GİRİŞİMCİ OLAN BİZİZ, FARKINDA DEĞİLİZ



Bu aralar özel sektörde, girişimci ve inovatif kültür geliştirmekten bahsediliyor. Eski model emir-komuta zincirlerinin dışına çıkarak, çalışanların ekstra işlere gönüllü olmalarını; görevleri astlarını kontrol etmek olan ara kademelerden kurtularak, yalınlaşmayı kim istemiyor ki? Üstelik iç  girişimciler, yeni icatlar çıkarabilir, iş süreçlerini geliştirerek, verimliliği artırabilir, kurumlarını uçurabilir de. Ancak ne zaman iç girişimcilikten bahsedilse, rahatsız olmaya başlıyorum. Nasıl bir dönem, yer gök Y nesli olduysa, insanda derinleşmeden, jenerasyonel farkları anladığımızda, tüm sorunlara çare bulacağımız düşünüldüyse, girişimciliğin başına da aynısının gelmesinden çekiniyorum.

Ülkemizde girişimcilikle ilgili en çok konuşanlar, konferanslarda baş gösterenler, başarısız olanlar. Ya iflas etmiş, ya markasını büyüterek, yabancılara satmış (ki bunu alkışlıyoruz),  ya da kurumsal hayata geri dönüp, aylık maaş güvencesiyle fikir yürütenleri görüyorum meydanlarda.

Gerçi başarısızlık bir sonuç değildir, olsa olsa girişimcinin yakıtı olabilir. Dersleri alır ve ilerler girişimci. Ancak koca ülkede Elon Musk veya Jack Ma çıkmıyorsa; TIME 100 listesine giren Türk iş insanı Hamdi Ulukaya'nın doğum yeri olan Erzincan'da kalsa, Amerika'daki  başarıyı yakalayamamasını, fazla söze hacet olmadan anlıyorsak; ülkenin girişimci kültürüne bakmamız gerekir. İçinde yetiştiğimiz kültürden, hangi kodları aldık? Bu bizi nasıl etkiledi? Bunu anladığımızda, çalışanlara geçebiliriz. Çünkü onları ben, sen, biz, bu topraklarda yaşayanlar oluşturuyor.

BİZ KİMİZ?

Bizler, Elon Musk'ın ''Atatürk Anıtkabir'' paylaşımına, İngilizce'den çeviri gibi değil, Türkçe yazdı diye sevinen insanlarız.

''3 kırık kaburga, parçalanmış bir ciğer, o yine de savaştı...'' yorumundan, Atatürk'ün hayat hikayesini bildiğini anladığımız Musk'a hayran kalanlarız.  Bu söze,  daha sonra aşağıdakini de ekledi Elon Musk:

''Yurtta sulh, cihanda sulh için.''

Araştırmalar ve seçim sonuçlarıyla iktidara gelen politikacıların işaret ettiği, dünyada yükselen bir akım var: Halklar kendi çıkarlarına öncelik verilmesi ve göç alınmaması taraftarı. ''Onlara ne olursa, olsun. Benim burada rahatım bozulmasın'' diyorlar. ''Bunun için çok çalıştım. Bu hakkı kazandım. Şimdi o gelecek, iş gücünü ucuzlatacak. Güvenliğimizi tehdit edecek. İstemiyorum.'' deniyor genelde.

''Yurtta sulh, cihanda sulh'' çok üst düzey bir vizyon. ''Birbirimizin hayatını etkiliyoruz. Birbirimizden sorumluyuz'' anlamına geliyor. Bunu herkesin anlayamadığı ortada. Ancak Musk, Atatürk'ün vizyonundan çok etkilenmiş belli ki.

Instagram'da bir milyonun üstünde  beğenildi Elon Musk'ın Anıtkabir paylaşımı. 10 Kasım öncesine denk geldi Anıtkabir ziyareti. Saygı duruşu gibiydi.

Dünyadaki politik gelişmelerin etkisiyle de, ülkemizdeki Atatürk karşıtları sessizleşti birdenbire. ''Ayyaş, din düşmanı'' gibi sövgülerini içten etmeye başladılar. Yani ''biz'' derken, hangi kelimelerle tanımlayabiliriz ki? Karışığız, alaca bulacayız biz. Atatürkçüler var, karşıtları var, Türk dendiğine bozulanlar var, hayatlarını kaybedenler Kürt olduğunda, depreme sevinenler bile var.

O halde biz kimiz?

GEÇMİŞİ ANLAYIP, GELECEĞE ODAKLANMAK

Birbirimizden farklı olabiliriz; ancak geçmişimiz ortak ve geleceğimizi birlikte şekillendireceğiz. Dolayısıyla farklılıklara ve kimliklere takılmak yerine; muhteşem bir geleceğe odaklanabiliriz, değil mi? Peki bu muhteşem gelecekte, girişimcilik nerede?

Felsefe seminerlerine 10 yıldır devam ettiğim Metin Bobaroğlu, Türk halkının rüştünü ispatladığını söylemişti bir konuşmasında. ''Bu halk, özgürlüğü için savaştı. Kurtuluş Savaşı'nda rüştümüzü, yani reşit olduğumuzu, başkasının idaresine muhtaç olmadığımızı ispatladık.''

Şimdi neden bulunduğumuz yerden geri adım atalım ki?

''Girişimcilikle başladık, nereden nereye geldik'' diyorsunuz, değil mi? Haklısınız, ancak tüm bunların girişimcilikle birebir ilişkisi var. Çünkü girişimci, başkasının kendisini yönetmesine ve denetlemesine ihtiyacı olmayan kişidir. Reşittir, o kendi kendisini yönetir. İşi aksatmaya, bahaneler üretmeye, sızlanmaya, söylenmeye vakti yoktur. Çok zorlu zamanlardan geçebilir, cesaretinin, tutkusunun sınandığı günler olabilir, pes etmenin eşiğine gelebilir... Ancak devam eder. Eğer vazgeçerse, artık girişimci olmaz.

Şimdi bu ruh, kurum içinde ve dışında oluşturulmaya çalışılıyor. Ve ilk olarak yurt dışındaki örneklere bakılıyor. Çünkü bizden ileride oldukları düşünülüyor. Doğru, durum böyle. Çeşitli kriterlere bakılarak; icatlar, teknolojik yenilikler, inovasyona ve girişimciliğe olan teşvikler vb. pek çok açıdan daha öndeler. Çünkü biz, kazanmış olduğumuz bir hakkın kıymetini bilmek ve durumumuzu daha da ileriye götürmek yerine; başka şeylerle meşgul olmuşuz.

Yüzyılın en önemli girişimcilerinden olan Elon Musk'ın Atatürk hayranlığının, üzerimizde bu kadar büyük bir etki uyandırmasının sebebi bu. Her birimize işlenen, kültürel koda dokundu. Bizler rüştünü ispat etmiş, kendi yönetimini ele geçirmiş bir halkız. Ve önderimize tüm dünya hayran.

Nutuk'u okursanız, o dönemki şartları; ne kadar zor bir karar vermiş olduğumuzu çok net anlayabilirsiniz. Düşünülen kurtuluş çareleri :

1- İngiltere korumasını istemek
2- Amerika mandasını istemek
3- Bölgesel kurtuluş

Bunların hiçbirini seçmeyerek; ''Ya bağımsızlık, ya ölüm'' dedik.

Bu karar, o dönemde pek çoklarının menfaatine dokundu ancak çoğunluğumuz için hayırlı oldu.  Menfaat sahiplerinin, 90 yıl boş durmadığı ve şimdiki durumumuz ortada. Yeniden karar alma zamanı.

Dünyadaki gelişmeleri izleyerek; girişimcilikten, inovasyondan, satalitlerden vb. konuşuyoruz.  Alanım özel sektör olduğundan kamu ve devlet yönetimiyle ilgili atıp tumayacağım. Bizim taraf, yani özel sektör  teknolojik dönüşümden, yönetim anlayışına kadar,  yenilenmesi gerektiğinin farkında. Yoksa pek çok şirket varlığını sürdüremeyecek. Bunun da sadece maddi bir yatırımla mümkün olmadığının, köklü bir kültürel dönüşüm gerektirdiğinin bilincinde. Çözüm olarak, ''reşit'' kendi kendini yönetebilen, bulunduğu ortamı ileriye taşıyan, yenilikçi insanlar, kavramlaştırırsak; girişimciler görülüyor. Sıfırdan girişimlerini başlatmış veya kurumların içinde büyük hamleleri yaptırabilecek kudrette; iç ve dış girişimciler...

Yapabilir miyiz? Baştan beri anlatmaya çalıştığım bu. Elbette, bu bizim içimizde var. Fuzuli konularla oyalanmış, enerjimizi çatışmalarla harcamış, kendi özümüzden odaklanmış olabiliriz. Kendi kendimize ayna tutmaya ihtiyacımız varmış, Musk da bunu yaptı. Hatırlattı.

GİRİŞİMCİ OLAN BİZİZ, FARKINDA DEĞİLİZ GİRİŞİMCİ OLAN BİZİZ, FARKINDA DEĞİLİZ Reviewed by Arzu Pınar on Kasım 13, 2017 Rating: 5

Hiç yorum yok