Gidelim Mi Buralardan?


Beyaz Türkler son günlerde iyice gelecek korkusu ve mutsuzluğa büründü. Kiminle konuşsam, konu yurt dışına temelli gidip, yerleşmeye geliyor. 2-3 dil bilen, yüksek lisanslı kişiler uzunca süre iş bulamıyor.Eğitim sisteminde gün aşırı yapılan yeni bir açıklama, aileleri çocuklarının geleceğiyle ilgili daha da endişelendiriyor. Ben de Amerika'dan döndüğümde bin pişman olmuştum. İnsanlar asık yüzlü ve mutsuz; şirketler inovasyon kültüründen nasiplerini almamış görünmüştü gözüme. Aslında dünyayı nasıl algıladığımız tamamen kendimizle alakalı ve ben kimbilir onlara nasıl görünüyordum?Amerika'dan bahsetmem nefret uyandırıyor, hevesli ve enerjik duruşum iyice batıyordu. Hep severek yaşadığım İstanbul'da keyif almıyordum artık. Her yer betonlaşmış; trafik ve inşaat sesleriyle doluydu. Sadece akşamları şehrin ışıkları eski büyüsünü korur, karanlık çirkinlikleri örter ve Boğaz olanca güzelliğiyle önümde dururken, buraya ait hissediyordum.

Sonuçta görünürde uyum gösterdim. Girişimci oldum ve tüm zamanımı bu yeni işe ayırdım. Ancak bu bile benim de mutsuz Türkler arasında ön sıralarda yer almamın önüne geçemedi. Dostluğun ve doğanın özlemini çeker oldum, en çok.

Neden geri döndüğümü  biliyordum. Nedeni Amerika'daki kapitalist düzen, çalışma izni alamazsam ne yapacağım,  yaşam şartlarının buraya göre daha pahalı oluşu vb. değildi. Hayatta tamamen tek başına, düşe kalka ilerlemenin değerli bir hediyesi oluyor. Yapabileceğinize, başaracağınıza, bir yol bulacağınıza dair bir güven oluşuyor içinizde. Dolayısıyla Amerika'da da yapabileceğimi biliyordum, ancak Türkiye'ye geri dönmeyi seçtim. Hatta oradayken temelli kalmayı bir gün bile düşünmedim ki.

Geri dönme sebebim; buradaki dostluk, alicenaplık, yardımseverlik kültürüydü. İnsanların tamamen akıl, mantık çerçevesinde; bencil istekleri doğrultusunda davrandıkları ülkelerde, yaşama şartları daha da ileri olsa kalmak yerine; hayatımı Türkiye'de geçirmeyi istedim. Biz, ''nasılsın, iyi misin'' diye sorar, cevabı da dinlerdik. Çay ikram eder, misafir ağırlamayı severdik. Elimizden geldiğince destek olur, yardımda bulunduysak da, ortaya döküp, kimseyi utandırmazdık. Düşene vurmaz,  bir gün onun başına gelenin, ertesi gün bize de olabileceğini bilerek davranırdık. Ayırdığımız zaman, çevre ve gücünün hesaplarını yapmadan; birisi anlatıyorsa derdini, dinlerdik uzun uzun. Amerika'da sadece bunun için milyonlarca dolarlık bir endüstri oluşmuş durumda. Psikologlara, koçlara, kişisel gelişim seminerlerinde hiç tanımadıkları gruplara içini döküyor insanlar. Dinleyeni, önemseyeni yok ki...

Türkiye'ye geri dönüş sebebim sadece ve sadece buydu. İçten, insanların birbirlerinin kalplerine dokundukları, samimi oldukları bir ülkede yaşamak istemiştim. Bu arada; ben mi değiştim, İstanbul mu bilemedim.

Bu hafta hem kendim, hem de şirketimi; mesleğimle ilgili Avrupa'nın önde gelen bir organizasyonuna kayıt ettiriyorum. Bu uluslararası bir duruşun kapısını aralayacak. Internet sağolsun; kendimi geliştirmeye dünyanın her yerinden, alanında uzman, paylaşımcı, vizyoner kişilerin online eğitimleri ve videolarıyla devam ediyorum. Ancak buradan da tamamen umudumu kesmedim. Sosyal medyada körüklendiği kadar kötüye gitmediğimiz fikrindeyim. Baskıların ters tepeceğini, gençlerin beklediğimizin ötesinde sorumluluk, yaratıcılık ve başarı göstereceğini düşünüyorum. Anadolu'nun kadim kültürünün lezzetsiz hamburgerler, kontrollü programlarla kolay kolay değiştirilebileceğine de inanmıyorum.

2015  yaklaşırken, geçen yılın sorgulamasını yapıp, yeni yıl için isteklerde bulunur musunuz siz de? Benimkisi sorgulamadan öte, detoksa döndü. Belki ülke komple yanlış değil, benim durduğum yer doğru değildirden yola çıkarak; güzellikler, samimiyet ve değer verdiğim ne varsa, ona yer açmakla başladım. Geçmişi hatasıyla, sevabıyla kapatarak; kırgınlıkları, beklentileri bırakarak devam ediyorum. Bu yıl, burada, İstanbul'da; yeniliklere doğru.Bakalım yaşam ne getirecek?

Görsel:http://annstreetstudio.com/
Gidelim Mi Buralardan? Gidelim Mi Buralardan? Reviewed by Arzu Pınar on Aralık 07, 2014 Rating: 5

Hiç yorum yok