NETFLIX'EN OSHO BELGESELİ


Netflix'in Osho'nun Oregon'da kurduğu, deneyimsel komün hayatı, ya da bazılarına göre tarikatı hakkında çektiği belgeselle ilgili  Cüneyt Özdemir'in Youtube'da yayınladığı videoyu izledim. Cüneyt Özdemir'in Osho'yu, Adnan Oktar kıvamına indirerek, haksızlık yaptığını düşündüm önce. Osho'yu severim, pek çok kitabını satın aldım. Yıllarca Osho'nun yakın öğrencisi olmuş, Shunyo isimli bir kadının verdiği bir eğitime de katılmıştım. Bana göre, dolar üzerinden oldukça yüksek bir fiyat da ödemiştim, o hafta sonu için. Osho'nun geliştirdiği danslı, hareketli meditasyon tekniklerini öğrenmiş; özgür ve güçlü duruşu hoşuma gitmişti. Osho'yu da, insanları kalıplarından özgürleştirmek üzere gelmiş, isyankar ve bilinçli bir ruh olarak görüyordum. Ancak bu görüşlerim, Wild Wild Country isimli belgeseli izledikten sonra biraz sarsıldı.



O ana kadar, tüm kötülüklerin anası olarak Sheela gösterilmişti. Osho'nun yardımcısı, para işlerinin başındaki kadın. Sorgulayıcı zihnim, Osho gibi mistik bir adamın, eğer bu kadın, böylesine kötüyse, onca yıl nasıl sezememiş olduğunu bile es geçebilmişti bir şekilde. Belgeselde, Osho öldüğü için, onun dışında, Sheela dahil, hareketin önde gelenleriyle, objektif bir şekilde röportajlar yapılıyor. Osho'nun özgürlükçü fikirlerinden ve yaşam tarzından rahatsız olan, Oregon halkıyla da, Osho ve Sheela'yı hapse tıkan savcılarla da, avukatlarıyla da... Herkese söz hakkı tanınmış ve karar izleyicilere bırakılmış. Altı bölümü tamamladığımda, Sheela'nın Osho'dan farklı olmadığını düşündüm. Birisi görünen yüzdü; diğeri görünmeyen, kendini belli kitleye, ki bu kitle çok zengin ve ruhsal olarak arayışta olanlardan oluşuyor gösterendi. Çıkış noktaları iyi niyetli olabilir. Sonuçta alternatif bir yaşam tarzı denediler ve başarısız oldular. Osho'nun da inanılmaz etkileyici ve manyetik bir adam olduğundan şüphe yok. Ancak hayatınızı adayabilir misiniz birisine; sizi kurtuluşa ulaştıracağı umuduyla? Belgesel Osho'nun doğru birisi mi olup olmadığını düşündürmekten çok; mürit olmakla ilgili sarstı beni. Çünkü Osho'nun takipçileri, bazen gazetelerde fotoğraflarını gördüğümüz, boş bakışlı, cehaletten dolayı, küçük yaşlarda bir tarikatın eline düşmüş insanlardan oluşmuyordu. Entellektüel ve görünen o ki, çok da zekiydiler. Öyle ki yerleştikleri eyaletin yönetimini ele alabilmek için, yasalardaki boşluklardan faydalanıyor, son derece keskin kararlar alabiliyorlardı. Nasıl bir şirket, çalışanlarını en parlak ve yeteneklilerden seçiyor, her birisi uzmanlığıyla, önemli bir boşluğu dolduruyor ve şirketin rekabette öne çıkmasına katkıda bulunuyorsa; Osho'nun komünü de böyle gibiydi. Birlikte bir yaşam alanı kurmuş, evlerini, hatta havaalanlarını inşaa etmiş; doktorundan, halkla ilişkiler uzmanına meslekleri donanım ve ilgi alanlarına göre aralarında paylaşmışlardı. Ve tüm dünyaya meydan okumalarına ramak kalmıştı.

Sakin sakin meditasyon ve aşk yapan bir komün canlandırmayın gözünüzde. Çevre halktan tepki görünce, silahlanan, tehdit oluşturan kişileri ortadan kaldırmayı düşünen, sertleşmekten çekinmeyen bir topluluk olmuşlardı. Dünya tarihi yeniden tekerrür ediyor gibiydi, insanlar bir araya geliyor; güçlenmek, devam edebilmek için zalimliği de beraberinde getiriyordu. İşin içinde din ya da mistizm olunca, bu durum kutsal bir hale bürünüyor; her şeye üst bir iradeden, insanlığın hayrı için yapıldığı havası, kolaylıkla katılabiliyordu. Öyle ki Amerika'nın dört bir yanından evsizleri toplayarak, komünlerine kabul ettiklerinde; ''herkesin dışladığı bu insanlara bir bir yuva sunuyoruz'' diyen Osho halkı; bir süre sonra bunun seçimlerde kendi yöneticilerinin seçilmesi  için yaptıkları bir taktik olduğunu itiraf ediyorlardı. Oy kullanmaları için getirdikleri bu evsizleri, hiç bir işe yaramayıp, üstüne üstlük huzurlarını da bozduğunda, önemsemeden kovuyorlardı.

Aranızda belgeseli izlemek isteyeniniz olursa, daha fazla anlatmayayım. Fragmanı aşağıda paylaşıyorum. Bu belgesel beni sarstı. Çünkü hepimizin başına gelebileceğini, ne olursa olsun hayatımızın merkezine kendimizden başkasını koymamamız gerektiğini anladım. Bu başka insanları önemsemeyeceğiz anlamına gelmiyor. Sevip, bağlanabiliriz; ancak kendi kararlarımızı kendimiz vermeli; aramızda en ileri giden, hatta ermiş gibi gördüklerimizin de bir oluş yolculuğunda olduğunu unutmamalıyız.

NETFLIX'EN OSHO BELGESELİ NETFLIX'EN OSHO BELGESELİ Reviewed by Arzu Pınar on Mart 25, 2018 Rating: 5

2 yorum

en iyi netflix orjinal dizileri dedi ki...

Netflix orjinal dizileri ile belgeselleri ile harika bir dünya haline geldi.

Ebru dedi ki...

Merhabalar,

Osho’nun ‘’Aşk Özgürlük Tekbaşınalık (İlişkilerde Çözüm)’’ adlı kitabını keyifle okumuştum. Kitapta; gerçek aşk ve narsist aşk ayrımı çok güzel bir şekilde ele alınmış. Günümüz ilişkilerinde partnerlerin birbirlerini kısıtladığına şahit olabiliyoruz ancak gerçek aşkta kısıtlama yoktur, özgürlük vardır. Kitapta şu cümleyi çok sevmiştim:

‘’İnsanlar aşkın ne olduğunu bilmediklerinin farkında değiller. Aşk asla şüphelenmez, asla kıskanmaz. Aşk asla diğerinin özgürlüğüne karışmaz. Asla kendi isteğini diğerine kabul ettirmez.’’

Bu kitaptan beğendiğim diğer alıntıları da okumanız için sizinle paylaşmayı isterim: http://www.ebrubektasoglu.com/yazi/osho-ask-ozgurluk-tekbasinalik-iliskilerde-cozum-kitabindan-20-aydinlatici-alinti/

Güzel okumalar dilerim,
sağlıkla kalın.