Girişimcilerin Global Haftası
Bu hafta Global Girişimcilik Haftası. Tüm hafta çeşitli etkinlik ve eğitimlerle dopdolu. Bilir kişiler girişimci ruhu, melek yatırımcıların nasıl ikna edileceğine dair bilgilerini paylaşıyor, ödüller veriliyor vs. Hem kurumlara iç iletişimle ilgili danışmanlık vermemden ve kurumsal girişimciliğin de son zamanlarda öne çıkan konular arasında olmasından; hem de kurduğum limited şirket ile bir yıldır resmi bir girişimci olmamdan dolayı bu hafta dikkatimi çekti.
Hafta ilgimi çekti de, etkinliklere katılabiliyor muyum diye sorarsanız, cevabım hayır. Şirketi kurmadan önce bu konuları takip etmiş ve yalın girişimden, sosyal girişimciliğe çeşitli dalları hakkında bilgi edinmiştim. Bilgiye dayanmak güzel, ancak girişimciliği en iyi; elinizi taşın altına koyduktan, sermayenizi, zamanınızı, itibarınızı, adınızı riske attıktan, siz de bir girişimci olduktan sonra anlıyorsunuz. Hiç bir eğitmen veya deneyimlerini iyi niyetle paylaşıp, size yol göstermek isteyen bir kişi size girişimciliğin nasıl bir şey olduğunu birebir aktaramıyor. Yaşıyor ve görüyorsunuz. Ve bu yolda tamamen yalnızsınız. ( Bu yazı da bir yıllık tecrübemle, ahkam kesmek değil, içimi dökmek amcıyla yazılmıştır. )
Ortaklarla yola çıkabilirsiniz ve ortak seçimi başarınız açısından çok önemli. Ortaklar arasında güven ve eşit sorumluluk paylaşımı, farklı alanlarda uzmanlık ve birbirine saygı başarının anahtarı. Rakip değilsiniz.Birlikte başaracak olan ve birbirinizin en büyük destekçilerisiniz. Ancak böyle bir ilişkiyi kurabilmek insanlıkta belli bir seviyeye ulaşmak, tecrübe ve zeka gerektiriyor ve nadiren güzel bir sinerji yakalanabiliyor. Eğer olmuyorsa, siz daha çok veriyor ve güç kaybediyoranız, ortaklarla mı ilerlemeli, farklı bir yapı mı kurmalıya baştan karar verirseniz, daha isabetli olabilir.
Güvendiğin dağlara kar yağar deyiminin anlamını girişimciler kadar iyi anlayan yoktur herhalde. Akrabalarınızdan, arkadaşlarınıza kimler sizin yanınızda, kimler güleryüzlü ve nazik ancak sizin için parmaklarını bile kıpırtdatmıyor, kimlerinse yolunuza taş koyduğunu açık açık gördüğümüz bir dönem girişimciliğin başları. Kurumsal yaşamda çalışmak, göreviniz ne olursa olsun o kurumların marka ve network gücünü de yanınıza veriyor. Ancak çiçeği burnunda bir girişimciyseniz, telefonunuza çıkılıp çıkılmaması, randevu verilip verilmemesi, işi alıp alamamanız tamamen sizinle alakalı. İlk başlarda da kişisel ağınız ve referanslarınıza ihtiyacınız oluyor.Ve tam bu aşamada güvendiğiniz dağlara kar yağabiliyor, hiç beklemediğiniz kişiler de destek verebiliyor.
En büyük zararı yakın çevrenizden görebilirsiniz, dikkat. Size, hayallerinize, başaracağınıza güvenmeyebilirler. Bu kötü niyetten kaynaklanmıyor. Şahsi korku ve güvenlik ihtiyaçlarını size yansıtabilirler, asıl güvenmedikleri kendileri, siz değilsiniz. Ancak böyle bir çevre içindeyseniz, çelik gibi sinirleriniz yoksa, sizin de başarıyı yakalamanız zor. Krizlerden, iflaslardan bahsedenler, daha ne kadar sürdüreceğini soranlar, acımayla bakanlar... Boşverin. Siz kendi kendinize inanın, yeter.
Çok çalışacaksınız. Kırılacaksınız. Hem inatçı, hem de son derece esnek olmanız gerekecek. Karşıtlıkları bünyenizde dengede tutmaya çalışmak, belirsizliği yönetmek, destek alamamak, red edilmek...Zor ve stresli bir dönem. Ancak aynı zamanda da muhteşem. Çünkü;
1- Güçleneceksiniz.
2- Risk almak ve cesaret hayatınıza yeni bir dinamizm katacak.
3- Sınırlarınızı, eksikliklerinizi görecek ve geliştirme fırsatı yakalayacaksınız.
4- Kim gerçek yol arkadaşı, kim samimi, kim değil, açık açık göreceksiniz. (Ancak kırgınlıklarla fazla zaman kaybetmemek gerek.Yola devam.)
Son olarak girişimciliğin kelime anlamına değinmek isterim. Tacirden geliyor. Tacir ticaret yapan, insanların ihtiyaçlarını temin eden kişi. Te-ce-ra kelime kökleni. Alım satım demekle beraber; ce cesaretten, ra da rauftan geliyor. Rauf merhamet gösteren, kolaylık sağlayan demek. Girişimciliğin merhamet ve af edicilik boyutlarından pek bahsedilmese de; hep kendine alıp, başkalarına fayda sağlamayan kişilerin ilişkileri de kısa süreli oluyor. İnsanların üstünü çizmek kolay, ancak insan kazanmak önemli olan. Dünü sırtında taşıyan, kırgınlıklarını dönüştüremeyen insanların da ticaret hayatlarında türlü darlıklar baş gösterebiliyor. Zorluklarla baş edebilmek için de, fırsatları görebilmek için de her an uyanık, tez canlı ve atılgan olmak gerekiyor. Bundan dolayı te-ce-ra yı anlayabilmek, içselleştirebilmek ve yaşamlarında görünür kılmak girişimcilerin hayatını kolaylaştırabilir. Yani girişimci ve ticaret ehli olmak çıkarını iyi kollayıp, kendi karını düşünüp, başkalarına da minimumda vermek demek değil. Tam tersi; rauf olmak, fayda sağlamak, anda kalmak ve cesaret göstermek demek.
Bu yolda gelişmek, gerçek bir girişimci olmak ve herkesin de işlerinin rast gitmesi dileklerimle.Haftamız kutlu olsun.
Hafta ilgimi çekti de, etkinliklere katılabiliyor muyum diye sorarsanız, cevabım hayır. Şirketi kurmadan önce bu konuları takip etmiş ve yalın girişimden, sosyal girişimciliğe çeşitli dalları hakkında bilgi edinmiştim. Bilgiye dayanmak güzel, ancak girişimciliği en iyi; elinizi taşın altına koyduktan, sermayenizi, zamanınızı, itibarınızı, adınızı riske attıktan, siz de bir girişimci olduktan sonra anlıyorsunuz. Hiç bir eğitmen veya deneyimlerini iyi niyetle paylaşıp, size yol göstermek isteyen bir kişi size girişimciliğin nasıl bir şey olduğunu birebir aktaramıyor. Yaşıyor ve görüyorsunuz. Ve bu yolda tamamen yalnızsınız. ( Bu yazı da bir yıllık tecrübemle, ahkam kesmek değil, içimi dökmek amcıyla yazılmıştır. )
Ortaklarla yola çıkabilirsiniz ve ortak seçimi başarınız açısından çok önemli. Ortaklar arasında güven ve eşit sorumluluk paylaşımı, farklı alanlarda uzmanlık ve birbirine saygı başarının anahtarı. Rakip değilsiniz.Birlikte başaracak olan ve birbirinizin en büyük destekçilerisiniz. Ancak böyle bir ilişkiyi kurabilmek insanlıkta belli bir seviyeye ulaşmak, tecrübe ve zeka gerektiriyor ve nadiren güzel bir sinerji yakalanabiliyor. Eğer olmuyorsa, siz daha çok veriyor ve güç kaybediyoranız, ortaklarla mı ilerlemeli, farklı bir yapı mı kurmalıya baştan karar verirseniz, daha isabetli olabilir.
Güvendiğin dağlara kar yağar deyiminin anlamını girişimciler kadar iyi anlayan yoktur herhalde. Akrabalarınızdan, arkadaşlarınıza kimler sizin yanınızda, kimler güleryüzlü ve nazik ancak sizin için parmaklarını bile kıpırtdatmıyor, kimlerinse yolunuza taş koyduğunu açık açık gördüğümüz bir dönem girişimciliğin başları. Kurumsal yaşamda çalışmak, göreviniz ne olursa olsun o kurumların marka ve network gücünü de yanınıza veriyor. Ancak çiçeği burnunda bir girişimciyseniz, telefonunuza çıkılıp çıkılmaması, randevu verilip verilmemesi, işi alıp alamamanız tamamen sizinle alakalı. İlk başlarda da kişisel ağınız ve referanslarınıza ihtiyacınız oluyor.Ve tam bu aşamada güvendiğiniz dağlara kar yağabiliyor, hiç beklemediğiniz kişiler de destek verebiliyor.
En büyük zararı yakın çevrenizden görebilirsiniz, dikkat. Size, hayallerinize, başaracağınıza güvenmeyebilirler. Bu kötü niyetten kaynaklanmıyor. Şahsi korku ve güvenlik ihtiyaçlarını size yansıtabilirler, asıl güvenmedikleri kendileri, siz değilsiniz. Ancak böyle bir çevre içindeyseniz, çelik gibi sinirleriniz yoksa, sizin de başarıyı yakalamanız zor. Krizlerden, iflaslardan bahsedenler, daha ne kadar sürdüreceğini soranlar, acımayla bakanlar... Boşverin. Siz kendi kendinize inanın, yeter.
Çok çalışacaksınız. Kırılacaksınız. Hem inatçı, hem de son derece esnek olmanız gerekecek. Karşıtlıkları bünyenizde dengede tutmaya çalışmak, belirsizliği yönetmek, destek alamamak, red edilmek...Zor ve stresli bir dönem. Ancak aynı zamanda da muhteşem. Çünkü;
1- Güçleneceksiniz.
2- Risk almak ve cesaret hayatınıza yeni bir dinamizm katacak.
3- Sınırlarınızı, eksikliklerinizi görecek ve geliştirme fırsatı yakalayacaksınız.
4- Kim gerçek yol arkadaşı, kim samimi, kim değil, açık açık göreceksiniz. (Ancak kırgınlıklarla fazla zaman kaybetmemek gerek.Yola devam.)
Son olarak girişimciliğin kelime anlamına değinmek isterim. Tacirden geliyor. Tacir ticaret yapan, insanların ihtiyaçlarını temin eden kişi. Te-ce-ra kelime kökleni. Alım satım demekle beraber; ce cesaretten, ra da rauftan geliyor. Rauf merhamet gösteren, kolaylık sağlayan demek. Girişimciliğin merhamet ve af edicilik boyutlarından pek bahsedilmese de; hep kendine alıp, başkalarına fayda sağlamayan kişilerin ilişkileri de kısa süreli oluyor. İnsanların üstünü çizmek kolay, ancak insan kazanmak önemli olan. Dünü sırtında taşıyan, kırgınlıklarını dönüştüremeyen insanların da ticaret hayatlarında türlü darlıklar baş gösterebiliyor. Zorluklarla baş edebilmek için de, fırsatları görebilmek için de her an uyanık, tez canlı ve atılgan olmak gerekiyor. Bundan dolayı te-ce-ra yı anlayabilmek, içselleştirebilmek ve yaşamlarında görünür kılmak girişimcilerin hayatını kolaylaştırabilir. Yani girişimci ve ticaret ehli olmak çıkarını iyi kollayıp, kendi karını düşünüp, başkalarına da minimumda vermek demek değil. Tam tersi; rauf olmak, fayda sağlamak, anda kalmak ve cesaret göstermek demek.
Bu yolda gelişmek, gerçek bir girişimci olmak ve herkesin de işlerinin rast gitmesi dileklerimle.Haftamız kutlu olsun.
Girişimcilerin Global Haftası
Reviewed by Arzu Pınar
on
Kasım 18, 2014
Rating:
Hiç yorum yok
Yorum Gönder