Yağmurlu Bir Gündü...


New York'un yağmuruyla da tanışmış oldum. Şemsiyem olduğu halde öyle ıslandım ki, gördüğüm ilk mağazadan üstüme kıyafet almak zorunda kaldım. Mağazadaki tezgahtar kız, Japonların güneş şemsiyelerini aratmayacak narinlikte, beyaz üzerine siyah puantiyeli, fırfırlarıyla romantik görünümlü şemsiyeme bayıldı. "It's cute" dedi. Görürsem, ona da alacakmışım bir tane, fazla işe yaramayıp, beni sırılsıklam bıraktığından parçalamak istediğim şemsiyeden.Kaliteli baba şemsiyelerinden bulmalıyım, yağmur çizmelerinden de. Burada herkes giyiyor. Hava durumu o kadar ilginç ki:Bir gün önce 30 derece ve sıcaktı, şimdi yağmurlu ve soğuk. Daha da garibi insanlar parmak arası terlikleri, pardesüsüz ve yağmurluksuz halleriyle benim kadar ıslanmıyorlar. İşe sürekli arabayla gitmekten, sokak koşullarını unutmuşum. Çantam ağır geliyor, omuzum acımaya başladı, düz ayakkabılar bile vuruyor. Gerçi yanıma su ve bir adet çikolatlalı enerji barı (100 kalori) almaya başladım. Yakında kendime bir de beslenme çantası yaparım herhalde.
Havalar daha güzelken yani evelsi gün, Central Park'ta bir kayanın üstüne oturdum. Sağ tarafımda Çinli bir kız, zenci bir kızla öpüşüyordu. Biraz ileride Çinli bir kız, beyaz bir kızın göğüslerini okşuyor, ona sevgiyle bakıyor ve birbirlerine sarılıyorlardı. Bugün de okulda iki çocuk asansör beklerken öpüştüler. Sanırım aynı cinsten ilişkiler tüm dünyada yaygın, ancak burada gözler önünde de olduğundan dikkat çekiyorlar. Yadırgamıyorum ama değişik geliyor.

Aynı evde tanımadığın bir erkekle kalmak ta farklı bulduğum durumlardan. Okulda genç bir Türk kızıyla tanıştım. New York'a geldiğine bin pişman. İki aylığına gelmiş, ama bir ay sonra dönmeyi düşünüyor. Türkiye'de bir eğitim danışmanı şirketi aracılığıyla bulmuş evi. Şirket önemli üniversitelerin yetkili kıldığı, merkezi Taksim'de olan benim de bildiğim bir yer. Kızı Harlem'de, 28 yaşında zenci bir çocuğun yanına yerleştirmişler. Evde fare de varmış. Kız evden çıkmak istemiş ama lütfedip parasını iade etmiyorlarmış. Üstüne üstlük kız evli de. Kocası kıyameti de koparabilir.Şirkete "kocam istemiyor, bir erkekle aynı evde kalmamı desen" dedim, demiş zaten. Burada birbirini tanımayan bir kadınla bir erkeğin aynı eve kiraya çıkmaları çok yaygın. Ama ev arkadaşımın bir adam olmasına çekiniyorum. Sarhoş olabilir, herşey olabilir, ne bileyim.

Bugün çok güzel bir "residence" gezdim. Kız yurdu gibi bir yer, ancak hem şık, hem temiz, hem yeri iyi, hem de ücreti uygun. Ama yer yok. Orada üst katlara erkek davet edebiliyormuşsun. Bizde bekaret kontrolü yaparlar herhalde.

Kalacak yer bulmak için 3 günüm daha kaldı. Otelde cumartesiye kadar yer ayırttım. Fazlası benim için pahalı olacak. Bu arada otelde dün gece 2'de aradılar. New York Bayside'de Ramada Otel. Adamın teki, gecenin ikisinde "parayı öde" diyor. Son gecem değil, "cash ödeyin" demediler, üstüne üstlük kredi kartı numaramı da almışlardı. Onu not etmemişler, her gün ödenmesi gerekiyormuş. Hıyar herif odama geldi, parayı aldı, faturayı verdi, para üstünü getirdi. Sabah cırladım "this was very unpolite, never call me." dedim. Demin resespsiyonda başkasını gördüm, ona da tüm hislerimi anlattım Sanki otelden kaçıyoruz. Para önemli tamam ama müşteri memnuniyetini de düşünmeleri gerekiyor. Gecenin ikisinde bir görevlinin oda kapısına gelmesi, kendimi hiç te güvenlikte hissettirmedi. Çok garipti.

Bunun dışında buradaki insanlar bilimum sorularım ve sorunlarıma yardım ediyorlar. Didem "kimseye bir şey sorma" demişti ama herkese herşeyi soruyorum, yardımcı oluyorlar. Bugün okulda Koreli bir çocuk telefonumu istedi. Zorlasam aslında çocuğum yaşında.Takılıyor mu, daha fazla İngilizce konuşmak için insanlarla mı tanışmak istiyor anlayamadım.
Öğlen Tayvanlı bir çocuk, Brezilyalı iki kız ve Rus bir kızdan oluşan bir grupla bir Japon restaurantına yemeğe gittik. Breilya'da Tayvan'ın Çin'e katılıdğı söylenmiş. Çocuk şok geçirdi. Ben de Tayvanla Tayland'ı karıştırdım, neyse bunu da alçakgönüllükle karşılayıp, açıkladı. Japonların içinde bol miktarda noodle (makarna gibi) olan çorbalarından yedim. Çok doyurucu ve lezzetli gerçekten. Japon ve Çin yemeklerini sevdim. Amerikanlar facia, feci yağlılar. Okul dışı zamanlarda tüm gün yürüyorum. Ev arama kalori yakma anlamında yarıyor, bir yandan da New York'un çeşitli mahallelerini öğrenmiş oluyorum. Greenwich Vilage'ı gezdim. Çok güzel. Bugün upper town'daydım. Lexington'ı öğrendim. Oraları da çok güzel. Aslında Manhattan güzel. Çevre yerler sayfiye, insanlar televizyon izlemek ve uyumaya gidiyor gibiler. Şehrin içi, tam Midtown ve Times Square'in olduğu yerler değil, onun kuzey ve güneyi bana çok uygun. Bir yandan tanıdık geliyor, diğer yandan mimari çok farklı, ama güzel. Enterasan bir yer burası.
Yağmurlu Bir Gündü... Yağmurlu Bir Gündü... Reviewed by Arzu Pınar on Eylül 28, 2010 Rating: 5

6 yorum

Adsız dedi ki...

cumartesiden sonra ev bulamamis olursan bizde kalabilirsin Arzu. Gidip gelmesi biraz zor olur ama daha hesapli olur hic degilse bir yer bakarken.
Gaye

Arzu Pınar dedi ki...

Çok teşekkür ederim Gayecim. Aklımda olucak.

Aslında bir kaç ay önceden yeri ayarlamam gerekirmiş. "Gidip, göreyim" demiştim. Şehir büyük ama gelen giden insan da o kadar fazla ki, yer bulunmuyor.

Sinan Toydaş dedi ki...

En kısa zamanda kendine ev bulabilmen dileğiyle...

arzupinar dedi ki...

teşekkür ederim iyi dileklerin için. buldum. hem de buradaki arkadaşımla aynı mahallede. güzel bir ev.cumartesi geçiyorum :)

Didem dedi ki...

Yahu ben ne zaman sana kimseye bir şey sorma dedim :) Valla hatırlamıyorum :) Hem ben böyle bir şey diyemem, görüyorsun sokaklarda herkese herşeyi soruyorum :)

Sinan Toydaş dedi ki...

New York'ta kapımız oldu.....
Hehehe... Çok sevindim. :D :D :D