Kriz İletişimi
Televizyonda Gezi Parkı konusunda görüş belirtenler konunun, özellikle de ilk günlerde iyi yönetilmediği konusunda hem fikirler. Genç kızların yüzlerine sıkılan biber gazı, tazyikli su altında kalan halk ve İstanbul'a az da olsa hava aldıran küçücük bir parktan çıkan dumanların görüntüleri hem dünyayı, hem de Türkiye'yi isyana sürükler nitelikteydi. Hükümet tepkilerin boyutunu gördü ve belli ki bir iletişim planını uygulamaya başladı. Vali ılımlı mesajlar yayınladı, Başbakan propoganda mitingleri düzenledi. İletişim danışmanlarının hemen anlayabileceği taktikler devreye sokuldu, ancak gerek zamanlama, gerekse ton nedeniyle ikna etmekte de, güven oluşturmakta da yetersiz kaldı.
Kriz yönetiminde ard arda pek çok yanlış yapıldı. Konuyu siyasetçiler, gazeteciler, akedemisyenler daha uzun uzun tartışacaklar. Ancak kendi alanımdan uzaklaşmadan, kriz iletişimiyle ilgili notlarımı kısa kısa paylaşmak istiyorum.
1- Ne olursa olsun, halkın can güvenliği tehlikeye atılmamalıydı.Müdahele çok sert oldu.
2- Sadece %50'yi sahiplenmek, halka hiç değinmeden yaralanan polislerden bahsetmek, pek çok kadın yaralanmışken, saldırıya uğrayan bir başörtülü kadına dikkat çekmeye çalışmak, ''ötekileri'' kazanmak bir yana, kutuplar oluşturdu.
3- Çeşitli komplo teorileri ortaya atıldı ve medyada konunun çevre meselesi değil, dış mihrakların oyunu olduğu yoğun bir şekilde anlatılmaya başlandı. Ancak her gün başka ve yeni bir hedefin ortaya çıkarılması algıda karışıklık yarattı.Marjinal gruplar, CHP, Suriye, Soros, dış basın vs....Sanatçılardan reklamcılara her gün yeni ''düşmanlar'' yaratıldı.
4- Başbakan'ın sanatçılarla, çeşitli temsilcilerle görüşmesi doğru bir yaklaşımdı.Ancak görüşülen isimler, son gruba kadar direnenleri temsil etmekten uzaktı.
5- Vali'nin telefon numarasını paylaşması, alana gitmesi kriz iletişimi açısından doğru hamlelerdi.Ancak o da taraf tuttu ve demeçleri gençlere ulaşmaktan çok uzaktı.
6-Türk medyası, atılan aynı manşetler ve penguenlerle tam anlamıyla sınıfta kaldı; dalga konusu oldu.
Ne yapılabilirdi?
Gezi Parkı neyi simgeliyor, anlaşılmaya çalışılabilirdi.
''Terörist'' değil, halkla karşı karşıya kalındığı göz önünde bulundurulabilirdi.
Karşı değil, ılımlı bir tavır gösterilmesi tüm dış mihrakları anında bertaraf edebilirdi.
Ancak korku baskın geldi.
Kriz yönetiminde ard arda pek çok yanlış yapıldı. Konuyu siyasetçiler, gazeteciler, akedemisyenler daha uzun uzun tartışacaklar. Ancak kendi alanımdan uzaklaşmadan, kriz iletişimiyle ilgili notlarımı kısa kısa paylaşmak istiyorum.
1- Ne olursa olsun, halkın can güvenliği tehlikeye atılmamalıydı.Müdahele çok sert oldu.
2- Sadece %50'yi sahiplenmek, halka hiç değinmeden yaralanan polislerden bahsetmek, pek çok kadın yaralanmışken, saldırıya uğrayan bir başörtülü kadına dikkat çekmeye çalışmak, ''ötekileri'' kazanmak bir yana, kutuplar oluşturdu.
3- Çeşitli komplo teorileri ortaya atıldı ve medyada konunun çevre meselesi değil, dış mihrakların oyunu olduğu yoğun bir şekilde anlatılmaya başlandı. Ancak her gün başka ve yeni bir hedefin ortaya çıkarılması algıda karışıklık yarattı.Marjinal gruplar, CHP, Suriye, Soros, dış basın vs....Sanatçılardan reklamcılara her gün yeni ''düşmanlar'' yaratıldı.
4- Başbakan'ın sanatçılarla, çeşitli temsilcilerle görüşmesi doğru bir yaklaşımdı.Ancak görüşülen isimler, son gruba kadar direnenleri temsil etmekten uzaktı.
5- Vali'nin telefon numarasını paylaşması, alana gitmesi kriz iletişimi açısından doğru hamlelerdi.Ancak o da taraf tuttu ve demeçleri gençlere ulaşmaktan çok uzaktı.
6-Türk medyası, atılan aynı manşetler ve penguenlerle tam anlamıyla sınıfta kaldı; dalga konusu oldu.
Ne yapılabilirdi?
Gezi Parkı neyi simgeliyor, anlaşılmaya çalışılabilirdi.
''Terörist'' değil, halkla karşı karşıya kalındığı göz önünde bulundurulabilirdi.
Karşı değil, ılımlı bir tavır gösterilmesi tüm dış mihrakları anında bertaraf edebilirdi.
Ancak korku baskın geldi.
Kriz İletişimi
Reviewed by Arzu Pınar
on
Haziran 16, 2013
Rating:
2 yorum
Gezi parkı olayları sırasında sus pus olan bazı aşırı kraldan fazla kralcı olanların şimdiki vicdansızlıkları beni hem çok ürküttü hem de midemi bulandırdı.Öğretmenler için garantinin destek olduğu öğretmen akademisini duydunuz mu bilmem.Uyduruk tetikçi bir gazetede yazan bıyıklı;sırf gezi parkı tutumundan dolayı, arsızca nereden saldırırsa saldırmış(içmeden ayyaş olan bıyıklılardan) bu eğitim kurslarına.meb te bu tetikçilere inanıp kursları iptal etti.Bırakın uygulamalı bu kurslara katılmayı,uzaktan onların yaptıklarını,ettiklerini okudukça bile etkilenip bir değer katıyorlardı öğretmenlik adına.
Üzüldüm. Doktorlar da hedef gösterildi.Sanatçılar da. Bu yok etme kültürünü sevmiyorum.
Yorum Gönder