleniyor.Bu da bizde olmayan bir eksiklik.

7-İnsanlar cep telefonlarıya aşk yaşıyorlar. Sürekli telefona yapışan bir kitle var, ağırlıklı Manhattan tarafında.

8-Tren hayatın bir parçası. Şu anda Queens'te kalıyorum, şehir merkezine trenle gidiyoruz. Yolun üst tarafında trafik çok yoğun, metroyu kullanmak daha mantıklı. Ancak tüneller sıcak, trenlerin içi soğuk, hastalanmamak için dikkat etmeli.

9- Kurallara bağlılık dikkat çekiyor. Kendilerine uymanızı istiyorlar. Bir soru sorduğunuzda örneğin, sorunun cevabına gelene kadar yavaş, yavaş tüm süreci dinlemeniz gerekiyor. Ben fazla hızlı kaçtım. Hızlı konuşuyorum, direk sadede geliyorum, aynı anda bir sürü şey soruyorum. Önce hep geyik; "how you doing..." le başlamak daha doğru burada.

10-Yemek siparişi başlı başına bir alem. Sandiç yaptırıyorsun örneğin, ekmeği ayrı seçiyorsun, sosu ayrı. Neyin ne olduğuna dair en ufak bir fikrim yok. Deneye yanıla hangilerini seveceğimi anlayacağım sanırım. Örneğin Bombay chicken'ı sevmedim. Hint yemeklerini sevdim. Çinliler'in mishu diye bir tatlıları var. Dondurmanın üstünü nişastayla kaplıyorlar, ısırarak yiyorsunuz. Muhteşem.

11- Marketlerden her çeşit yemeği alıp, çıkıp parklarda yiyebilirsiniz. Burada işe giderken, yemeğini yanında götürmek te yaygın bir uygulama.

12-Yunan restarurantları var. Biz bir tanesine gittik. Sade bir yer, 1.3 saat bekledik girmek için.Telefonla rezervasyon kabul etmiyorlar. Oraya gidip, bekliyorsunuz. Yemekleri çok lezzeliydi yalnız. 8 ay yetecek kadar balık yedim.

13-Kahve ve buzlu çay tüketimi oldukça dikkat çekici. İnsanlar genelde ellerinde kahveyle yollarda yürüyorlar.

14- Bu şehire gelirken kesinlikle erken rezervasyon yaptırmak gerekiyor. Son dakikada hem yer bulma sorunu var, hem de yüksek fiyat çekiyorlar. Pazarlık yapabiliyorsunuz.

15- Kalacak yer bulmak için, craiglist.com diye bir adresi kullanıyorlar. Daha çok öğrenciler ya da uzun süre kalmak isteyenler. Dikkatli olmak lazım."Para yolla, anahatarı gönderelim" gibi mesajlar geliyor. Havuzlu, güzel odalı bir fotoğraf vardı. Aradık, Çinli bir kadınla randevulaştık. Evde verdikleri odaya bir yatak sığıyor sadece. Onda da nevresim falan yok, plastikle örtmüşler. Gece Çinliler mi tecavüz eder, ya da bunlar böbrek mafyası mıdır diye korkup, rezervasyonu iptal ettim.Kadın verdiğim 100 Doları'ı geri verir mi diye endişelenirken, "öğrencisiniz, para sorunu di mi" diyip, acıyan gözlerle bize bakıp hemen verdi. Ben de "evet, o yüzden" dedim. Evi beğenmediğim ve ona güvenmediğimi söylemektense. Hakkında bilimum komplo teorileri kurarken, acınmak insanda garip bir duygu uyandırıyor.Suçluluk diyemeyeceğim. Bu arada herşeyin markasını tercih ediyorum, çünkü daha uzun vadeli ve kaliteli oluyor. Gucci, Prada, Bulgari gibi. Bu tikilik değil, tercih meselesi. Üstümde bunlarla, eski bir yönetici olan benim çulsuz öğrenci sanılmama mı şaşırsam, genç gösterdiğime mi sevinsem, ev ararken yaşadığım korku ve bilimum garip duyguların mı üstünden geçsem bilemedim.

Arzucum endişelenme. Didem hep benimle. Türk, doktor bir bayanla buluşuyorum bu akşam, muhtemelen o ev olacak. Güvenli alandayım, merak etme.

16- Mortgage insanları bayağı sarsmış. Evlerinin taksitlerini ödeyebilmek için odaları kiralamak burada bayağı yaygın bir uygulama. Hatta günlük bile kiralıyorlar. Tatile çıkarken, 2 haftalığına kiralayanlar da var.

17- Kıytırık hosteller bile pahalı burada. Bir odada 3-4 ranzalı odalara geceliği 60 dolar istiyorlar. Ayda 1800 dolar yapıyor. Bazılarında kızlar ve erkekler aynı odada bir arada kalıyor. Central Park Hostel öyle."Ayarlayamayız onu, nasıl ayarlayalım? Karışık kalınıyor" dediler.Garip bir yerdi.

18- Çok şık giyinenler de var. Ancak hiç bir şekilde Avrupa'dakiler kadar tarz değil. Belki daha 5th Avenue'da sadece bir kere dolaştım. Orada daha fazla olabilirler. Moda bizden bir kaç yıl ilerde falan değil. Aynı mağazalar var, aynı stiller. Çok değişiklik yok. Sadece burada pek çok markayı daha ucuza bulabiliyormuşsunuz. Bunun yanında kendi kültürüne göre giyinenler de var, 20 yıl öncesinden giysilerle de dolaşanlar. Şehri tek kelimeyle anlatsam "çeşilililik" derdim. Her çeşit, her tür, her zevk; herşey var.

19- İnsanlarında genel bir soğukluk var. Didem çok bencil olduklarını söylüyor. Kadın-erkek tanışmalarına çok açıklar yalnız.Erkekleri kesiyor, polisleri asılıyor vs. Sanırım cinsel güdüler olmasa çoğu bir başlarına yaşardı.

20- Bana yol soruyorlar genelde. Birisi de kuaför sordu. Saç kesimimi beğendi sanırım. İstanbul'a dönünce kuaförüme söyleyeceğim.

21-Burada yaşamak pahalı. Tren biletleri vs hiç te ucuz değil. Yemekler de öyle. Ancak ücretsiz pek çok şey bulunabiliyor. Örneğin belli günler ve saatlerde bazı müzelere girişler ücretsiz. Parklarda yoga yapılıyor, şarap ve bira firmalarının tadım günleri var, kütüphanelerde çeşitli seminerler vs. Timeout'tan takip edip, seçtiklerime katılmayı düşünüyorum.

22- New York Film Festivali başlıyor. Gitmek istiyorum.

23- Broadway müzikallerine imreniyordum.Önlerinden geçtim. Ama Mama Mia'yla, Phantom of the Opera'ya daha önce gitmiştim. Diğerleri arasından çeken olmadı. Onları da takip edeceğim.

Bol bol yürüdüğüm bir hafta oldu. Bu hafta Didem'de kaldım. Nişanlısıyla ofis arkadaşları dalga geçmeye başlamışlar. "4 ay sizde kalır, hehe" diye. Bu pazar otele geçiyorum. Bu hafta Birleşmiş Milletler'in bir etkinliği olduğu için, otellerde de hiç yer yoktu. "sold out" lafından nefret eder oldum. Bu arada burada oteller inanılmaz pahalı. Lüks oteller geceğiliği 400, 500 dolardan başlıyor.Eski günlerdeki, bilimum iş seyahatlerinde kaldığım 5 yıldızlılarda yorgunluktan uyuduğum günleri hatırladım. Banyo yaptıktan sonra, bornozla yatağa uzanıp, bir kadeh şarap içmeyi severdim. Tadını tam çıkarabildim mi yine de bilmiyorum. Bir koşturmaca içinde ve çok yorgundum. Tekrar yönetici olup, yine o dünyanın içine girer miyim, o da bilinmezler arasında.Öğle tatilinde açık havaya çıkan iş insanlarını izleyip durdum Manhhattan'da. İnsanlar gündelik yaşamda bu kadar bencil ve kapalıyken, iş dünyası nasıldı kimbilir?

Büyük bir duvar reklamında "orada oluyor olman, oraya ait olduğun anlamına gelmiyor" yazıyordu. Bunun gibi eşzamanlılıklar dikkatimi çeker. Algıda seçicilikle de açıklanabilir. Sloganın işaret ettiği gibi; bu şehire ait değilim. Bu cümle "henüz"le mi biter, ya da hep böyle mi gider? Zaman gösterecek.

Görsel: http://fromme-toyou.tumblr.com/tagged/new+york
New York'tan İlk İzlenimler New York'tan İlk İzlenimler Reviewed by Arzu Pınar on Eylül 25, 2010 Rating: 5

11 yorum

mandalincikmazi dedi ki...

Arzu
sana yeni hayatında başarılar dilerim.
Her şey gönlünce olsun sevgiler....

arzu pınar dedi ki...

çok teşekkür ederim. umarım öyle olur :)

sevgilerimle,

Vladimir dedi ki...

OOOO görmeyeli neler olmuş. Çok iyi yapmışsın. İzlenimlerini paylaşman çok güzel. Her işin rast gitsin inşallah. Güzel bir hayat tecrübesi.

"craigs list new york" a aradığın herşey için bir göz at lütfen. Aradığın herşeye nasıl ulaşacağını oradan öğrenebilirsin

Sevgiler.

Miss WaiTy dedi ki...
Bu yorum yazar tarafından silindi.
Miss WaiTy dedi ki...

Arzu, ilk defa bir blog okuyorum. İfade yeteneğin çok iyi. İnsanın okudukça okuyası geliyor.

New York'u çok seviyorum. Geçtiğimiz 2 hafta orda tatildeydim. NY hakkındaki tespitlerin çok iyi, lütfen bu konuda daha çok şey yaz. Orda neler yaşadığını falan.

Vladimir dedi ki...

Hızlı okuyayım derken raigs listi gördüğünü görmemişim pardon. Gaf resmen :)

apple crumble dedi ki...

Arzu'cum
Harika. Hersey gonlunce olsun. Ben de Londra'ya geldigimde benzer ev arama ve duzen kurma telasina girmistim seni o kadar iyi anliyorum ki. Ilk izlenimlerini buraya da aynen uygulayabiliriz , aman diyim okuldan eve gelip ayagini uzatma moduna girmeden yapmak istedigin herseyi yap. Cocukluk arkadasim NY da yasiyoru hemde iletisim sektorunde. Yeni arkadasliklar icin sizin tanismaniza araci olmak isterim . Haber et, kendine iyi bak. Cok opuyorum seni. Arzu K.

arzupinar dedi ki...

destekleriniz için çok teşekkür ederim. buraya sık sık yazarım.

apple crumble, aracı olursan çok sevinirim. hem meslektaşızmış da. mail adresim arzupinar@hotmail.com. oraya mail adresini atabilirsin.
çok teşekkür ederim.

Sinan Toydaş dedi ki...

Merhaba Arzu...
İstanbul'a dönünce arayayım şu kızı, 2 kez o aradı, ayıp oldu derken bir anda NYC'de olduğunu öğrendim...
Neyse ben zaten orayı pek bi severim, şöyle bir yerleş de "4 ay" gelirim kalmaya. :)))

Şaka bir yana, uzakta olmana üzüldüm ama istediğin şeyi yaptığın içinse senin için sevindim.

Sirin Erdinc dedi ki...

gerçekten cok guzel yazmışsın insan okudukça okuyası geliyor izlenimler süper hayatında başarılar ... :)))

Arzu Pınar dedi ki...

tesekkurler :)